Rüzgâr onun emriyle Şam’a akıp giderdi

Rüzgâr onun emriyle Şam’a akıp giderdi

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Enbiya Sûresi 81-84. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

81-Süleymân’a da şiddetli esen rüzgârı (boyun eğdirdik); (rüzgâr) onun emriyle, içinde bereketler kıldığımız yere (Şam’a) akıp giderdi. Ve (biz) herşeyi bilenleriz.

82-Şeytanlardan da, onun için dalgıçlık yapanları ve bundan başka iş görenleri (emrine verdik.) Ve onları koruyanlar (biz) idik. (*)

83-(Ey Habîbim!) Eyyûb’ü de (an)! Hani Rabbine: “Zarar gerçekten bana dokundu; sen merhametlilerin en merhametlisisin” diye nidâ etmişti. (**)

84-Bunun üzerine (biz de) onun duâsını kabûl etmiştik de kendisinde bulunan zararı (o hastalığı) açmış (kaldırmış)tık; katımızdan bir rahmet ve (bize) kulluk edenlere bir ibret olmak üzere, ona âilesini ve onlarla berâber bir mislini daha verdik.

(*) “Cenâb-ı Hakk, ma‘nen şu âyetin lisân-ı remziyle (işâret diliyle) der ki: ‘Ey insan! Bana itâat eden bir abdime (kuluma) cin ve şeytanları ve şerîrlerini (çok şerlilerini) itâat ettiriyorum. Sen de benim emrime musahhar olsan (itâat etsen), çok mevcûdât (varlıklar), hattâ cin ve şeytan dahi sana musahhar olabilirler.’ ” (Zülfikār, 25. Söz, 82-83)

(**) “Hz. Eyyûb Aleyhisselâm, münâcâtında (duâsında) istirâhat-ı nefsi (kendi rahatı) için duâ etmemiş, belki musîbet zikr-i lisânîye (dil ile yaptığı zikir) ve tefekkür-i kalbîye (kalb ile yaptığı tefekkürüne) mâni‘ olduğu zaman, ubûdiyet (kulluk) için şifâ taleb eylemiş.” (Lem‘alar, 2. Lem‘a, 8)
Ayrıca Eyyûb (as)’ın kıssası ve bu kıssadan alınacak dersler hakkında bakınız; (Lem‘alar, 2. Lem‘a, 4-10)