Said Nursi geçimini nasıl sağlıyordu?

Said Nursi geçimini nasıl sağlıyordu?

Bediüzzaman’ın karşılıksız hediye kabul etmemek ilkesi-4

Risale Haber-Haber Merkezi

 

Bediüzzaman’ın karşılıksız hediye kabul etmemek ilkesi-4

Bediüzzaman Said Nursi, ehl-i dünyanın; "Neyle yaşıyorsun? Çalışmadan nasıl geçiniyorsun? Memleketimizde tembelce oturanları ve başkasının sa’yiyle (çalışmasıyla)geçinenleri istemiyoruz." sorularına karşılık verdiği cevap çok manidardır: “Ben iktisat ve bereketle yaşıyorum. Rezzâkımdan başka kimsenin minnetini almıyorum ve almamaya da karar vermişim. Evet, günde yüz para, belki kırk para ile yaşayan bir adam, başkasının minnetini almaz.”

 

Bediüzzaman devamla; “Küçüklüğümden beri halkların malını kabul etmemek (velev zekât dahi olsa), hem maaşı kabul etmemek (yalnız bir iki sene Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyede dostlarımın icbarıyla kabul etmeye mecbur oldum), o parayı da mânen millete iade ettik. Hem maişet-i dünyeviye için minnet altına girmemek, bütün ömrümde bir düstur-u hayatımdır. Ehl-i memleketim ve başka yerlerde beni tanıyanlar bunu biliyorlar. Bu beş seneki nefyimde, çok dostlar bana hediyelerini kabul ettirmek için çok çalıştılar; kabul etmedim. "Öyleyse nasıl idare edersin?" denilse, derim: Bereket ve ikram-ı İlâhî ile yaşıyorum. Nefsim çendan her hakarete, her ihanete müstehak ise de, fakat Kur’ân hizmetinin kerameti olarak, erzak hususunda, ikram-ı İlâhî olan berekete mazhar oluyorum.” (1) diyerek ehl-i dünyanın bu hususta ağzını bir daha açamayacak şekilde kapattırmıştır.

 

Bediüzzaman İktisat Risalesi’nin Dördüncü Nükte’sinde de başından geçen ilginç bir olayı anlatıyor:
İktisat vasıtasıyla Bazen bire on bereket gördüm ve arkadaşlarım gördüler. Hattâ dokuz sene (şimdi otuz sene) evvel benimle beraber Burdur’a nefyedilen reislerden bir kısmı, parasızlıktan zillet ve sefalete düşmemekliğim için, zekâtlarını bana kabul ettirmeye çok çalıştılar. O zengin reislere dedim: "Gerçi param pek azdır. Fakat iktisadım var, kanaate alışmışım. Ben sizden daha zenginim." Mükerrer ve musırrâne tekliflerini reddettim. Câ-yı dikkattir ki, iki sene sonra, bana zekâtlarını teklif edenlerin bir kısmı, iktisatsızlık yüzünden borçlandılar. Lillâhilhamd, onlardan yedi sene sonra, o az para, iktisat bereketiyle bana kâfi geldi, benim yüzsuyumu döktürmedi, beni halklara arz-ı hâcete mecbur etmedi. Hayatımın bir düsturu olan "nâstan istiğnâ" mesleğini bozmadı.” (2)

 

Evet iktisat etmeyen zillet ve minnet altına girmeye mecbur olur. Üstadın başını daima dik tutan bu “insanlardan karşılıksız bir şey almama” düsturudur. İhtiyaç listelerimizin bir hayli arttığı günümüzde bu düstura uymak bizim de başımızı dik tutmamızı mutlaka sağlayacaktır.

 

Kaynaklar:

1-Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat 68

2-Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar 145-146