Esra GERGİNCİ

Esra GERGİNCİ

Ramazan Ay’ına Hitaben

-Akşam vakti doğup da sehere ulaşan ay adına!-

Ey hilal! Bir kutlu ayı muştuladın bizlere. Bildirdin ki on bir aya bir sultan geldi. Ve bu sultanın hürmetine nice güzellik, nice ihsan geldi.

On ikincim! Şimdi ıssız sokaklarda gül kokuları doluyor genzime. Suya hasret ağaçların tebessümüne takılıyor gözlerim. Ötelerden duyulacak bir âli makamı bekliyor herkes.

Gecenin karanlığını yırtıp doğduğun gibi doğuyorsun gönüllere. Sahurlarda ışıklanıyor bütün pencereler. İşte, herkes seni karşılamada en tatlı telaşla.

Ey mah! Katı kalpler eriyor sıcaklığında. Herkes seni bekliyor kucaklaşmak için. Bir olan sevgiye aç, bir Ona muhtaç yürekler içiyor Kevserlerden kana kana. Cennet kapıları ardına kadar açılıyor sonra. Ve melekler iniyor semadan iftarlara. Bir bereket hâsıl oluyor kudret elinden ruhlara.

Kutlum! Evlerin, sokakların soluk alış verişleri duyuluyor. O En Sevgili’nin katında miskten daha evla olan koku sinmiş her yere. Bir bebek nefesi çarpıyor yüzüme. Herkesin ağzında bu bebek nefesi… Herkes bir bebek masumiyetine bürünüyor ve herkes hasret bu günahsızlığa.

Kadir-i Mutlak’ın kelamı ışıldıyor Kur’an-ı Kerim olarak. Bu yüce kitabın her kelimesi hatta her harfi için fazla fazla ecir yazılıyor amel defterlerine. Ve bu defterin kara sayfalarını silmek için açılıyor eller semaya.

Yaz güneşi altında heyecanla hilali bekleyen gül yüzlü çocuklar dolaşıyor mahallelerde ve çatlamış dudaklı annelerin gözünde bin bir renkli çiçekler açıyor. Bir hurma bölüşülüyor iftarlarda, mideler aç kaldıkça doyuyor gönüller. Misafirlerle şenleniyor sofralar. Her yüzden bir memnuniyet ışığı yayılıyor.

Leyl’ler Kadir’e ulaşıyor sonsuz bir nura bürünerek. Ardı ardına âminler karışıyor dualara. Tüm kapılar huzura açılıyor, bağlı şeytanlara dair her şey mühürleniyor gelişinle.

İşte bir hilal daha görünüyor. Bayram göz kırparak geliyor. Kulaklar ezanda, akıllar bir olanın rızasında ve eller hep semada… Bu bir ay böyle mübarek bir iz bırakıyor dimağlarda. On bir ay sürecek hasretin hüznüyle buğulanıyor gözler. Ve bir ay boyunca misk kokan ağızlar şekerlerle, şerbetlerle tatlandırılıyor şimdi. Küçük kız çocuklarının ellerinde gülabdanlar, herkesin eli gül kokuyor. Küskünlük unutulmuş, her yere barış kokusu sinmiş…

Ey hilal! Büyüklerimiz böyle yaşadılar seni ve böyle anlattılar bize. Şimdi bir bahaneyle kaçmaya çalışılıyor senden. Kıymetini bilmeyenlerin seninle yüzleşmeye yüzleri yok. Tatsız tuzsuz bir telaşa kapılmış herkes. Ve tebessümler yok artık. Kuru bir kahkahayla çınlıyor çiçeksiz sokaklar.

Dünyanın bir yerinde bir bebek ölüyor görüyor musun ey mah? Bir anne ağlıyor duyuyor musun? Silahlar konuşuyor suskun şehirlerde. Şeytanlar bağlı fakat şeytanlaşmış nefisler kol geziyor isli caddelerde. Birbirine kardeş olan müminler birbirini öldürüyor ve Kabiller sırıtarak izliyor olanları. Kuşların yuvaları dağıtılmış ve kan sızıyor çeşmelerden. Ağlaşan çocukların gözlerinden sicim sicim dua akıyor, anlayamadıkları bu öfke bitsin diye. Masum yüreklerde seni eskisi gibi karşılayamamış olmanın mahcubiyeti var ve belki buruk bir bayram bekliyor onları.

Ey hilal, ey sevincim, ey müjdem! Eskisi gibi gel, eskiden olduğun gibi gel. İnsanlara insanlığı öğret, hayâ dağıt, umut dağıt, barış dağıt… Saf sular damlasın saf yüreklerin üzerine. Ve artık ağlamasın çocuklar.

Şimdi elinde su ile Senin emrini bekleyen bütün oruçlu ağızların hürmetine Senden selamet, merhamet, mağfiret istiyorum. Kalplerimizin karanlığına Nur esmanla tecelli et. Âmin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum