Rabbim kıyamet günü dağları ufalayıp savuracak!

Rabbim kıyamet günü dağları ufalayıp savuracak!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Tâ-Hâ Sûresi 105-108. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

105-(Ey Resûlüm!) Sana (kıyâmet gününde) dağlar(ın nasıl olacağın)dan soruyorlar; de ki: “Rabbim (o gün) onları ufalayıp savuracak!”

106-“Onları(n yerlerini) dümdüz, bomboş bir hâlde bırakacak!”

107-“Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin!”

108-“O gün (herkes) o çağırıcıya (İsrâfîl’e) uyarlar; ona karşı yan çizmek yoktur. Öyle ki, Rahmân(’ın heybetin)den dolayı sesler kısılmıştır; artık seslerin en hafîfinden (yalvaran dudakların kıpırdaması, korkulu ayakların hışırtısından) başka bir şey işitmezsin!” (*)

(*) “Şu kâinâtın eczâları (bütün parçaları), dakīk (ince), ulvî (yüce) bir nizâm ile birbirine bağlanmış. Hafî (gizli), nâzik, latîf bir râbıta (ince bir bağ) ile tutunmuş ve o derece bir intizam içindedir ki; eğer ecrâm-ı ulviyeden tek bir cirm (gök cisimlerinden bir tânesi), **** [Ol!] emrine veya ‘Mihverinden çık’ hitâbına mazhar olunca, şu dünya sekerâta (can çekişmeye) başlar. Yıldızlar çarpışacak, ecramlar dalgalanacak, nihâyetsiz fezâ-yı âlemde (gök boşluğunda) milyonlar gülleleri, küreler gibi büyük topların müdhiş sadâları (gürültüleri) gibi vâveylâya (feryâda) başlar. Birbirine çarpışarak, kıvılcımlar saçarak, dağlar uçarak, denizler yanarak yeryüzü düzlenecek. İşte şu mevt (ölüm) ve sekerât ile Kadîr-i Ezelî (sonsuz kudret sâhibi olan Allah) kâinâtı çalkalar; kâinâtı tasfiye edip (temizleyip), Cehennem ve Cehennemin maddeleri bir tarafa, Cennet ve Cennetin mevâdd-ı münâsibeleri (münâsib maddeleri) başka tarafa çekilir, âlem-i âhiret tezâhür eder (ortaya çıkar).” (Sözler, 29. Söz, 207)