Rahman'la başbaşa...

Mustafa Sungur, üstadı Bediüzzaman'ın ibadet hayatını şöyle anlatır:

“Onun dış âleme taşan, insanlara kurtuluş reçetesi sunan azim şahsiyetinden başka bir kudsî ubûdiyet hâli, zikir ve tefekkür hâli de vardır ki; herhalde Risâle-i Nur hakikatlerini bu gibi mi’rac-ı mânevîsi olan hâlinde iken taallüm ederdi…” (Son Şahitler)

Rahman'ın 'rahim'ine sığınmak...

Bir çocuğun anne kucağında bulduğu sıcaklığı, karşılıksız karşılığı aradığı sineyi, yani bir damla şefkatin geldiği okyanusu..

Her gece Rahman'ın rahimine sığınarak bulan gece kulları...

*

İnsan hep sığınmanın peşinde, değil mi zaten...

Dünyaya sığınma değil mi her sabah koşturmacaları... Akşamın geri dönüşleri eve; eşe, aileye, yatağa, uykuya sığınma değil midir?.. Yemeğe sığınma, nefse kuvvet vermek bir sığınma değil mi?. Sıla-i rahim bir sığınma değil mi?. Tesettür bir sığınma değil mi? Sevmek de bir sığınma.. sevilmeyi istemek de... Kendini beğenmek ve kendi olmak istemek de bir sığınma...

Dağlar da bir rahm-i mâderi değil midir sığındığımız yeryüzünün... Ağaç dalları da... Suyun altı da... Yalnızlık da bir sığınma.. kalabalık da insanın bir rahimi...

Benliği de bir rahmi, elleriyle çizdiği sûreti.. sonra içine girip sarıldığı, uyuduğu, hayaller kurduğu, gerçekleri karıştırdığı...

Rüyaları da... Gerçeklere sığındığı, gerçeklerden parçalar topladığı sonu olmayan bir okyanus düşleri...

Zaman da bir sığınma değil mi, geçmişten bugüne, bugünden geleceğe... Gelecekten geçmişe, geçmişten geleceğe sığınmamız...

Korkularımız da sığındıklarımız... Endişelerimiz... Heveslerimize sığınarak, birinden birine sığındıklarımız...

Elde ettiklerimiz...Umutlarımız, bırakmadığımız sığınaklarımız.. tükenir gibi olduklarında, bir şekilde yeniden kurduğumuz...

En büyük ümidimiz, sığınağımız: ölümsüzlüğümüz... Ahiret, son sığınağımız...

O kadar aciz ve fakiriz ki... Nazik, nazenin, nazdar biriyiz ki... Sığınmadan sığınmaya biriyiz...

*

Her gece, her şey karanlığa çekildiğinde... Güneş terkettiğinde, ay kuru bir hurma dalı gibi yırttığında göğün perdesini...

Yataklar sıcak bir yokoluşa bıraktığında... Sebepler sükût ettiğinde.. başlar düştüğünde...

Bir kul uyandığında ve yalnız başına sığındığında... 'Euzu billah' ile başını eğerek...

*

Yeni günde en güzel yüzler elbette gecenin uyanıklarında olacaktır.

Çünkü Onlar Rahman'la başbaşa kalmışlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum