Risale-i Nur, Kur’an dilini muhafaza ediyor

Risale-i Nur, Kur’an dilini muhafaza ediyor

“Risale-i Nur’un Dil Özellikleri” adlı kitabı olan Prof. Servet Armağan da sadeleştirmenin olmaması gerektiğini vurguluyor

Kemal Benek’in haberi:

RİSALEHABER-Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi ile başlayan tartışmaları uzmanlarına sorduk. Sadeleştirmeye bakışlarını, önerilerini aldık.

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Servet Armağan, Risale-i Nur ve dil konusunda ilim adamlığının yanında yılların tecrübesiyle uzmanlığı olan bir isim. “Risale-i Nur’un Dil Özellikleri” adlı bir kitabı da olan Prof. Armağan da sadeleştirmenin olmaması gerektiğini vurguluyor.

Armağan, görüşlerini şöyle açıkladı:

ASLA VE KAT’A RİSALE-İ NUR’UN DİLİ DEĞİŞTİRİLMEMELİDİR

Sadeleştirme uygun değil, çünkü sadeleştirdiğin zaman yani müellifin orijinal metnini kaybediyorsun ancak aynı sayfada müellifin orijinal metni yukarda altına şerhini yapabilirsin. Uluslararası bir usuldür bu, yoksa aslını göstermeyip sadece sen sadeleştirirsen bu aslının kaybı neticesinde olur.

Ben sadeleştiririm, diğer bir kişi başka türlü sadeleştirir. Ben de Türkçe biliyorum o da. Hangimizinkini esas alacağız? Arada da bir fark olur. Ben sadeleştirmeye karşıyım. Şerhe taraftarım. Tabi şerh uluslararası bir usul. İslam müellifleri de bunu yapıyor. Kur’an şerhi, hadislerin şerhi gibi. Üstad da söylüyor zaten “şerhleri, tanzimi, tertibi yapılabilir” diyor. Yapılması da lazım. Mesela tebliğimde Üstadın orijinal cümlelerini aldım. Bold yazdım. Altına anladığımı yazdım. Üstad’ın esas cümlesi budur, benim anladığım budur diyorum. Başkası bunu beğenmeyebilir, serbest.

Hukukta bu şerh çok kullanılır. Biz buna alışmışız. Mesela anayasanın bir maddesinde “İnsanlar eşittir” geçer. Bunu alır bold harflerle dizeriz. Altına onu ne kadar anlatabilirsek. Ama o “insanlar eşittir” cümlesi madde 1 veya 2 neyse orada durur, kaybolmaz. Normal yol budur. Şimdi Hadislerde, Kur-an’da da şerh yapıyorlar, ayeti alıyor orijinal metin kendisi altına şöyle şöyle fikirler koyuyor ama sen o orjinali silersen kaybolur doğru bir hareket değil. Asla ve kat’a Risale-i Nur’un dili değiştirilmemelidir. Risale-i Nur’un metni, esas orijinal dili değiştirilmemelidir.

RİSALE-İ NUR, KUR’ÂN DİLİNİ MUHAFAZA ETMİŞTİR

“Risale-i Nur’un Dil Özellikleri” adlı kitabımda sadeleştirmeye gerek olmadığını maddeler halinde yazmıştım.
-Risale-i Nur, Kur’ân dilini muhafaza etmiştir. Sadeleştirilmiş bu dili kaybedersiniz.
-Gerekseydi müellif yapardı.
-Risale-i Nurun şerh ve izahı yapılabilir. Ama esas metni muhafaza edilmeli şerh ve izahı onun altına ayrıca yazılmalıdır. Yani esas metin ile karıştırılmamalıdır.
-Risale-i Nur okuyanlar anlamaya çalışıyorlar. Zamanla en anlaşılmaz yerleri de en anlaşılır hale geliyor.

BEDİÜZZAMAN’IN RİSÂLE-İ NUR’DAKİ SÖZ VE TÂBİRLERİ, BİR NEVİ “PATENT” GİBİDİR

Bediüzzaman’ın Risâle-i Nur’daki söz ve tâbirleri, bir nevi “patent” gibidir. Orijinal haliyle nerede görünse, nerede okunsa hemen fark edilir. “İşte bu söz Risâle-i Nur’dandır; Üstad Bediüzzaman’ın sözüdür” şeklinde kendisini fark ettirecek tarzda orijinalliğe sahiptir.

Sadeleştirmeyle bu patent elden gider ve orijinalindeki kuvvet dağılır, kudsiyet zayi olur. Daha, tekrâren okunmasına da ihtiyaç kalmaz.

Bediüzzaman Said Nursî tarafından kaleme alınan Risale-i Nur Külliyatı’nın asli şekli korunmaya çalışılmalı ve gelecek nesillere orijinal şekliyle ulaştırılmasına gayret gösterilmelidir. Risaleler hakkında araştırmalar ve incelemeler yapılmalı ve bunlar makale ya da kitap şeklinde yayınlanmalıdır. Çok geniş muhtevaya sahip olan külliyat hakkında zor-kolay ya da anlaşılır-anlaşılmaz gibi nitelemelerin metinden değil okuyucudan kaynaklandığı bilinmelidir.

www.RisaleHaber.com