Sahiplenmeye niyetin varsa, meydana çık, kendini tecrübe et, bak ne söylüyorlar

Sahiplenmeye niyetin varsa, meydana çık, kendini tecrübe et, bak ne söylüyorlar

Günün Risale-i Nur dersi

dunun-risale-dersi.png

Bismillahirrahmanirrahim

SEKİZİNCİ LEM’A: Gıda olarak mahlûkata, bilhassa hayvanata taksim edilen rızıklara dikkat lâzımdır ki, bu rızık vakt-i muayyeninde yetişir, vakt-i ihtiyaçta sevk edilir. Ve derece-i ihtiyaç nisbetinde yapılan sevkiyatta büyük bir intizam vardır. İşte, bu umumî rızık hakkında görünen geniş ve muntazam rahmet ve inayetler, ancak herşeyin mürebbîsi ve herşeyin müdebbiri ve herşey yed-i teshîrinde bulunan bir Zâtın hâtem-i hassı olabilir.

DOKUZUNCU LEM’A: Bakınız, âlem-i arz ve bütün cüz’iyat üstünde hâtem-i ehadiyet bulunduğu gibi, dağınık neviler ve muhit unsurlar üstünde de aynen o hâtem-i ehadiyet bulunur. Evet, bir tarlaya tohum ekilmesinden anlaşılıyor ki, o tarla tohum sahibinin mülküdür. Ve o tohum da, o tarla sahibinin malıdır. Yani, o buna, bu da ona şehadet ediyorlar.

Kezalik, kâinattaki masnuat, tohum gibidir. Âlem ve anasır da tarla gibidir. Her iki tarafın lisan-ı halleriyle ettikleri şehadete göre, masnuatı ile âlem-i anasır, yani tohum ile tarla ve muhit ile muhat, hep bir Sâni-i Vâhidin yed-i tasarrufundadır. Demek ednâ bir mahlûka yapılan tasarruf-u hakikî ve zayıf bir mevcuda edilen tevcih-i rububiyet, âlem ve anâsır kabza-i tasarrufunda bulunan Zâta mahsus olduğu gibi, herhangi bir unsurun da tedvir ve tedbiri, bütün hayvanat ve nebatatı kabza-i rububiyetinde tutup terbiye eden aynen o Zâta mahsustur. İşte, hâtem-i tevhid dediğimiz budur. Eğer birşeye temellük etmeye niyetin varsa, meydana çık, kendini tecrübe et, bak ne söylüyorlar: En cüz’î bir fert, “Ancak nev’imi yaratan beni yaratabilir” diyor. Çünkü efrad arasında misliyet vardır. Ve arzın her tarafında dağınık bir surette bulunan en küçük bir nevi, “Beni yaratabilen ancak arzı yaratandır” söylüyor.

Arza bak, ne söylüyor: Sema ile aralarında alışverişi bulunduğu için, “Beni halk edebilen, ancak mecmû-u kâinatı halk eden Zâttır” diyor. Çünkü aralarında tesanüt vardır.

Bediüzzaman Said Nursi
Mesnevi-i Nuriye