Said Nursi acaba ne yer, ne içerdi?

Said Nursi acaba ne yer, ne içerdi?

Yemek uzmanı Ramazan Bingöl bu sorunun cevabını aradı

Yemek uzmanı Ramazan Bingöl, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin ne yiyip içtiğini yazdı.

Son günlerde gündemden düşmeyen, birçok yönüyle tartışılan isimlerden biri Bedüzzaman Said Nursi. Mesleğimiz icabı, bu kıymetli üstadı, değişik bir vesile ile ele alalım istedik. Ve uzun zamandır gündem de olan Bediüzzaman Said Nursî acaba ne yer, ne içerdi?

İktisat, Kanaat ve bereket üzerine yaşadı

Hayatını incelediğimizde az uyuduğunu, çok çalışıp; az yemek yediğini görüyoruz. Hayatının hiçbir devresinde, ne israfın ve ne de cimriliğin izine rastlamak mümkün değil. O, tam bir iktisat, kanaat ve bereket üzere yaşadı. Zaman oldu, açlığa, fakirliğe kanaat getirdi; ama, kimseye el açmadı, yüzsuyu dökmedi, kimseden yardım dilemedi, kimsenin minneti altına girmedi. Kasten ve bilerek ne zekât aldı kimseden, ne de sadaka. Zaten o yemek için yaşamıyor; belki yaşamak için yiyordu. O'nun her lokması ilahi sıfatların okunması ve bir şükür vesilesiydi. En büyük kuvvet kaynağı olarak kabul ettiği 'hakiki ihlâs'ın gereği olarak, fikrinde olduğu gibi, hayatında da tam bir minnetsizlik hali tahakkuk etti. Az yemek yerdi ve yediği zaman da beş saat geçmeyince tekrar yemek yemezdi.

Ekmeksiz Yaşarım, Hürriyetsiz Yaşayamam!

Daha 10-12 yaşlarında iken ciddi bir riyazete başlamış, kendisine getirilen bir kâse çorbanın tanelerini karıncalara vermiş ve sadece çorbanın suyuyla iktifa etmiştir. 'Neden böyle yapıyorsun?' diyenlere verdiği cevap da ilginçtir: 'Karınca milletinde fevkalâde bir cumhuriyet fikri vardır. Bunların cumhuriyetçiliklerine mükâfaten kendilerine yardımcı olmak istiyorum' demiştir.

'Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam' diyen Bedüzzaman, Allah'tan başka kimseye minnet etmediğini de bu sözleriyle açıklamıştır şüphesiz. Bütün ömrü harp meydanlarında yahut memleket hapishanelerinde geçen, bu mücahit İslâm âlimi hakkında 'Ne yerdi, ne içerdi?' diye sormak belki biraz tuhaftır. İktisat bereketiyle yaşayan, dünya rızıklarından nasiplenmek konusunda telaşa kapılmayan Bedüzzaman, insanlar tarafından da yıllarca muhakeme edilmiştir ve özellikle de 'Ne ile yaşıyorsun' sorusuyla sıkça karşılaşmış ve bu soruya 'İktisat Bereketiyle' cevabını uygun görmüştür.

ÇORBAYLA İFTAR

İktisat bereketinden kastı anlayabilmek için sanırım Kastamonu Lâhikası'nda, talebeleri Emin ve Mehmet Feyzi, Bediüzzaman'ın Ramazan ayındaki beş günlük yemeğini anlattığı alıntıdan yararlanmak faydalı olacaktır:

İlk iki gün: Üç kaşık muhallebi, beş kaşık soğuk yoğurt. Ekmek yok.

Üçüncü gün: Yarım kaşık muhallebi.

Dördüncü gün: İftar: Beş kaşık şehriye çorbası. Sahur: Dörder kaşık şehriye çorbası ve yoğurt.

Beşinci gün: İftar: Beş kaşık şehriye çorbası. Sahur: Yedi kaşık pirinç çorbası.

Beş günlük aldığı gıda miktarı: Toplam 30 dirhem, yani 96 gram.

İşte böyle. Hayatında kimseye tamah etmeyen, nimetlerin varlığına şükreden ancak onları iktisadi olarak tüketen, dünya hırsından uzak bir insan Bedüzzaman. Bu özelliğini kendi kaleminden bir vecizesiyle anlatmakta yerinde olacaktır sanırım: 'Ey kanaatsiz, hırslı ve iktisatsız, israflı ve haksız, şekvâlı, gafil insan! Kat'iyen bil ki: Kanaat, ticaretli bir şükrandır; hırs, hasâretli bir küfrandır. Ve iktisat, nimete güzel ve menfaatli bir ihtiramdır. İsraf ise, nimete çirkin ve zararlı bir istihfaftır. Eğer aklın varsa kanaate alış ve rızaya çalış.' (Mektubat, sh.285)

Yol gösteren bir Üstad Bediüzzaman

Allah dostu Bediüzzaman üstadının, hayatını incelediğimizde, her alanında olduğu gibi yeme ve içme alışkanlığı gibi özel hallerinin de 'sünnet-i seniyye' ölçülerine tamamıyla uygunluk gösterdiğini açıkça görülür. Zaten Bedüizzaman: Zamanın bedi'i olan, zamanında kendisi gibi görülmedik olan, kimseye benzemeyen ve zamanın garip ve acibi bulunan demek değil midir? Eğer öyleyse elbette ki dünya nimetlerinden faydalanma şeklide başka olmalıydı. Üstadın hayatını ve eserlerini incelemeye başladığınız zaman şaşkınlığa kapılmamak mümkün değil. Onu okudukça adeta keşfedilmemiş bir arazide buluyorsunuz kendinizi. Bu yüzden ki onun hakkında kalem oynatmak sonsuz bir araştırmayı ve anlamayı zorunlu kılıyor. Günümüzde yaşananlarda gösteriyor ki yıllar hatta yüzyıllar boyunca konuşulacak, değerini kaybetmeyecek, kısacası yol gösterecek bir üstad Bediüzzaman. Üstad bediüzzaman hazretlerini ve yetiştirdiği talebelerini her zaman hayırla ve rahmetle yâd ediyoruz. Hayatta olan talebelerine sağlık ve sıhhat niyaz ediyoruz.

Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum