Risale-i Nur'dan sosyal projeksiyonlar-4

11-  Bu çağın sosyal boyutlu etkileşim araçları ve insan psikolojisinin  kattığı sosyal psikoloji ve bunu etkileyen endüstriyel psikoloji üzerinden gidersek, iletişim yoğunluklu algının her an yeni bir bilgiyle tanıştığını biliyoruz.
Bilgi yerine gözlem, görsellik, hissetme ve düşünce parametrelerine gönderilen mesajlar; beraberinde davranışı etkileyen “kaynak” ve “hedef” kalitesini de gündeme getirmektedir.

Bilgi çağı ötesi bir aydınlanma/idraklenme ve bilgi yönetimi marifetiyle üst kavramlarla buluşma ve bunu bir prensibe göre kabullenme, reddetme veya tanışma süreci, teferruatın  malumatfuruşluğa geçişini engellemektedir.
Tam bu safhada sosyal mesafe farkının azaldığı, sosyal zekanın kavrama gücü ve sosyal algının bulanıklaştığı zamanlarda, insanın şaşmaz üst disiplinlere ve doğru rehber görüşlere ihtiyacı vardır. Çözüm, o anlarda problemin içinde, sıcak etkinin yönlendirdiği tahrikkar ve inandırıcı olma çabasına sürükleyen propaganda veya kendini savunma psikolojisinde saklı  etkilere  mesafeli durmaktır.

Böyle zamanlarda, yakın olayın dışına çıkmak, üçüncü gözün sorgulamasına açık olmak, muhakemenin terazisinde kendimizi başkasıyla tartmak, görünmeyeni fark etme insafına ve hakperestliğine yönelmek, sosyal realitemizi kuvvetlendirir.
Sosyal realite, bizim dışımızdaki birey ve toplum tutumlarını, beklentilerini doğru anlama ve ona çözüm sunma yaklaşımımızı bir referansa ve kuvvetli ölçülere dayandırma gayretini gerektirir.

Sosyal vakalar, dondurulamaz. Gelişim sürekliliği içinde insanlar, toplumlar, kitleler, milletler ve ülkeler kendi iç sistemlerinin dayanıklılığına göre dış etkilere açık ve kapalı oldukları belirleyici kapasitelerine göre büyüme ya da daralma yaşarlar.
Tıpkı bir organizma gibi, organizasyon alt yapıları, dayanışma becerileri, kavram ortaklıkları ve hedefe duyarlılık dereceleri ile buna hazırlanırken zihin ve duygu odaklanmaları, sosyal dinamizmin en önemli domino etkisini oluşturur.

Düz mantığın üst ifadesi ne kadar doğru ise, onu uygularken sosyal zekanın kavrama ve idrak  etme basiretini kullanmakta o kadar gereklidir. Şahsileştirilmeyen ve merkeze kendimizi koymadığımız bir sosyal ihtiyaç, bizi sosyal hayatın parçası yaptığı gibi fedakarlık ve tevazu içinde samimi münasebetlere götürür.

12- Sosyal siyaset ve siyasetin sosyal realitesi, prensiplerin izdüşümüne imkan verir. Günlük yorumları, emanet kararları ve geçici çözümlerle tepki psikolojisini ıskalar.
Hal böyle olunca, üslup ve dozaj bile esas değildir. Bunlar hakikatin merceğine inen ışığın yakıcı doğrularını değiştirmez. Bu gerçek, kimsenin siyasi tahtlarına ve siyasi oluşumlarına İslami bir kılıf, dini bir kimlik ve dayatmacı  manevi bir taciz yükleyerek, ehl-i imanı dünkü duygularıyla teslim aldıkları gibi, tekrar istismar etmesine müsaade etmez.

Siyaseti, hayatın, demokrasinin ve seçme seçilme hakkının bir temel parçası olarak gören her vatandaş, siyaset yapabilir, rekabet edebilir, kendince yol ve usuller geliştirebilir. Buna değerler üzerinden  bir motif, velev ki dolaylı hatta isteği dışında da olsa yüklemek vebaldir, sonuçta istismardır ve başkasının kutsiyetlere saldırmasına kapı açmaktır.
Bugüne kadar ki, siyasi laboratuarımız, son yüzyılın siyasileşen dini akımları ve kudret peşinde güç merkezli bir zemin kazanmak isteyen İslam dünyasındaki bütün hareketler bu zor, çetrefilli ve gittikçe mevkileşen bir dini otorite etrafında siyasallaşmadan kurtulamadı. Çünkü metotları bunu gerektiriyordu.

Farklı ve günümüze hitap eden, müşfik ve aklı selim metot sahibi Bediüzzaman, bu konuda bize ışık tutmaktadır, bizi rahatlatmaktadır. Zamanın öğüttüğü ve rendelediği doğruların anlaşılması zaman alsa da...
Az gelişmiş, vatandaşına değer vermeyen, demokrasiyi/istişareyi hazmedememiş, devlet odaklı bir İslam’ı yorumlayan ve ona kilitlenen her düşünce, politik bir savrulmanın, didişmenin ve ihlası kırıcı, ahlak ve ubudiyeti zorlayıcı bir sürecin doğal parçası olmaktadır.

Esastaki bu itirazımız başkalarınca mazur görülen çevreleri, bizim de tasvip etmemiz anlamına gelmiyor. Sürekli bir başkasının hatalarından beslenerek tabanda oluşturulan siyasi blokların sertleşmesi, siyaseti yanlış mecralara su taşıyan bir zemine sürüklemektedir. Günümüzün taze vakıası bu. Toplumu yanlış ve mağdur rolünde yönlendirmek, ajitasyonlarla tahrik ederek, kendince kitleleri diri tutmak, sağlıklı bir bünyenin tarzı değildir.
Bediüzzaman’ın sosyal projeksiyonları ise, günlük meselelere göre tahvil olmadığı için etkisini devam ettiren bir çizgidir.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.