Peygamberimizin unutamadığı sahabe kimdi?

Peygamberimizin unutamadığı sahabe kimdi?

Peygamber Efendimiz’in vefatından yıllar sonra dahi her fırsatta onu hayırla yâd ettiği, onun geride bıraktığı dostlarıyla yakından ilgilendiği kişi kim? Ve o isim ne yapmıştı ki, Efendimiz kendisine böylesi bir ilgi gösteriyordu?

Eline aldığı kuru bir hurma dalına dayanarak Resûlüllah’ın kapısına kadar gelmiş olan yaşlı bir kadın, içeri girmek arzusunu izhar etmesi üzerine:

- Yâ Resûlâllah, kim olduğunu bilmediğimiz bir ihtiyar kadın, zâtınızı görmek istiyor, dediler. Resûl-i Ekrem Hazretleri:

- Müsaade edin, gelsin, buyurdular. İhtiyarlıktan âdeta rükû eder halde duran kadın, hurma dalından edindiği asâsına dayana dayana Efendimiz’in kapısından içeri girdi.

Bir-iki adım ilerledikten sonra, kendisini tanıyan Allah Resulü hemen ayağa kalktılar; altlarındaki içi hurma lifi dolu minderlerini göstererek oturmasını istediler.

Peygamberimiz’in bu kadına gösterdiği hürmet ve alâka, orada hazır bulunan Hazret-i Ömer’in dikkatini çekti.

Hatta kim olduğunu merak ettiği yaşlı kadına gösterilen bu ikramı, biraz da fazla gibi bulduğu içindir ki, kalkıp gittikten sonra:

- Yâ Resûlâllah, bu kadın kimdi ki, kendisine ayağa kalkacak kadar hürmet ettiniz, minderinizi verecek kadar alâka gösteriniz, dedi.

Efendimiz’in cevabı tek cümleden ibaretti: - Bu kadın, bizim Hatice’nin dostlarındandı!

Efendimiz, Hz. Hatice’yi niye bu kadar seviyor?

Burada aklımıza şöyle bir soru geliyor: Peygamber Efendimiz, senelerce evvel vefat etmiş olan Hatice validemize, neden bu kadar alâkâ duyuyordu ki, onun dostlarına bile ayağa kalkıyor, minderlerini vermek kadirşinâslığında bulunuyorlardı?

Hatice validemizin kendisini bu derece sevdiren hususiyeti ne idi? Bu sualin cevabını da Hazret-i Âişe validemizin hazır bulunduğu bir mecliste cereyan eden şu hatırada bulmak mümkündür.

Efendimiz, bir aile sohbetinde, Hazret-i Hatice validemizi uzun uzun yâd etmiş; bazı hatıraları yeniden anlatarak, geçmiş günlerini dile getirmişti. Hazret-i Âişe validemiz:

- Yâ Resûlâllah, senelerce evvel ölüp gitmiş olan bir yaşlı kadını, bu kadar hatırlayıp yâd etmekte ne fayda var? Allah, size, ondan daha genç ve güzelini ihsan etmiş; ağzında dişi bile kalmamış bir ihtiyar kadın yerine daha gencini vermiştir, dedi.

Âişe validemizin bu sözlerine karşı Allah Resulü’nün, Hz. Hatice validemizi niçin unutmadığını bildiren şu cevaplarını, dikkat ve ibretle okumaktayız:

Âişe! Seneler geçtiği halde Hatice’yi unutmayışım, onun dış güzelliğinden değildir.

Herkes beni red ve inkâr ettiği zaman, Hatice bana inandı ve tasdik etti. Etrafımdakiler bana, yalancısın, dediği zaman; Hatice bana, doğru söylüyorsun, asla çekinme, dedi.

İnsanlar benden bir pulu esirgediği zaman, Hatice, bütün servetini önüme sürerek, “Bunların hepsi emrindedir, istediğin kadar harcayabilirsin” dedi.

Dünyada yalnız kaldığım günlerde, Hatice, benden asla geri kalmadı; “Bunların hepsi geçicidir, üzülme, ileride bu güçlükleri kolaylıklar takip edecektir” dedi.

İşte ben, Hatice’yi, bu fedakârlıkları için unutmuyorum!

Eşe olan vefayı görüyor musunuz? Efendimiz’den öğreneceğimiz ne kadar çok şey var.

Bunun için elbette onun hayatını didik didik etmeli, kare kare okuyup günümüze dersler çıkartmalı değil miyiz?

 

(İslamsitesi)

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.