1) Risale Haber 9. yaşında 2) Ümitsizlik aşılamak isteyenlere izin yok!

Risale Haber 9. yaşında

İlk haberi 17 Eylül 2008 tarihinde girdiğimiz RisaleHaber.com 8 yılı geride bırakarak 9. yaşına girdi. Kendi alanında bir ilk olarak yayın hayatına başlayan Risale Haber, bu zaman zarfında bir çok ilke de imza attı. Haber, röportaj, karikatür, şiir ve yazılarıyla ilgi gördü. Kimi zaman gündem oluşturdu. Risale-i Nur, Bediüzzaman Said Nursi, Nur cemaatleri ne zaman gündeme gelse ilk başvurulan yayın kuruluşlarından biri oldu.

"Akla Kapı açar" sloganıyla yayına başladıktan kısa bir süre sonra Risale Haber'in ilkelerini 2008 yılında özetle şöyle sıralamıştık:

"Risale Haber, Risale-i Nur eksenli aktif ve güncel bir haber sitesidir. Bu kavram etrafında kamuoyunun tartıştığı her konu Risale Haber'’in ilgi alanına girmektedir. Yine bu kavramın ruhuna uygun haberler de sitede yer bulmaktadır.

Risale Haber, şeffaf ve fikir hürriyetinin lafta değil icraatta olacağı, eserlerdeki güzelliklerin hayata yansıyacağı bir site olacaktır.  Karşılıklı tahammül içinde fikir teatilerinin yapılacağı, şahsi tasarruf yerine prensip ve kaidelerin geçerli olacağı bir site olacaktır.

En önemlisi, sitede bulunan yazılar, Risale-i Nur ve camiasının kanaati veya yorumu değildir. Şahsi yorumlardır. Ve her türlü eleştiriye, katkıya ve düzeltmeye açıktır.

Risale Haber'in okuyucuya bakışı başlıklı yazımızda da şunları yazmıştık:

"Öncelikle şunun altını kalın çizgilerle çizelim. Risale Haber'in en temel özelliği hakikatlere ayna olmaktır. Perde olmamaktır. Akla kapı açmaktır. İradeyi sınırlamamaktır. 

Risale Haber, okuyucularını güdülmesi veya yönlendirilmesi gereken bir topluluk olarak görmemektedir. Okuyucuların en küçük bir şeyden kafasının karışacağı düşüncesine kesinlikle katılmamaktadır. Biz, okuyucuların, en az böyle düşünenler kadar tahkik ehli, bilinçli ve neyin ne olduğunu ayırtedebilecek olduğuna inanıyoruz. Çağın anlayışına en uygun, rehber niteliğindeki eserlerin olduğu bir ortamda insanlara nasıl düşüneceklerini dikte ettirmek en başta kendine daha sonra da okuyuculara güvenmemektir. 

Risale Haber, düşünceye, ifade hürriyetine sonuna kadar sahip çıkmakta, hakikatin şeffaf ve istibdattan uzak bir ortamda en hızlı bir şekilde kendini göstereceğine inanmaktadır."

Cenab-ı Hakk'ın izniyle, okuyucularımızın duası ile girdiğimiz 9. yıl hayırlı olsun.

***

Millete ümitsizlik aşılamak isteyenlere izin yok!

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden iki buçuk ay geçti. Milletimiz hain darbeyi durdurdu. Savaş uçağı, tank, silah ve her türlü teknolojik malzeme "iman" karşısında yenildi. İman bir kez daha tekniğe meydan okudu. Millet olarak kendimize olan güvenimiz arttı. 

Bu enerjinin doğru kanalize edilmesi gerekiyor. Çünkü ifsad grupları, komiteler boş durmuyor. "At izini it izine karıştırarak" veya korku ve ümitsizlik pompalayarak milleti tekrar içine kapanık, güvensiz ortama çekmek istiyorlar. Propagandalar arasında yeni darbe teşebbüslerinin olacağı, bazen tarih verilerek iddia ediliyor. Bu iddiaları ciddiye almak en başta devletin işi. İnanıyoruz ki idarecilerimiz gereken tedbirleri alıyorlar. Ancak iddiaları olmuş gibi kamuoyuna sunmak "ümitsizlik pompalamaktır." 

Bir Müslümanın ümitsiz olmaya hakkı yok. Çünkü hem Kur'an-ı Kerim'de hem de Peygamber Efendimizin (asm) bir çok Hadis-i Şerifinde geleceğe dair ümit veren emirler, müjdeler var. 

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de Kur'an ve Hadis-i Şerif ışığında millete ümitsizlik aşılamak isteye komiteleri ifşa etmiştir.

Münazarat eserinde yer alan "Zindan-ı atâlete (zindan gibi toplumu mânevî hapiste yaşatan tembellik ve faaliyetsizlik) düştüğümüzün sebebi nedir?" sorusunun ilk cevabı ümitsizliğe düşmemektir:

"Cevap: Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir (bineğidir). İşte, himmetiniz şevke binip mübareze-i hayat meydanına çıktığı vakit, en evvel düşman-ı şedîd olan yeis (ümitsilizk) rastgelir. Kuvve-i mâneviyesini kırar. Siz o düşmana karşı لاَ تَقْنَطُوا  (“Ümidinizi kesmeyin.” Zümer Sûresi) kılıncını istimal ediniz."

Yine Hutbe-i Şamiye'de İslam dünyasının hastalıklarından birincisini "Ye'sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi" olarak zikretmektedir. Buna "El-emel. Yani Rahmet-i İlahiyeye kuvvetli ümit beslemek" cümlesi ile karşılık verir ve devamında şöyle der:

"Evet, ben kendi hesabıma aldığım dersime binaen, ey İslâm cemaati, müjde veriyorum ki: Şimdiki âlem-i İslâmın saadet-i dünyeviyesi, bâhusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâmın terakkisi onların intibahıyla olan Arabın saadetinin fecr-i sadıkının emâreleri inkişafa başlıyor. Ve saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmış. Ye’sin burnunun rağmına olarak ben dünyaya işittirecek derecede kanaat-i kat’iyemle derim: İstikbal, yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imaniye olacak. Öyleyse, şimdiki kader-i İlâhî ve kısmetimize razı olmalıyız ki, bize parlak bir istikbal, ecnebîlere müşevveş bir mâzi düşmüş."

Özetle, Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin (asm) verdiği ümit ve müjdeleri hiç bir dünyevi grup ve komite kıramayacaktır. Madem Allah dilemiş elbette olacaktır: "Allah’ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar; hâlbuki Allah, kâfirler hoşlanmasa da nûrunu tamamlayıcıdır!" (Saff Suresi, 8)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum