Said Nursi diktatörlerin alternatifidir

Said Nursi, II. Meşrutiyetin hürriyet kahramanıdır. Hürriyete hitap makalesinde, “Ey didar-ı hürriyet” dediği hakikate âşıktır.

Hürriyeti, imanın bir hususiyeti/özelliği olarak görür. Her dönemin müstebitlerine karşıdır. Bu padişah ve aynı zaman da halife Sultan Abdüllhamid de olsa öyledir.

Said Nursi, her siyasi dönemin farklı duruşudur. Diktir, vakurdur ve pervarsızdır. Bu üç vasfını da ilminden, alimliğinden, fazlından ve imanından alır.

Said Nursi, padişahın huzurunda temenna etmezken, el etek öpmezken, Mustafa Kemal’e karşı  “Kâinatta en yüksek hakikat” olan namazı yüzüne haykırırken, hatta iki parmağı ile hiddet ederken, imani bir haykırış ve toplumun vicdanına fıtrat muştusu için dikleşen bir üsluptur.

Rusya’da esarette iken Rus başkumandanına sergilediği tavır da, imanının şehametidir. Ayağa kalkmaması,”ilmin izzetini koruyan bir İslam alimi” azametidir.

Yine doğuda, Şeyh Said isyanının başlamak üzere olduğu günlerde, din ve İslam adına aşiretleri harekete geçiren Kör Mustafa Paşa’ya karşı “kardeşi kardeşe kırdırmak” anlamına gelen menfiliğe tavır koyuşu, sonra onu ikaz için zalimliğine “Kılıç kesmez el keser” diyerek cesaretini ortaya koyması, tahakküm eden, baskı yapan, dayatan ve diktatörleşen her nefis ve nefislere karşı açık tutumudur.

Said Nursi, merttir. Açık eğitim yapmıştır. Beğenmediği muzır sıfatların şahs-ı manevisini temsil eden menhus ruhu ve arkasındaki komiteleri şiddetle, aleni ve ceremesini ödeyerek eleştirmiş, karşı çıkmış ve bununla da cihat görevini ifa etmiştir.

Zamanların bütün dalkavuklarına, İslamiyet’i şahsileştiren bütün hareketlere, cehalete, fakirliğe, ihtilafa ve buna sebep olan bütün nifak hareketlerine, özellikle “nifakla beslenen”,”gerçekte kuvveti olmayan” deccal ruhuna ve vasfına, gece ile gündüz kadar karşıdır.

Said Nursi, imanla küfür, hürriyetle istibdat/baskı, ilimle cehalet, hukukla zulüm, hakla gasp, doğru ile yanlış mücadelesinde birinci temsilin mücahididir.

İslamiyet’e zarar verenlere, laiklik perdesi altında “dinsizliği” öne çıkaranlara, cumhuriyet ismini isimden ibaret tutup, “cebri, keyfi, küfri” rejimini kuranlara, bütün zerreleriyle karşıdır.

“Bir kısım hocaların, komutanların” Üstad'ın hayatında bile “Biz mazuruz” diyerek, “Bir başkumandana” yaklaştırma bahaneleri, zafiyetleri hatta gafletleri beyhudedir.

Yakın tarihin karanlık noktaları aydınlandıkça, resmi tarihin yalanları gün ışığına çıktıkça, yücelerin cüce, hain gösterilenlerin kahraman oluğu açıkça görülecektir.

Bu zaviyeden, Said Nursi, bir İslam alimidir. Müfessirdir, müceddittir.

Üç devrin zekâsına sahip hürriyetçidir.

Kemalizm’in ve onun bütün türevleri ile son dönemlerin modası olan bir kısım dindarların onu yakınlaştırma ve topluma sevdirme riyakârlıkları, siyasi basiretsizlikleri ve tevilleri, ahlaki sınırları zorlayan halleri, sadece bir hezeyandır.

Bediüzzaman,  bu asrın yeteneklerini dikkate alarak, dünya insanlarına Kur’an reçetesini yazmış/yazdırılmış bir alimdir.

Müstebitlerin tamamı ise zalimdir.

Alimlerin temel vasfı zalime karşı olmaktır.

Bu zalim, kim olursa olsun tavır değişmiyor. Bediüzzaman’ı anlamanın asgari şartı, her türlü zulme ve zalime karşı olmaktır. Hatta nasıl hayır ve şerrin miskalinin bile hesabı görülecekse, zulmün de miskali bile miskal zalimleri üretiyorsa, onun vasfına, ruhuna, yaptığına karşı olmak, bunu ifade etmek mümin olmanın gereğidir.

İşte Bediüzzaman, diktatör zerrelerin her bünyedeki “zalim ve cahil” olarak Kur’an da ifade edilen şeytani duygu, düşünce ve bunun tezahürü olan hareketlere, bariz bir şekilde karşıdır.

Hürriyet iklimini tesis edip, bunu İslam terbiyesi ile yaşatmaksa, esas görevdir. Kulluk şuurudur.

Bediüzzaman’ın bütün varlığı, menhus ve müstebit ruhlara karşı siper olmaktır. O, İslam kalesini inşa ederken, modern Neronlardan koruyucu zırh olarak takvayı esas almıştır.

Her Müslüman’ın, bu zaviyeden kendisini ve Bediüzzaman’ı anlamaya ihtiyacı var.

Hülasa, Bediüzzaman alimdir, sevdikleri alimlerdir, bu asrın bir dehşeti olarak “ulemaü's-su” olanlara itibar etmez.

Alimin rakibi ise zalimdir.

Bütün zalimler, Bediüzzaman’ın rakibidir. Bediüzzaman’ın düşünce dünyasında tanıdığı bütün şahsiyetler buna göre tasnif edilmelidirler.
 
[email protected]

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.