Said Nursi: İhvan ile Nurcular hakiki iki kardeş

Said Nursi: İhvan ile Nurcular hakiki iki kardeş

Paksu, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin İhvan-ı Müslimin ile nasıl irtibat kuruduğunu anlattı

Ahmet Bilgi'nin haberi:

RİSALEHABER-Yazar Mehmet Paksu, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin İhvan-ı Müslimin ile nasıl irtibat kurduğunu anlattı.

İHVAN VE NURCULAR HAKİKİ İKİ KARDEŞ

Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatta iken İhvan-ı Müslimin ile irtibatının olduğunu belirten Paksu, "1950’li yıllarda Üstad, İhvan ile Nurcular arasındaki bağlantıyı ve beraberliği kurarken, İhvan ile Nurcuların hakiki kardeş olduklarına işaret eder. Kur’an hizmetinde ve İslam birliği dairesinde birbiriyle uyumlu ve beraber iki saf oluşturduklarına temas eder. Özellikle o tarihlerde Halep’teki İhvan’ın Risale-i Nur ile alakalarından söz ederken Nur Risalelerini Arapçaya tercüme etme niyetlerinden dolayı da memnuniyetini dile getirir.
Bediüzzaman bu tespitlerini Halep’teki İhvan’ın kendisine bir tebrik yazmaları üzerine kaleme alır.

"Bediüzzaman’ın kendi orijinal ifadesi şöyle:

“Halep’te İhvan-ı Müslimîn âzâsının bana yazdığı tebriğe mukabil onu ve İhvan-ı Müslimîni ruh u canımızla tebrik edip “Binler bârekâllah” deriz ki, ittihad ı İslâmın Anadolu’da Nurcular—ki eski İttihad-ı Muhammedî’nin halefleri hükmünde—ve Arabistan’da İhvan-ı Müslimîn ile beraber hakikî kardeş olan Hizbü’l-Kur’ânî ve İttihad-ı İslâm cemiyet-i kudsiyesi dairesinde çok saflardan iki mütevafık ve müterafık saf teşkil etmeleriyle ve Risale-i Nur ile ciddî alâkadar ve bir kısmını Arabîye tercüme edip neşretmek niyetleri, bizleri pek ziyade memnun ve minnettar eyledi. Benim bedelime İhvan-ı Müslimîn Cemiyeti namına bana tebrik yazana cevap verirsiniz. O taraftaki Nur şakirtlerine ve Nur eczalarına himayetkârâne alâkadar olsunlar.” (Emirdağ Lahikası, s.399)

İHVAN'A RİSALE-İ NUR GÖNDERDİ

Bediüzzaman Hazretleri adına Âlem-i İslamla irtibatı ve görüşmeleri yürüten ve halen hayatta olah Seyyid Salih Özcan ağabey vasıtasıyla Risale-i Nurlardan Halep’e gönderilmesini istediğini hatırlatan Paksu, yine aynı eserde yer alan bir mektubunda Bediüzzaman bu konuyu şöyle ifade ettiğini belirtti:

“Evvelâ: Seyyid Salih’in Halep ve havalisindeki çok ehemmiyetli İhvan-ı Müslimîn Cemiyeti için sizden istediği Nur mecmualarından, kendime mahsus mecmualardan on tanesini ona gönderdim ki onlara versin.” (Emirdağ Lahikası, II:415)

BEDİÜZZAMAN İLK DEFA 1911'DE İHVAN-I MÜSLİMİN KAVRAMINI KULLANIR

İlginç bir tevafuka da dikkat çeken Paksu, henüz İhvan-ı Müslimin cemiyeti kurulmadan yıllar önce Bediüzzaman Hazretlerinin 1911’de Şam’daki Cami-i Emeviye’de verdiği meşhur Hutbe-i Şamiye’sinde cemaate ilk olarak “İhvan-ı Müslimin” sözleriyle hitap ettiğini söyledi:

“Ey bu sözlerimi dinleyen bu Cami-i Emevîdeki kardeşler ve kırk-elli sene sonraâlem-i İslâm camiindeki İhvan-ı Müslimîn! “Biz zarar vermiyoruz, fakat menfaat vermeye iktidarımız yok. Onun için mazuruz” diye böyle özür beyan etmeyiniz. Bu özrünüz kabul değil. Tembelliğiniz ve neme lâzım deyip çalışmamanız ve ittihad-ı İslâm ile, milliyet-i hakikiye-i İslâmiye ile gayrete gelmediğiniz, sizler için gayet büyük bir zarar ve bir haksızlıktır.” (İlk dönem eserleri, s.567)

1950’li yılların sonlarında Bağdat’ta yayınlanan ed-Difa dergisinde “İsa Abdülkadir” imzasıyla yayınlanan bir yazıda Nur Talebeleri ile İhvan-ı Müslimin hakkında genişçe bir analiz yapıldığını açıklayan Paksu, her iki hizmet grubunun özelliklerinin anlatıldığı ve 6 madde halinde yapılan karşılaştırmada temelde bir ayırımdan öte metot farklılığına işaret edildiğini söyledi.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.