Said Nursi gibi alimler Efendimizin bahçesinde yetişen güllerdir

Said Nursi gibi alimler Efendimizin bahçesinde yetişen güllerdir

Hidayet Mektebi’nde bu hafta Hz. Muhammed (sav) Efendimiz’in örnek ahlakından “Edeb” konusu işlendi.

Abdullah Sivas’ın haberi
RİSALEHABER - Suffa Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren Hidayet Mektebi’nde bu hafta Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) Efedimiz’in eşsiz ahlakı üzerinde durulurken en çok ‘’Onun Edebi’’ konuşuldu.

İstanbul Bahçelievler Hidayet Mektebi seminer salonunda, her hafta Perşembe akşamı düzenlenen seminerin bu haftaki konuğu Eğitimci ve Tv Programcısı Lokman Yıldız’dı.

İstanbul'un çeşitli yerlerinden bir çok kişinin teşrif ederek katıldıkları bu seminerde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (asm) üstün ahlakı dile getirilerek bu zamandan o zamana doğru hayalen yolculuk yapıldı. Onun yarenleri olan Hz. Ebu Bekir (ra), Hz. Ömer (ra), Hz. Osman (ra), Hz Ali (ra) ve vefalı eşi Hz. Hatice’nin (rha) yaşam karelerinden kısa alıntılarlar yapıldı. Gözler bir kez onun o eşsiz hayatına çevrildi.

Lokman Yıldız

Risale-i Nur Külliyatı’ndan 11. Lema’nın 7. Nüktesinden kısa bir yer olan Sünnet-i Seniyye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edep bulunmasın. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: اَدَّبَنِى رَبِّى فَاَحْسَنَ تَاْدِيبِى Yani, “Rabbim bana edebi güzel bir surette ihsan etmiş, edeplendirmiş.”Evet, siyer-i Nebeviyeye dikkat eden ve Sünnet-i Seniyyeyi bilen, kat’iyen anlar ki, edebin envâını, Cenâb-ı Hak, Habibinde cem etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyyesini terk eden, edebi terk eder. بِى اَدَبْ مَحْرُومْ بَاشَدْ اَزْ لُطْفِ رَبْ kaidesine mâsadak olur, hasâretli bir edepsizliğe düşer, kısmı özellikle nazara verilerek bazı detaylar üzerinde duruldu.

Lokman Yıldız; “İnsanın mideden ibaret olmadığını, akıl, kalp, ruh ve ismi henüz konulmamış bazı latifeleri olan muazzam bir varlık olduğunu, bu varlık madde itibariyle çok kıymetli olmamakla birlikte bütün kainatla iletişim halinde olan ve kainattan faydalanan çok üstün bir varlık olduğunu, eğer kurallar, sınırlar kendisine çizilmemiş olsaydı bazen haddini ve boyunu aşabilecek işlere kalkışabileceğini, bundan dolayı da hem kendisine hem de çevresinde var olan tüm varlığa zarar vereceği söz konusu olurdu. Cenab-ı Hakk kullarını, kullarından daha iyi bildiği, daima iyiliğe teşvik etmek için bütün hayat kurallarını öğrettiği, adab ve erkanı gösterdiği bir kulunu peygamber olarak görevlendirerek kullarına imdat ederek rahmetini göstermiştir. Bütün insanlığın iyi, güzel ve mükemmel olabilmesi için tüm güzelliklerle donattığı Hz. Muhammed’i (asm) en güzel ahlak ve edeple süsleyip, donatarak göndermiştir.

Edep, adap veya ahlak bir insanın hayatında olmazsa olmaz olan evrensel değerler veya kurallardır. Hayat ancak bunlarla renklenip süslenir ve zenginleşip kıymet kazanır. Bizim için en güzel edep ve ahlak tablosunu Hz. Muhammed (asm) Efendimiz göstermiştir. onun edebi sadece biz Müslümanlara değil tüm insanlığa evrensel değer ve rol model olarak takdim edilmiştir aynı zamanda.

Hz. Mevla’nın “Eğer âdem oğlunun edebi yoksa âdem değildir. İnsan ile hayvan arasındaki fark edeptir sözünü hatırlatan Lokman Yıldız, bizde de güzel bir ahlak ve davranış varsa da Allah’ım! Bunu sen bize Hz. Muhammed (asm) ile göstererek nasib ettin, deyip daima şükür etmeliyiz.

Kainatın Efendisi bile az evvel okunduğu gibi “Rabbim bana edebi güzel bir surette ihsan etmiş, edeplendirmiş.” diyerek Cenab-ı Hakk’ın ihsanı olduğunu vurgulamıştır.

Değerli ağabeylerim ve kardeşlerim Onun (asm) hayatından hangi kareye gözümüzü çevirsek altında hem muazzam hem de huzur bahşeden tablolar göreceğiz.

Mesala bir gün Hz. Ebubekir (ra) içeriye girince efendimizin ağaya kalktığını, soranlara Cebrail’in (as) ayağa kalktığı Ebubekir’e ben de kalktım. Hz. Hatice annemizi hayattayken tanıyan yaşlı bir kadının sevgili eşinin vefatından epey zaman sonra içeriye girmesiyle efendimizin ayağa kalkıp ona yer vermesi. Sebebi sorulunca da o kadın Hz. Hatice’’nin dostuydu diyerek vefasını göstermesi. Yeni aldığı elbisesini yolda yürürken, çok güzelmiş, diyen bir fakire çıkarıp vermesi, küçük ve ağlayan bir kız çocuğuna eşlik edip evine kadar götürmesi. Namazdayken secdede boynuna çıkan torunları, incinmesin diyerek secdesini uzatması, kuşu ölmüş bir çocuğun evine giderek, onu teselli edip üzüntüsüne ortak olması, ayakları şişinceye kadar namaz kılarak, neden bu halin, diye soranlara; Allah’ı çokça zikreden bir kul olmayayım mı? diyerek kul olduğunu, kulluk vazifesi olan yaratılışın gayesine, fıtratın neticesine ve ihsan edilmiş tüm nimetlere şükür etmesi gerektiğine vurgu yaparak örnek ahlakını ve edebini bizlere göstermiştir.

Eğer Allah’ın lütfunu, rahmet ve inayetini istiyorsak ya da onun lütfundan mahrum olmak istemiyorsak Hz. Muhammed (asm) Efendimizin edebini ve ahlakını bilmeli, onu örnek almalı ve iyice öğrenmeliyiz, diyen Lokman Yıldız; Abdülkadir-i Geylani, İmamı Gazali, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Bediüzzaman Said Nursi ve birçok Allah dostu Hz. Muhammed (sav) Efendimizin edep ve ahlak bahçesinde yetişen gonca gül olarak yetiştiler. Bizler de Hz. Muhammed (Sav) Efendimizin edebini taklit edip, onu örnek aldıkça, hatta her meselemizde ölçü kabul edip ona müracaat ettikçe güzelleşir, iki cihan saadetine mazhar oluruz, dedi.

Ayrıca bu asır pozitivist ve materyalist düşüncenin hakim olduğu bir zaman dilimi olduğundan dolayı insanlar daha çok dünyaya dalmış, maddenin peşinde koşar olmuştur. Bundan dolayı insanların ahiret bilincinden uzaklaştırıldığı, kulluk şuurunun da zayıflayarak dünya insanı olma sevk ettiği için huzurun kalmadığı, sağlığın zayıfladığı, bereketin gizlendiğine çoğumuz şahit olmuşuzdur. İnsanlığın rotasının değiştirilmeye çalışıldığı bu çetin asırda Hz. Muhammed’e (asm) daha çok ihtiyaç duymaktayız. Onun sünnet-i Seniyesine fazlasıyla ittibaa muhtaç ve mecburuz. Bizler O’na benzedikçe, O’nun dava ve misyonunu üstlenip insanlara ulaştırdıkça da O’na olan yakınlığımızı da arttırmış oluruz. Rabbimiz O’na olan yakınlığımızı arttırsın inşallah. Aslında insanlık bu durumundan dolayı farkında olmadan O’nu (asm) ariyor. Bize düşen bir görev de İnsanı ve dolayısıyla insanlığı Peygamber Efendimizle tanıştırmak ve buluşturmaktır.

Lokman Yıldız seminerini şu duayı yaparak sonlandırdı.

Ya Rabbi sen bu kainat sarayını yaparak onu daire ve kısımlara ayırdın. Süsleyip envai çeşit nimetlerle donatıp bizleri davet ettin. Sonra Yaver-i Ekremini (asm) bize gönderdin. Anladık ve iman ettik ki Sen kendini bize tanıttırmak istiyorsun, layıkıyla seni tanımayı bizlere nasib eyle. Envaî çeşit nimetlerle kendini bizi sevdiğini gösteriyorsun, sana itaatimizle kendimizi sana sevdirmemizi ihsan eyle. Sanatını görüp, tefekkürümüzle imanımızı güçlü eyle.

Sen bizim Rabbimiz ve ilahımızsın…
Sen bizim Halıkımız ve Rezzakımızsın…
Sen bizim Malikimiz ve Şafiimizsin…
Sen bizin Allah’ımız, biz senin kullarınızız.
Seni layıkıyla bilmek, layıkıyla tanımak, layıkıyla râzı etmek istiyoruz lütfeyle…amin

Seminer sonunda Hatm-i Şerif duası yapıldı ve katılımcılara ikramda bulunuldu. Seminer sonunda katılımcılara teşekkür konuşması yapan ve dernek çalışmaları hakkında bilgi veren dernek sorumlusu Metin Duymaz; seminer programlarının her Perşembe akşamı devam edeceğini söyleyerek, Risale-i Nurdan ve iman hakikatlerinden azami derecede istifade edebilmek için bu faaliyetleri kaçırmamanın çok önemli olduğunu ve herkesi programlara katılmaya davet ettiklerini belirtti.

haber-foto-01-004.jpg

haber-foto-02-001.jpg

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum