Said Nursi çok önceden söylemişti

Said Nursi çok önceden söylemişti

Risale-i Nur Enstitüsü tarafından organize edilen panelde, siyaset bilimci Doğu Ergil, önemli açıklamalarda bulundu

Elif Nur Kurtoğlu ve Fatma Yılmaz'ın haberi

Bediüzzaman Said Nursi'nin 50. vefat yıldönümü münasebetiyle Risale-i Nur Enstitüsü tarafından organize edilen ve İstanbul-Sütlüce'deki Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirilen panelde, siyaset bilimci Doğu Ergil, önemli açıklamalarda bulundu.

Medyada, vatandaş diye halktan ayrı bir algının olduğunu ifade eden Ergil, Türkiye’de halkın hiçbir zaman siyasetin öznesi olmadığını söyledi. Ergil, “Eğer siyaset vatan denilen ve sınırları belli bir siyasî coğrafyada kurulmuş olan düzenin ortaklarıysa bu ortaklığın nasıl bir şekilde tezahür edeceği, kurallarının nasıl olacağı ve bu ortaklığın nasıl yönetileceği konusunda karar alma süreci ve bu sürecin hangi yetkilerle hangi denetim düsturlarıyla yönetileceğine ilişkin bir olgudur. O anlamda Türkiye’de hiç siyaset olmadı” diye konuştu.

“Türkiye hep idare oldu, birileri kendi bildikleri gibi bu ülkenin halkını yönetmek istediler” diyen Ergil sorunun da bundan kaynaklandığını belirtti. Ergil “Halkın, vatandaştan gayrı olarak var olduğunun ve ne biçimde var olmak istediğinin belirtilmesinin bir yoludur” dedi.

Kuruluş sürecimizi tarih açısından değerlendiren Ergil, Türk modernleşmesi veya aydınlanmasının cumhuriyetten önce başladığını söyledi. Ergil, “Cumhuriyet, Türkiye tarihini sıfırlamış ve öyle öğretmiştir. Yani Türkiye Cumhuriyeti eğitiminde tarih, Cumhuriyetle beraber başlar” dedi.

Ergil şöyle konuştu; “İnsan, toplum boşlukta var olamayacağına göre bir atlama yapıldı ve Orta Asya’da pek bilmediğimiz köklerle irtibat kurulmaya çalışıldı ve o da efsane biçiminde öğrenildi. Hiçbir zaman tarihi hakikatler üzerine dayandırılan tarih anlayışı değildi. Yani cumhuriyet öyle bir tarih algısına dayandırılmıştır ki bizler yani Cumhuriyetin vatandaşları farklı bir tarihin özneleri olmak üzere şartlandık. Bu tarihi de bizim yapmamız değil bizim için tarih yapılması beklentisiyle büyüdük. Çünkü tarih yapacak büyükler var öyle halk tarih yapılmasına falan karışmazdı. Geriye doğru baktığımızda sıfırdan başlamış olan bir tarihten bahsediyorum, ama öyle bir tarih yok. Yani cumhuriyet bize tarihsiz bir olgu olarak öğretildi. Sosyolojiden yoksun olarak öğretildi. Bu topraklarda kim vardı, onlar neydiler? Ve eğer bir millet meydana getirmekse Cumhuriyetin amacı onların birliğinden onların özelliklerini de içine alan bir çoğul millet anlayışı mı olacaktı, yoksa Cumhuriyetin kurucularının anladığı biçimde onların istediği anlamda aynı etnik gruptan, aynı dinsel inanıştan, aynı giyim tarzı olan, devletine sadık, itiraz etmeyen ve tabiî ki milliyetçi mi olacak?”

“Tarihini bilmeyen bir toplum öyle ki bu tarihi kendi vatanını paylaşanlara kapatmış, onları o tarihten koparmış. Şimdilerde Ermeni soykırımı diye bir karar çıkarılmaya çalışılıyor biz buna şiddetle tepki gösteriyoruz. Önceden böyle Kürt, Ermeni, Alevi meselesi mi vardı nerden çıktı diye sorarsınız. Onlar tarihten çıktı. Kendimizi kapattığımız ve onların da bize kendilerini kapattığı ortak tarihten çıktı. Ve bu toplumu oluşturan bütün unsurları da tanımadığımız hatta inkâr ettiğimiz için bu ülkede herkes mağdur oldu.”

Aslında biz bu cumhuriyeti kurarken bölücü hareket etmişiz diyen Doğu Ergil, artık birleştiricilik zamanının geldiğini ifade ederek, tarihi yok saymadan ve bu ülkeyi sadece bir grubun değil, birçok etnik grubun paylaştığını kabul etmemiz gerektiğini söyledi. Ergil, sağlıklı bir siyasetin de bu bütünlük anlayışından doğacağını belirterek "Said Nursi’nin bunu bize çok önceleri söylediğini, fakat onun bir din adamı olması ve dinin siyasetin kontrolünde olması gereken, sadece siyasetin büyükleri tarafından kabul edilen kısmıyla var olabildiği için din adamlarının söylemlerini toplumla paylaşmasına olanak tanınmamıştır" dedi.

"Siyaset alanında sert ve merkezî davranan yönetimlere otoriter diyoruz, ama hayatın her alanına ve her zaman karışan otoriter yönetimlere totaliter diyoruz. Bunlar hayata karışırlar. Peki, ölüme ve ölüye karışan bir rejim anlayışına ne diyebiliriz?" diye soran Ergil “Bir insanı mezarından çıkarıp yok etmek nedir siyasî midi? Bu ahlâk değil ahlâksızlıktır. Bir siyaset ahlâktan yoksun olursa keyfi olur ve sadece küçük bir iktidar grubunun işine yarar” dedi.

Türkiye’de kuvvetler ayrılığının hiç olmadığını söyleyen Ergil, “Cumhuriyet zaten kuvvetler birliği üzerine kuruludur. Kuvvetlerin bir kısmı başkalarının eline geçtiği için şimdi kavga kopuyor” dedi.

Yeni Asya