Risale-i Nur'u anlamada acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu

Risale-i Nur'u anlamada acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu

Risale-i Nur’u okuma ve anlama teknikleri-6

Risale-i Nur’u okuma ve anlama gayretinde bulunurken kalbî ve ruhî hazırlık için gerekli üçüncü basamak, Yirmi Altıncı Söz’ün zeylinde yer alan dört hatveyi anlamak, “acz, fakr, şefkat ve tefekkür” yolunu âdeta bir meleke hâlinde yaşamaktır.

Cenab-ı Hakk’a ulaştıracak birçok yol olduğunu belirten Bediüzzaman Hazretleri, bunlar içinde Kur’an’dan istifade ederek ortaya koyduğu “acz, fakr, şefkat ve tefekkür” tarikini tavsiye eder.
Ona göre, acz aşktan daha selâmetli bir yoldur ki insanı ubudiyetle mahbubiyete, yani Allah’ın sevgilisi olma makamına ulaştırır. Fakr, Rahman ismine vasıl eder. Şefkat aşktan daha keskin ve daha geniş bir yoldur ki Rahîm ismine ulaştırır.  Tefekkür aşktan daha zengin, daha parlak, daha geniş bir yoldur ki Hakîm ismine vasıl eder.

Birinci hatveye “Nefislerinizi temize çıkarmayın” mânâsındaki ayet,  ikinci hatveye “Allah’ı unutanlar gibi olmayın ki Allah da onlara kendi nefislerini unutturmuştur” mealindeki ayet, üçüncü hatveye “Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır, her ne kötülük gelirse o da kendi nefsindendir” anlamındaki ayet, dördüncü hatveye ise “Her şey helâk olup gidicidir; Allah’a bakan yüzü müstesna...” mealindeki ayet işaret etmektedir.

Nefiste hatadan başka bir şey yok

Görüldüğü gibi, ayetlerin mânâsının ortak bir özelliği vardır.  Her biri bir kitap kadar geniş ve zengin mânâlar taşıyan bu ayetlere göre, nefiste “hata, kusur, eksik, günah, isyan, menfîlik”ten başka hiçbir hayır yoktur.  Bütün iyilik, güzellik, kemalât, fiil, kudret ve ilim Allah’ındır.
İnsan bir iyilik veya ibadet yapsa bile o işteki hissesi binde birdir.  Çünkü iyiliği emreden, yaratan, vesilelerini hazırlayan, onu yapacak “akıl, fikir, organ, zaman, imkân” ihsan eden, Allah’tır.

İnsanın “Şu benimdir” diyebileceği hiçbir şey yoktur.  İnsandaki sadece küçük bir kisp, cüz’î bir meyil, küçük bir arzu ve istektir.  Allah’ın kendisine ihsan ettiği cüz’î ihtiyarının yüzünü hayra ve ibadete çevirmekten başka nefsin yaptığı bir şey yoktur.

Bediüzzaman’ın verdiği derse göre, insanın nefse karşı tavrı, sürekli onu suçlamak, hatalı olduğuna inanmaktır.  Çünkü onu temizlemenin yolu, temiz olmadığına inanmaktır.  Onun hatalı olduğuna inanan, hatasını azaltır.  Kim nefsinin hatasız olduğunu kabul ederse en büyük hatayı işlemiş olur.

Nefsin kemali, kemalsizliktedir

Nefsi haz almakta ve ihtiraslarda unutmak, hizmette ve ölümü hatırlamakta düşünmek gerekir.  Nefsin kemalini kemalsizlikte, kudretini aczde, zenginliğini fakirlikte bilmek icap eder.  Son olarak, nefis kendine varlık verse hiçbir şey olur, eğer kendini fâni bilse Allah’ın ihsanıyla nihayetsiz bir vücut kazanır.

Müellifinin de belirttiği gibi, bu dört esasın geniş açıklaması, Risale-i Nur’un tamamıdır; çünkü bu eserler baştan sona “acz, fakr, şefkat ve tefekkür” dersidir.

Risalelerdeki nefis muhasebesi, özellikle yazarının kendi nefsini yerden yere vurması, her fırsatta nefsine en dehşetli silleleri indirmesi, okuyan herkes için büyük ibretler taşımaktadır.
Bu derste yapılacak olan önce ilgili bahsi uzun uzun müzakere etmek, arkasından konuyla ilgili başka yerlerde geçen bahisleri okuyup anlamak, bundan sonra da okunanları hayatımızın her safhasında bir meleke hâline gelecek seviyede uygulamaktır.

İşte o zaman, nefsin firavuniyeti kırılacak, enaniyetin yerini tevazu ve mahviyet alacaktır.  Bu hakikati yaşayanlarda “nefsini beğenme, kibir, ucp, gurur, riya” olamaz.  Böylece kötülüklerden arınmış bir nefis de hakikatleri anlamaya hazır hâle gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum