Said Nursi, 'ne kadar iman o kadar hürriyet' diyor

Said Nursi, 'ne kadar iman o kadar hürriyet' diyor

Yeni Şafak yazarı Yaşar Süngü, Bediüzzaman Said Nursi'nin Cumhuriyet, meşveret, hürriyet konularındaki görüşlerini aktardı

Risale Haber-Haber Merkezi

Yeni Şafak yazarı Yaşar Süngü, Bediüzzaman Said Nursi'nin Cumhuriyet, meşveret, hürriyet konularındaki görüşlerini aktardı. "Cumhuriyet seni zengin etmiyorsa, kendisi fakirdir" başlıklı makalesinde cumhuriyet ve hürriyet tarifin yapan Süngü, "Cumhuriyet; Siyasî mekanizması seçimle kurulan, adalet ve hukukun üstünlüğüyle temel hak ve hürriyetleri sağlamayı amaçlayan idare şeklidir. Hürriyet de insanın ne kendisine, ne de başkasına zarar vermeden kanun, düzenleme ve değerler çerçevesinde serbestçe hareket edebilmesidir" dedi.

Süngü, yazısını şöyle sürdürdü:

Ömrü hapishanelerde ve sürgünde geçen Bediüzzaman Said Nursî, cumhuriyet, ve hürriyet kavramlarını böyle tarif ediyor.
Bediüzzaman Said Nursî 1935'te talebeleriyle birlikte tutuklu olarak yargılandığı Eskişehir mahkemesinde cumhuriyet hakkındaki fikrini açıklarken kendisini “dindar bir cumhuriyetçi” olarak tanımlıyor ve o dönemde adına cumhuriyet denilen rejimin “isimden ve resimden ibaret” olduğunu söylüyor.
Ona göre arılar ve karıncalar da cumhuriyetçidir.
*
Saltanat, Meşrûtiyet ve Cumhuriyet olmak üzere üç devir yaşamış, yaşadığı dönemde Osmanlıdaki hürriyet tartışmalarına bizzat katılmış.
Divan-ı Harb-i Örfî adlı eserinde Cumhuriyeti üç temel esasa dayandırıyor: 
Adalet, meşveret (meclis) ve kanun hâkimiyeti.
Ona göre Kur'ân'ın dört esasından biri adalet.
“Onların aralarındaki işleri meşveret iledir” (Şûrâ, 38) ve “İşlerde onlarla iştişare et” (Al-i İmran, 159) âyetlerini parlamenter sisteme delil olarak sunuyor.
Ona göre, meclis Cumhuriyet idaresinin vazgeçilmez bir unsurudur. 
Ancak fikir hürriyetine ve şer'î meşverete dayanan meclis, temsil ettiği milletin fikrine, kalbî, manevî hislerine tercüman olabilmelidir.
*
Ona göre “Meşrûtiyetin (Cumhuriyet) ağası haktır, kanundur, efkâr-ı ammedir (kamuoyu)” (Münâzarât s. 23) diyerek keyfi, kanun dışı, baskıcı uygulamaların Cumhuriyet idaresi ile bağdaşmadığını vurguluyor. 
Kuvvet kanunda olmalıdır, yoksa istibdat (baskı, zorlama) ortaya çıkar.
'İsimlerin değişmesiyle hakikat değişmez' prensibine dayanarak; istibdad-ı mutlaka Cumhuriyet namı vermenin hükümete ve millete tecavüz olduğunu söyler.
Cumhuriyet adı altında yapılan zulüm ve baskılar cumhuriyetten değil, kafalardaki cehaletin zulmetinden kaynaklanır.
*
Hürriyeti 'Başkasına zarar vermemek şartıyla insanın, hatta sefahet ve rezalet de olsa, her istediğini yapması' şeklinde tarif edenlere karşı çıkar.
Nefsin her türlü çirkin arzularına uyarak sefihçe her istediğini yapabilmeyi hürriyetle (özgürlükle) bağdaştırmaz.
İnsanları hayvanlaştıran, maddî manevî her türlü hastalığa yol açan bir hürriyetin, gerçek anlamda bir hürriyet olamayacağını söyler.
*
“Özgürlüğün insanlarda imanın derecesi oranında olduğu” tespiti muhteşemdir.
Ne kadar çok iman o kadar çok hürriyet, ne kadar az iman o kadar çok kölelik ve despotluk.

Neden?
Çünkü Allah'ı tanıyan bir kişi başkasının baskısını ve istibdadını kabul etmeyeceği gibi; bilerek hiçbir insanın hürriyet ve hukukuna da tecavüz etmez. 
*
Ona göre Hürriyet düşüncesi demokrasiyi de canlandırmaktadır. 
Aileden, okula, mahalleye, şehre, ta ülkeye kadar her dairede hürriyetin etkisinin görülmesiyle sağlam, kalıcı bir demokratik bir yapı oluşur. 
Ona göre, Müslümanların ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların zincirlerini açacak ve Asya medeniyetini ayağa kaldıracak en önemli iki unsurdan biri hürriyettir
*
Ona göre başkasının hakkını tanımayan hürriyet yani özgürlük ya istibdada (diktatörlüğe), ya nefsin kölesi olmaya, ya canavarcasına hayvanlığa, ya da medenîlikten uzak bir vahşiliğe dönüşür.
Bugün dünyayı esir alan kapitalizmin özgürlük anlayışı da budur.
*
Sonuç olarak, Cumhuriyet, adalet, parlamento/meclis, kanun hakimiyeti, din ve vicdan hürriyeti, ilim ve fikir hürriyetine dayanır.
Dün sosyal medyada yaşanan cumhuriyet kavgasından da anlaşılacağı üzere, biz cumhuriyetin tarifinde anlaşamadığımız sürece adam olamayız.
Yoksulluğa, cehalete, kardeş kavgasına ve yabancı güçlerin maşası olmaya mahkûm oluruz.
Söze, Münazarat adlı eserinde tarif ettiği Hürriyet (Özgürlük) hakkındaki muhteşem tespitiyle nokta koyalım: 
Hürriyet, Allah'ı daha iyi tanımak için insana verilen eşsiz bir ayrıcalıktır. Hürriyet (Özgürlük) herkesi padişah yapar ve her insan hürriyet sevgisiyle padişah olmaya çalışmalıdır. 
Herkes onun gibi “ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam” diyebilmelidir.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum