Sabretmeye dayanamadığın şeylerin içyüzünü sana haber vereceğim

Sabretmeye dayanamadığın şeylerin içyüzünü sana haber vereceğim

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Kehf Sûresi 77-82. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

77-Yine (berâberce) gittiler; nihâyet bir şehir ahâlîsine (Antakya’ya) vardıklarında, oranın halkından yiyecek istediler; fakat (onlar) bu ikisini misâfir etmekten kaçındılar. Derken orada (sanki) yıkılmak isteyen bir duvar buldular; (Hızır) hemen onu doğrulttu. (Mûsâ:) “İsteseydin buna karşı elbette bir ücret alırdın” dedi.

78-(Hızır) şöyle dedi: “İşte bu (soruyu sorman) benimle senin aramızın ayrılmasıdır. (Şimdi) kendisine sabretmeye dayanamadığın şeylerin içyüzünü sana haber vereceğim.”

79-“O gemi var ya, işte (o,) denizde çalışan yoksul kimselere âid idi; bu yüzden onu kusurlu kılmak istedim; çünki onların ilerisinde bir hükümdar vardı; her (sağlam) gemiyi zorla alıyordu.”

80-“Ve o çocuğa gelince (o büluğ çağına ulaşmış bir isyankâr idi); hâlbuki ana-babası mü’min kimselerdi; onları da azgınlığa ve küfre bürümesinden (sürüklemesinden) korktuk.”

81-“Böylece Rablerinin kendilerine, (günahlardan) temiz olma cihetiyle ondan hayırlısını ve (onlara) merhametçe daha yakınını (o çocuğa) bedel olarak vermesini istedik!”

82-“O duvar ise, işte o şehirde bulunan iki yetim erkek çocuğa âid idi; ve onun (o duvarın) altında, kendilerine âid bir hazîne vardı; babaları da sâlih bir kimseydi. Böylece Rabbin, onların (o iki çocuğun) güçlerinin kemâle ermesini ve Rabbinden bir rahmet olarak (o yaşa geldiklerinde) kendi hazînelerini çıkarmalarını diledi! (Ben) bunu kendiliğimden de yapmadım! (Rabbim bana emir buyurdu!) İşte kendisine sabretmeye dayanamadığın şeylerin iç yüzü budur!” (*)

(*) “Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakīkī bir hüsün (güzellik) ciheti vardır. Evet kâinâttaki herşey, her hâdise ya bizzat güzeldir, ona hüsn-i bizzat denilir. Veya netîceleri cihetiyle (yönüyle) güzeldir ki, ona hüsn-i bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zâhiri (görünüşte) çirkin, müşevveştir (karışıktır). Fakat o zâhiri perde altında gāyet parlak güzellikler ve intizamlar var.” (Sözler, 18. Söz, 88)