Emin Talha KARAMUSA

Emin Talha KARAMUSA

Özür dilemek- Özürlü olmak…

Bir hata veya karşıdaki kişiye yapılmış kusurlar için af edilmeyi ummak ve yanlıştan dönmek için yapılan beyana bu gün “özür dilemek” diyoruz. Günlük dilimizde “özür dilemek” şeklinde de kullanılması aslında yanlış bir dil kalıbı olduğunu okumuştum. Dilemek aslında talep etmek anlamına geldiğinden, “özür dilemek” bir nev’i özrü ve noksanlığı talep etmek gibi bir anlama geliyor. Yani, sağlıklı bir kişinin özürlü bir kişi olmayı istiyor durumuna düşmesi gibi. İstanbul Türkçesini iyi bilen ve kullananlar bu kalıbın “özür dilemek” şeklinde değil “özür beyan etmek” şeklinde olduğunu söylüyorlar.
 
Bir randevuya geç kaldığınızda, “özür dilerim, bağışlayın geç kaldım, trafiğe takıldım” değil. “Özrümü beyan edeyim, lütfen bağışlayın, trafiğe takıldım” daha doğru bir cümle olacaktır. Fakat dil en az zahmet kuralı ile çalıştığından, bunda ne kadar başarılı olursunuz bilemiyorum.
 
Geldik,  “özür dilemek- özürlü olmak” ilişkisine; aslında yukarıda kısmen ifade ettim. Özür bir noksan olmayı, tam olmama halini, fonksiyonları tam yerine getirememe halini ifade ediyor. Bu yönü ile ilk anda özür ve özürlü olmak bir an için paralel gibi gözükse de, gerçekte çok farklı durumları ifade ediyor.
 
İlk göze çarpan özür dilediğinizde karşınızdaki kişi tarafından bağışlandığınızda, durum tatlıya bağlanarak ilişki ve iletişim eski sağlıklı haline dönebiliyor.
 
Yine özrünüz samimi ve yani tövbeniz gerçek ise “Tevvab” ismi ile en güzel şekilde özürleriniz kabul edilir.
 
Özürlü olmak durumunda ise, bu bedensel, duygusal veya ruhsal olabilmektedir. Bu rahatsızlıklar kiracı değil, çoğu zaman ev sahibi durumunda olabiliyorlar. Özürlüler yalnızca kendileri değil, aile çevreleri içinde bir imtihan vesilesi olabiliyorlar. Bu imtihanı kazanmak, kendilerinin diğer insanlardan doğuştan farklı veya çeşitli nedenlerle farlılaşmış olmaları, bu imtihanın sadece bir cilvesidir. İmtihana sabır ve sebat ile kazanmaya çalışmak gerekir.
 
Üç konuda özürden sakınmak gerekir diye düşünüyorum. Bilmem düşüncelerimi paylaşırmısınız?
 
İmanda, ahlakta ve edepte özürlü olmamak… Bunlar dışındaki özür ve engeller MEB kampanyasında olduğu gibi “eğitim her türlü engeli aşar” diyorum. Bu anlamda engel tanımayan herkesin “Engelliler Haftasını” kutluyorum. Özelde ise, yakın zamanda Sakatlar konfederasyonu Başkanlığına seçilen Yusuf Çelebi’yi tebrik ediyor, yeni görevinde başarılarının devamını diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum