Said Nursi Arap isyanlarını destekler miydi?

Öncelikle belirtmek isterim ki kanaatimce büyük zatlar adına kesin ifadeler sarf etmek sakıncalıdır. Çünkü onlar kader-i ilahi tarafından muvazzaf ve Peygamber'in (a.s.m) varisleri olduklarından söz ve filleri de hikmetlidir. Öyle ki farklı yerlerde, farklı zamanlarda, farklı kişiler tarafından vuku bulmuş aynı olay veya sorulara karşı farklı şekilde tutum gösterip söz söyleyebilirler.

Bediüzzaman'ın, meclisteki adamın heykel ile ilgili sorusuna farklı, bir Hıristiyan'ın heykel ile ilgili sorusuna farklı cevaplar vermesi gibi. Ya da harama bakmamak ile ilgili Ömer Paşa'ya farklı bir cevap, İstanbul Boğazı'nda kendisini test eden hocaya farklı bir cevap vermesi gibi.

Hal böyleyken alem-i İslam'ın mukadderatıyla ilgili konularda elbette ki bizim hiç tahmin edemeyeceğimiz içtihatlarda bulunabilirler. İkinci dünya harbinde bütün Müslümanların yakından takip ettiği savaşa karşı yine Bediüzzaman'ın şaşırtıcı bir şekilde ilgisiz kalması gibi.

Dolayısıyla Bediüzzaman adına konuşulamaz belki ama onun program olarak bıraktığı vizyon ve misyon (meslek ve meşreb) çerçevesinde, Bediüzzaman'ın hayatındaki kesitlerle kıyaslamalar ve yorumlar yapılabilir ve yapılmalıdır.

Arap isyanlarını ikinci dünya savaşıyla aynı kefeye koyup onlara kayıtsız kalmak kabul edilebilecek bir şey değildir. Dünya savaşı zalimlerin toprak kavgası iken bu isyanlar Müslümanların hürriyet, izzet ve onuruyla ilgili bir mevzudur. Hatta bana göre bu konu hakkında tamamen ilgisiz kalanın kendinden şüphe etse yeridir.

Meslek ve meşreb denince bu isyanlar konusunda hatıra ilk gelen hiç şüphesiz müsbet harekettir. Fakat müsbet hareket hem uzun hem de önemli bir mesele olduğundan bu konuyu ayrı bir yazı olarak ele almayı düşünüyorum.

Evvela, Arap isyanlarının, asıl İslam düşmanlarının ve zalimlerin eliyle başlatılması ve oyun olması iddiası ile ilgili konuşmak istiyorum. Daha önceki bir yazımda da böyle bir kanaati benim de taşıdığımı ifade etmiş ve bu yüzden çok mutlu olamadığımı belirtmiştim. Fakat bu isyanların onların oyunu olması bunun müsbet bir sonuç doğuramayacağı anlamına gelmez.

Nitekim Bediüzzaman Hazretlerinin CHP'nin, bir oyun olarak oluşturduğu DP'yi CHP'dendir demeyip desteklemesi buna en güzel örnektir. Hatta bu kötü oyunun doğurduğu müsbet sonuç Türkiye siyaset tarihinde bir daha yaşanmadı. Çünkü "Onlar bir plan yaptı, Allah da bir plan yaptı. Allah plan yapanların hayırlısıdır. (Enfal:30)" ayetinin ifadesiyle kaderin ayrı bir hesabı vardı. Aynı hesap bugün neden Arap ve İslam dünyası için geçerli olmasın?

Dolayısıyla bu isyanların, Batı'nın bir oyunu olması, desteklenemeyeceği anlamına gelmez. Zaten Batı'nın, burnunu sokmadan sadece izleyerek hürriyetimizi bize vermeyeceği kesindir.

İkinci husus, Arap dünyasındaki baskıcı rejimler ile CHP'nin tek parti dönemindeki baskıcı rejimin kıyasıdır. Bu kıyas da bana göre yanlıştır. Birincisi Bediüzzaman Hazretleri'nin uyduğu bir tavsiye söz konusudur. "Bedîüzzaman, rivayetlerde gelen eşhas-ı âhirzamana ait haberlerin mühim bir kısmını ve hürriyetten evvel İstanbul'da tevilini söylediği hadîslerin ihbar ettiği âhirzamanın dehşetli şahıslarının Âlem-i İslâm ve insaniyette zuhur ettiğini görür. Ve yine gelen rivayetlerden, onlara karşı çıkacak ve mukabele edecek olan Hizb-ül Kur'an hakkında, 'O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i'caz-ı Kur'an'ın nurlarıyla mukabele edilebilir.' tavsiyesine müraatla… (Tarihçe-i Hayat/ Meclis-i Mebusan)" Bediüzzaman bu tavsiyeye uyarak Van'a ayrılmış ve burada Risale-i Nur'un manevi programı yazılmaya başlanmıştır.

İkincisi o zaman hakaik-ı imaniye ve Kur'an'ın muhafazası söz konusuydu. En önemli vazife buydu. Söz konusu olan geçici bir iktidar ve sadece Anadolu değil, kıyamete değin dünyadaki bütün Müslümanların hayat-ı ebediyelerini muhafazaya vesile olacak Risale-i Nurlardı. O dönemde patlak verecek isyanlarla iktidar elde edilse bile belki de süfyanizmin elinden komünizmin kucağına düşülecekti ve aynı illet hala da devam edecekti. Nihayetinde Risale-i Nurlar tamamlanıp vatanın her tarafına gönderildiğinde, Bediüzzaman biraz da olsa siyasetle ilgilenmeye başlamıştır.

Bediüzzaman'ın bütün hayatı ele alınmalı sadece Yeni Said dönemiyle olaylar irdelenemez.

Bana göre eleştiriler yapılırken düşülen hata Bediüzzaman'ın hayatının bütün olarak ele alınmaması, Arap dünyasının da bir bütün olarak ele alınmasıdır. Oysa durum tam tersine olmalıdır. Çünkü Arap coğrafyasındaki bütün ülkelerin durumu bir değildir. Sokaklara dökülme çaresine bazı ülkelerde başvurulabilir ve buna destek verilebilir. Nitekim zahiren de olsa Tunus ve Mısır'da ve diğer bazı ülkelerde bunun neticesi alındı. Ama Libya ve Suriye'de kontrolü ciddi anlamda elinde bulunduran iktidarlara karşı sokağa dökülme yöntemi, çok doğru gözükmüyor. Esad, Kaddafi kadar zalim olsaydı bana göre Suriye'deki kan Libya'yı aratmazdı. Allah muhafaza öyle bir duruma düşmeyeceği garantisini de kimse veremez.

Üçüncü husus, 31 Mart vakasının bütün Arap dünyası için geçerli bir örnek olamayacağı kanaatindeyim. Dediğim gibi Libya için geçerli olabilir. Çünkü buradaki yöntem sokağa dökülme değil silaha başvurma yöntemi idi. "Dahilde kılıç çekilmez" düsturuna aykırı hareket ettiler. Bu da zalimler için gayet güzel bir zemin hazırlamış oldu.

Öte yandan askerin başına buyruk hareket ettiği, iyi niyetle de olsa burnunu soktuğu her iş hüsranla sonuçlanmıştır. Belki de bundan dolayı özellikle 31 Mart vakasında Bediüzzaman Hazretleri askeri teskin etmiştir.

Sonuç olarak bana göre silahlı ve dikta rejimi taklit eden bir isyan olmaması şartıyla hürriyet yolunda yapılan müsbet isyanlar desteklenebilir. Sokağa dökülüp hakkını istemeyi, silahı eline alıp sağa sola zarar vererek hakkını istemeyle bir tutmamak gerekir. Zira bu tür müsbet isyanlar günümüzde sivil eylemlerin bir gereği olarak kabul görmektedir.

Üveys Bilgin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
16 Yorum