Said Nursi dindarlığa meyilli bir laiklik istedi

Said Nursi dindarlığa meyilli bir laiklik istedi

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin laikliğin dinsizlik olmadığını, aksine...

Risale Haber-Haber Merkezi

Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Bediüzzaman Said Nursi'nin laikliğin dinsizlik görmediğini, Müslümanların çoğunlukta olduğu bir devlette devletin "dindarlığa temayül göstermesini" istediğini söyledi.

DEMOKRATİK LAİKLİK DEĞİL MİLİTAN LAİKLİK

Demokratik laikliğin yasamanın münhasıran dini olmasını reddettiğini belirten Yıldız, Köprü Dergisi'nin 1995 tarihli 51. sayısında yer alan yazısında "Bir yasa önerisini sırf dine uygunluk arz ediyor diye, dışlamaz. Eğer yapılan buysa karşınızda demokratik değil, militan laiklik vardır" dedi. 

Türkiye'de hakim olan laiklik anlayışının "militan laiklik" anlayışı olduğunu hatırlatan Yıldız, tek parti dönemi laikliğine karşı Bediüzzaman'ın kendi çalışmalarını "hürriyet perdesi altında yürüyen mutlak bir istibdada, laiklik maskesi altında dine ve dindarlara karşı tatbik edilen ağır bir baskıya muhalefet" olarak nitelediğini belirtti.

BEDİÜZZAMAN: LAİKLİK DİNSİZLİK DEĞİL AKSİNE...

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin laikliğin dinsizlik olmadığını, aksine "bîtaraf olmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla dinsizlere ve sefahetçilere ilişilmediği gibi, dindarlara ve takvacılara da ilişmemek" olduğunu belirterek, dinsizlik hesabına çalışan bir mahiyet kesbetmişse, canını feda etme pahasına buna muhalefet edeceğini belirttiğini vurgulayan Yıldız, yazısını şöyle sürdürdü:

LAİKLİĞİN HIRİSTİYAN BATI TOPLUMLARINA HAKİM OLMASI "TABİİ" OLARAK GÖRÜLSE BİLE...

Bediüzzaman'ın demokratik laiklik anlayışını "hakem devlet" anlayışıyla telif ettiği ve devlete "sivil" bir rol yüklediği anlaşılmaktadır. Laikliğin din düşmanlığının sığınağı haline getirilmesine şiddetle karşı çıkarken "Ekser-i hükemanın Garbda ve Avrupa'da zuhuru ve ağleb-i enbiyanın Şark'ta ve Asya'da tulûları kader-i ezelinin bir işaret ve remzidir ki, Asya'da hakim, galip, din cereyanıdır. Elbette, Asya'nın ileri kumandanı olan bu hükümet-i Cumhuriye, Asya'nın bu fıtri hasiyetinden ve madeninden istifade edecek ve bîtarafane prensibini, değil dinsizlik tarafına, belki dindarlık tarafına temayül ettirecektir" sözleriyle ilginç bir tespitte bulunur. Bu ifadeler öncelikle laikliğin evrensel, genel-geçer bir olgu olmadığını, Hıristiyan Batı toplumlarının tarihi tecrübesinden doğduğunu ve bu toplumlardaki din/devlet geleneği içinde biçimlendiğine işaret etmektedir. Buna göre, laikliğin Hıristiyan Batı toplumlarına hakim olması "tabii" olarak görülse bile, Asyalı ve özellikle Müslüman toplumlarda böyle bir tabiilikten bahsedilemez.

DEVLETİN "DİNDARLIĞA TEMAYÜL GÖSTERMESİ" ZARURİ

"Aynı şekilde, nasıl İtalya, Katolikliği vatandaşlarını nasıl dini olarak kabul etmiş ve laik olmasına rağmen diğer dinlerden farklı bir statüye tabi kılmışsa, Bediüzzaman da bu ilkenin asli sahiplerinin Müslümanlar olduğu gerçeğinden hareketle devletin "dindarlığa temayül göstermesini", sosyal barışın zaruri bir gereği olarak değerlendirmektedir.

ALLAH LAFZININ HUKUKİ METİNLERE GİRMESİ

"Allah" lafzının hukuki metinlere girmesini laikliğe aykırı gören militan anlayışın devlet gücünü temellük çabalarının sürdüğü bir ortamda, Bediüzzaman'ın önerilerinin toplumsal vicdana mal edilmesi, hem İslamı bir siyasi bir partinin payandası olma görünümünden kurtaracak, hem de laikliği din düşmanlığı için bir stepne olmaktan koruyacaktır.

saidnursi_laiklik.jpg

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum