Resul-i Ekrem (asm)’in bu asırdaki aynası -1

Hz. Üstad Bediüzzaman’ın hayatı ve hizmet tarzı ve hizmet safhası, Resul-i Ekrem’e (ASM) o kadar benziyor ki sanki ne aynıdır ne de gayrdır.

Dikkat edilirse, Fahri Âlemin (ASM) hakikat-ı uzmasının bu asırda en güzel temessüllerinden birini Hz. Üstad’da görürüz. Evet, ayna ne kadar düzgün, parlak, güzel, sırrı mükemmelse aksetmesi de göstermesi de o kadar güzel olur.

İşte Resul-i Ekrem (ASM)‘ın herkesçe malum olan ümmiyeti ve Üstadımızın üç aylık ilim tahsili ile yarım ümmiyeti.

İşte Resul-i Ekrem (ASM)‘in, İslam dinini yaymaya başlarken, yardımcısız muinsiz, başta amcası, kavmi, kabilesi, diğer din mensupları O’na düşman idi. Ve tüm Arabistan ve tüm dünya karşısında olduğu halde, çekinmeyerek, korkmayarak tereddüt ve telaşa düşmeyerek ve ölüme meydan okuyarak tek başına hepsine meydan okuması ve İslamiyet’i yirmi üç sene gibi kısa bir zamanda dünyanın başına geçirmeye Allah’ın izniyle muvaffak olması.

Üstadımızın’da şarkın ve garbın ulemasına karşı ilmi münazaralara girmesi ve onları ilzam etmesi, Avrupa’nın Kur’an’a suikast ve hücumlarına karşı, “Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez bir güneş olduğunu dâhili ve harici bütün dünya feylesoflarına meydan okuyarak ispat etmesi.

Osmanlının inkırazı neticesi, İslam alemini sel gibi istila eden münafıkane, müstebit ve tahripkar, irtidatkar cereyana, ölümü hiçe sayarak tek başıyla meydan okuması ve  tek başıyla ihtiyar, zayıf, hasta, muinsiz, insafsız memurların tarassudat ve tazyikatları altında tamire çalışması, mahkemelerde idam tehditlerine beş para ehemmiyet vermeyerek, hizmetine devam etmesi ve hizmet-i Kur’aniyeyi omuzlayan bir cemaat meydana getirip, yazılması, okunması taşınması (o zaman) suç olan Risale-i Nurları, yirmibeş-otuz sene gibi kısa bir zamanda tüm dünyaya neşretmesi, yayması.

Resul-i Ekrem’in (ASM) insanlığı Allah’a imana ve İslamiyete daveti, Kur’an ile olmuştur.

Nübuvvet dava etmiş ve hüccet olarak Kur’an’ı göstermiştir.

Kur’an’daki hakaiki, hüccetleri, bürhanları beliğ ve veciz bir şekilde izah etmiş, anlatmış. Hayatıyla da Kur’an’a tercümanlık etmişti. Ebu Cehil’den daha katmerli cahiller, kasavet-i kalpte taştan daha katı olanlar, huffaştan ziyade Nur’dan rahatsız olanlar, Kur’an’ın hakaiki karşısında, Resul-i Ekrem’in istikameti, ciddiyeti ve hakkaniyeti önünde diz çöküp, imana gelip, İslamiyetin Nuruyla nurlanmışlardır.

Üstadımız da aklın, ilmin ve fennin hükmettiği asrımızda: “Elde Kur’an gibi bir Mucize-i Baki varken başka bürhan aramak aklıma zaid görünür”, “elde Kur’an gibi bir bürhan-ı hakikat varken münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?” (25. Söz) diyerek, fen ve felsefeden yol bulup hücum eden dinsizliğin istilasına karşı, her meselesi ilim akıl ve burhana dayanan İslam’ın esasatının hakkaniyetini iki kere iki dört eder katiyetinde izah ve ispat etmiş, şarkın ve garbın âlimleri, allameleri bu izahat ve ispata hayran olmuşlardır.

İman ve İslamiyet düşmanlarını, maddiyyunları, esbapperestleri, evham derelerinde dalalet vadilerinde boğulanları, şek içerisindeki ehli imanın imanlarını kurtarmaya Kur’an’ın bir mu’cize-i maneviyesi dediği yüz otuz parçadan oluşan Risale-i Nur’larla muvaffak olmuştur.

İşte iki cihanın levlâki ve O’nun (ASM) bu helaket ve felaket asrındaki vekili Said Nursi (RA). Cenab-ı Hak bizi Resul-i Ekrem’ine (ASM) layık ümmet ve Nur-u Kuran’a muvafık talebe eylesin. Âmin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum