Risale-i Nur’da Allah'ın (cc) varlığı bahisleri

Risale-i Nur’da Allah'ın (cc) varlığı bahisleri

Allah’ın varlığı ve birliği meselesi, Risâle-i Nur’un da temelini oluşturmuştur

Kur’ân’ın dört maksadından en önemlisi olan Allah’ın varlığı ve birliği meselesi, Risâle-i Nur’un da temelini oluşturmuştur.
 
Risâle-i Nur’da bazen zerrelerden yıldızlara kadar varlıklar gözler önüne serilerek, bir anlamda pencerelerden seyredilerek bütün varlıklar üzerindeki tevhid mührü gösterilmek sûretiyle Allah’ın varlığı ispat edilirken; bazen de Kur’ân’da anlatılan Allah’ın zatı, şe’nleri, sıfatları ve isimleriyle ilgili gerçeklerin akla yaklaştırılması için varlık âleminden çarpıcı örnekler verilerek bu yüce hakikatler izah edilmektir.

11. Söz’de “Gaibane muamele-i ubudiyet” ile “hâzırane muamele”, sonuç itibariyle Kendi güzelliğini ve mükemmeliğini göstermek isteyen Cenâb-ı Hakk’ı san’atının mu’cizeleriyle tanıma gayretinden başka bir şey olmamaktadır.

Allah’ın varlığını ispat eden hakikatler, iman hakikatlerinin bir bütün olması sırrıyla Risâle-i Nur’un her tarafına nüfuz etmiştir. İmanın altı esasından birincisi olan Allah’a iman meselesinin Risâle-i Nur’da birinci derecede anlatıldığı bölümleri, aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:

Hüve Nüktesi (Sözler, s. 146): Havanın her bir zerresinin Allah’ın varlığına ve birliğine şahitlik eden parlak deliller olduğunu izah ederek inançsızlığın temelini sarsan kısa, fakat tesirli bir nüktedir.

16. Söz: Cenâb-ı Hakk’ın bir anda birçok işleri karıştırmaksızın eksiksiz yapması, her yerde olması, her şeye yakın olması, her işi bizzat yapması; fakat mekândan münezzeh olması, hiçbir ortağının ve yardımcısının olmaması ile her şeyden sonsuz yüce olması, varlıkların kusur ve noksanlıklarından uzak olmasının izah edildiği bir bölümdür.

22. Söz: Allah’ın tekliğine inanmanın iki yolu olan “tevhid-i âmî ve zahirî” ile “tevhid-i hakikî”nin tarifinin yapıldığı, 12 bürhandan oluşan hikâyeler ve 12 lem’adan meydana gelen hakikatler ile her varlık üzerinde Allah’ın varlığını ve birliğini ispat eden delillerin gösterildiği bir eserdir.

30. Söz: 1. Makam’da insana emanet olarak verilen enenin Allah’ın varlığına ve birliğine delil olması izah edilmektedir. 2. Makamda ise, zerrelerin hareketlerinde gizli olan tevhid sırrı ayrıntılı bir şekilde açıklanmaktadır.

32. Söz: 1. Mevkıf’ta bütün inançsızlık akımlarını temsil ettiği varsayılan bir kişinin zerreden başlayarak, sırasıyla alyuvara, hücreye, insan bedenine, insan nevine, bahara, yeryüzüne, güneşe ve en sonunda yıldızlara kadar rububiyet dâvâ etmesi, ancak sinek kanadı kadar bile boşluk bulamaması, bir işe karışamaması anlatılmaktadır. 2. Mevkıf’ta, zerrelerden yıldızlara kadar her şeyde Allah’ın varlığına ait sayısız işaretlerin bulunduğu ve en ufak bir başka elin müdahale eserinin olmadığı izah edilmektedir. 3. Mevkıf’ta ise, bütün varlıkların hakikatlerinin Cenâb-ı Hakk’ın isimlerine nasıl dayandığı izah edilmektedir.

33. Söz: Kâinat, otuz üç pencereden izletilerek Allah’ın varlığı ve birliği ispat edilmektedir. Madenlerden tohumlara, çekirdeklere, çiçeklere, kuşlara kadar; ırmaklardan bulutlara, güneşlere, göklere kadar; insanlığın mahiyeti ve hakikatinden evliyalara, peygamberlere kadar bir çok farklı pencereden tevhidin sırları gözler önüne serilmektedir.

20. Mektub, 2. Makam: Allah’ın varlığı, tek olması, ortağı bulunmaması, her şeyin sahibi olması ve her işi kontrol etmesi, her şeye gücü yetmesi gibi hakikatler 11 Kelime ile izah edilmektedir. Özellikle, 10. Kelime ve 10. Kelimenin Zeyliyle, tek bir İlâhın yaratmasındaki sonsuz kolaylık ve yaratıcılığı sayısız sebeplere vermenin imkânsızlığı çarpıcı bir şekilde açıklanmaktadır.

24. Mektub: Yaratılıştaki çeşitlilik, varlıklar arasındaki derece farklılıkları, üstünlükler ve kâinattaki hayret uyandıran değişim ile ölümün, son bulmanın hakikatleri Allah’a iman penceresinden değerlendirilmektedir.

23. Lem’a: Her şey yeniden, san’atlı bir şekilde var edildiği için yaratılışı akılla dört yoldan başka izah etmekten başka bir çare bulunmadığını; ilk üç yol olan kendi kendine oluşun, sebeplerin ve tabiatın yaratılışta hiçbir tesir sahibi olmadıkları ve her şeyin bütünüyle Cenâb-ı Hak tarafından yaratıldığı ispat edilmektedir.

30. Lem’a: Cenâb-ı Hakk’ı, en büyük isimleriyle (Kuddüs, Adl, Hakem, Ferd, Hayy, Kayyum) ve isimlerinin kâinattaki tecellileriyle tanıtan eşsiz bir risâledir.

2. Şuâ: 1. Makam’da, her şeyde Cenâb-ı Hakk’ın varlığını ve birliğini görmenin neticelerinden, meyvelerinden bahsetmektedir. Yaratıcının, kâinatın ve insanın gerçek anlamda mükemmelliğinin tevhid sırrı ile gerçekleştiği anlatılmaktadır. 2. Makam’da, Allah’ın birliğini ve yaratmasında ortakları olmadığını gösteren sayısız delillerden üç büyük delil anlatılmaktadır. 3. Makam’da ise, Yaratıcının tekliğinin, ortağı olmamasının ve her şeyin sahibi olmasının üç işareti izah edilmektedir.

7. Şuâ: İnsanın gerçek görevinin Allah’ı tanımak ve O’na iman etmek olduğunu bilen bir seyyahın yıldızlardan atmosfere, bulutlara, şimşeklere, denizlere, ırmaklara, dağlara, ovalara, bitkilere, hayvanlara, tâ mükemmel insanlar olan evliyalara, peygamberlere kadar her şeyden Yaratıcısını sormasını ve onların diliyle ilâhını tanımasını konu olan harika bir tevhid risâlesidir.

11. Şuâ, 6. Mesele: Okullarda okunan her bir fennin Cenâb-ı Hakk’ın varlığını ve birliğini bildirdiğini izah eden bir risâledir.

15. Şuâ: 1. Makam’da, Allah’ın varlığı, tek olması, ortağı bulunmaması, her şeyin sahibi olması ve her işi kontrol etmesi, her şeye gücü yetmesi gibi hakikatler 11 Kelime ile, 20. Mektupta anlatılanlara benzer şekilde, fakat çok daha farklı yönleri zikredilerek izah edilmektedir. 2. Makam’da ise, Cenâb-ı Hakk’ın ilmi 11 delille ve kudreti ise 9 basamak içinde ayrıntılı bir şekilde izah edilmektedir.

Risale-i Nur Enstitüsü