“Özgürlüksün Ey İman”

Çağımız özgürlük çağıdır. İnsanın kendisini tutsak eden bağlardan kurtulma çabaları devam ediyor. Kıyamete kadar da devam edeceğe benziyor. Çünkü insan çoğunlukla farkında olmadan nefsinin ve duygularının esiri olmakta, çoğu zaman da başkalarının baskı ve zulmü altında kalarak ilk anda gösteremediği cesaret ve özgürlük hareketinin ceremesini çekmektedir.

Büyük mütefekkir ve müfessir Bediüzzaman’ın dediği gibi insanlık dört devir geçirdi. Vahşet ve bedeviyet, kölelik, esaret, ücretlilik. Şimdi beşincisini idrak ediyor. Serbestiyet ve malikiyet. Serbesiyetin tam karşılığı özgürlük, malikiyetin tam anlamı da kendini bilme olmalıdır.

Yine Bediüzzaman, özgürlüğün imanın bir özelliği olduğunu, iman parladıkça özgürlüğün de parlayacağını belirtmiş, imansız bir özgürlüğün hayvanlık ve sefahat olduğuna işaret etmiştir.

İslam dini, gerek duygu ve nefis terbiyesi ile gerekse zulüm ve baskılara karşı dik durma eğitimi ile insanı insan eden ve özgürleştiren yüce bir dindir. Bu din, kendi faziletli esaslarına tabi olanları yücelttikçe yüceltmiş, çok büyük medeniyetler kurdurmuş ve insaniyetin şahikasına çıkartmıştır.

Bu yüce dini getiren Hazret-i Peygamberi anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kalacağı açıktır. Onun getirdiği nur sadece kendi asrını yani “Saadet Asrını” değil, bütün asırları aydınlatmış ve aydınlatmaya da devam edecektir.  Onun büyüklüğü –bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz yine de davamdan dönmem katiyetinde- dik duruşundan, emin oluşundan ve adaletten şaşmayışındandır.

İşte çok kıymetli yazarımız Hüseyin Kara, bu kitabında; çağımızda, en çok ihtiyaç duyulan özgürlüğü, kâinat yıkılıp paramparça olsa imanından bir zerre noksanlaşmayacak olan
 “özgürlüğün simgesi” Peygamber Efendimizin ve onun seçkin arkadaşlarının yaşadıkları çarpıcı hayat tecrübelerini ve onların özgür davranışlarını farklı bir üslupla hikâye ediyor. 

Kitap sadakate, sevgiye, ihlâsa, samimiyete, adalete, doğruluğa, fedakârlığa, cömertliğe, eşitliğe, hatadan dönme faziletine, her şeyden önce de sisteme ve kalıcı bir hayat tarzına dayalı bir özgürlük anlayışını anlatan güzel ve çok hakikatli hikâyelerden oluşuyor.

Yazar; hicreti, imanla gelen iç özgürlüğün, dış özgürlükle tamamlanması olarak telakki etmekte, içten ve karşılıksız sevmenin tam bir özgürlük olduğunu belirterek şan, şöhret ve makamlarını bir çırpıda bırakarak doğruya teslim olmanın, temkinli davranmanın, adaletten yana tavır almanın, alçakgönüllülüğün, istişare etmenin, her önlemi aldıktan sonra sonuca teslim olmanın, her zaman insanlara barış elini uzatmanın, eşitliğe razı ve sabırlı olmanın bir özgür davranış biçimleri olduğuna vurgu yapmakta ve özgürlük anlayışına farklı bir boyut kazandırmaktadır.

Asr-ı Saadeti “özgürlük çağı” olarak vasıflandıran yazar, o dönemin harika insanı Hazret-i Peygamber ve onun “mucize toplum”unun yaşanmış örnek özgürlük hikâyelerinin günümüz toplumlarından çok uzak olmadığı, az bir gayretle İslamın prensiplerine uyarak onlar gibi bizlerin de bunu başarabileceği mesajını vermektedir.

Gerek üslup ve gerekse sade bir anlatımla Asr-ı Saadetten günümüze bir köprü vazifesi görecek olan bu kitabı okumaktan zevk alacağınızdan, iç ve dış özgürlüğün sınırsız rahatlığının farkına varacağınızdan eminim.

Pek yakında Merak Yayınları arasında çıkacak olan “Özgürlüksün Ey İman” kitabının “özgürlük rehberimiz” olması dileklerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.