Ramazan ayında günde beş on saat tamir ederdik

Ramazan ayında günde beş on saat tamir ederdik

Tam 48 yıldır saat tamir ediyor İrfan Doğan “Moda Saatçisi” adını verdiği dükkânında.

Baba mesleği. Önce abisi babasına çıraklık yapmış, abisi askere gidince de o devralmış çıraklığı. 15 Şubat 1967. İşte o günlerden bugüne kadar gelen saat tamir ustası İrfan Doğan’ın hikâyesini dinledik.

O GÜNLERİ DE ATLATTIK

Altı üstü 10 metrekarelik küçücük dükkânda, türlü çeşit saatleri tamir etmekle geçmiş 48 yılı İrfan Doğan’ın. 14 yaşındaymış babası İrfan ustayı çırak olarak yanına aldığında. Babası da (Galip Doğan) dayısından öğrenmiş saatleri tamir etmeyi ve tam tamına 72 yılını vermiş bu mesleğe. Önceleri Yugoslavya’da bu işi yapmış. Daha sonra 11 nüfuslu ailesini de alıp göç etmiş Türkiye’ye. Ertesi günü Cumhuriyet Bayramı’ydı diye anlatıyor İrfan usta o günleri. “66’da göç ettik. Bahçe içinde evimiz vardı, ağaçlar, çiçekler… Gayet iyiydik. Babam uygun görmüş. Geldik, sıfırdan başladık. Çok zor oldu tabii başta. Arkadaşın yok, kimseyi tanımıyorsun. Abimin çocuğunu evde zor tutardık. Alışmamış ki dört duvar arasına. Deliriyordu çocuk kapalı dairede. Sokaklara kaçardı, zor sokardık eve. Neyse o günleri de atlattık.”

SAATİN ZEMBEREĞİ BOŞALINCA

Dükkânın açılış tarihini bile unutmamış İrfan usta. Sorar sormaz “1967 Şubat 15” diyor hemen. Daha ilkokuldayken saat tamirini öğrenen abisi askere gidince çıraklık işi ona kalmış. “Baba mesleği işte, abimle devam ettirdik. ‘Babam illa bu işi yapacaksın’ demedi. Severek yaptık. Sevmezsen yaptığın işin kıymeti olmaz ki.” İrfan usta işini severek yaparak yaptığını söylese de yaşıtları mahallede top oynarken onun da aklı kalırmış. Babası camiye gider gitmez dükkânı bırakıp top peşine koşarmış. Babası gelene kadar kurtlarını döker, dönüş vakti yaklaşınca dükkâna girermiş. Bir keresinde babası dükkânı ona emanet edip gitmiş. İrfan usta da sıkıntıdan duvardaki kocaman saati açmış, bütün parçaları sökmüş. Bir anda koskocaman saatin zembereği boşalıp da parmağı kesilince etraf kan içinde kalmış. (Bunları anlatırken bir yandan da parmağındaki izi gösteriyor bana). Bir tek o zaman azar işitmiş babasından işi öğrenmeden tamire kalktığı için. 

HEPSİNİ KAFANA YAZ

“Babam ‘Gözünü işten ayırma’. Bütün vidaları, dişlileri söküyorsun hepsini kafana yaz. Çıkardığın parçaları tek tek yerine yerleştireceksin’ derdi. Orta çark nerede, dişli nerede, yan maşa nerede, hepsinin yerini bileceksin ki söktüğünü takarken yerlerini şaşırmayasın. İlk başta zordu ama şimdi gözüm kapalı yaparım. İrfan ustaya oğlunun neden bu mesleği yapmadığını sordum. “İstemedi. Zaten ben de önermedim. Gelecek yok bu meslekte. Baksana nereden nereye geldik. Son nesil biz kaldık. Oğlum evlendi, çocuk sahibi. Bu meslekle nasıl evini geçindirsin. Ben idare ediyorum, kira vermiyorum, emeklim de da var yoksa başka türlü geçim olmaz.”

ESKİ MÜŞTERİLERİMİZ VAR

Peki, teknoloji bu kadar ilerlemişken artık kimse zamanı kolundaki saatten değil de, akıllı telefonlarından öğrenirken İrfan usta işini nasıl sürdürüyordu? “Allah’a Şükür eski müşterilerimiz var da gelen oluyor. 75’li yıllarda saat de satardık ama 80’lerde azaldı. O dönem ucuz saatler çıktı. Afrikalı adamlar türedi, hepsinin elinde saatler. Hepsi uyduruk, plastik. Bir işe yaramaz. Biz de direniyoruz artık. Bu iş bitmiş vaziyette ama idare ediyoruz. Babam ileriyi gören biriymiş ki saat satışını kaldırmıştı.”

RAMAZAN’DA TAMİR ÇOKTU

“Eskiden daha çoktu tamir. 30-40 sene önce Ramazan ayında günde beş on saat tamir ederdik. Ramazanda çalar saatini kurup da kalkardı insanlar sahura. Artık herkes cep telefonuyla yatıp kalkıyor. Yine de duvar saati, guguklu saat, kol saati geliyor. Antika saatleri kimse tamir etmek istemiyor artık ama ben bakıyorum. Guguklu saatler çok pahalı. Bu saatlerin dişlileri makbul. Bak, elimde bir tane pilli var ama içine akmış. Allah’a Şükür tamir edemediğim saat olmadı ama bu olmaz. Her saatin tamir süresi değişiyor. Saat tamamen dağılıyor, tek tek parçalara ayırıyorsun. Yağlıyorsun, ince ayarını yapıyorsun. Duvar saatlerinin tamiri daha uzun sürüyor. Kimi müşteri getirdiği saati unutuyor. Oradaki bazı parçaları diğerine takıyorum böylece diğer saati ayaklandırıyorum." 

Akşam 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.