Oruçlu kendini Said Nursi'nin veciz sözünde bulacaktır

Oruçlu kendini Said Nursi'nin veciz sözünde bulacaktır

Oruç başkaldırıdır? Neye?

Risale Haber-Haber Merkezi

Taraf gazetesinde oruçla ilgili dikkat çekici bir yazı yayınlandı. Abdullah Kırgıl imzalı yazıda "Oruç; midenin ve nefsin hegemonyasına bir başkaldırıdır" ifadeleri yer aldı.

Yazı şöyle:

İlahi bir çağrı ile şereflenmiş kılınan insanın, salt insan olma cihetiyle sahibine karşı yerine getirmekle mükellef olduğu sorumluluklar silsilesi içerisinden bir sorumluluk vardır ki insanda sabır, irade, dayanıklılık gibi özellikleri derc eder. Bu sorumluluk, açlığın ne olduğunu en somut bir biçime idrak ettirecek, rızka olan gereksinimi iliklerine kadar hissettirecek, modernite kavramıyla tanımlayacak olursak insana empati kurduracak, her anı samimiyet ve fedakarlıklarla donatılmış bulunan oruçtur.

11 ayın sultanı olarak nitelendirilen oruç mevsiminde insan, kelimenin en geniş ve gerçek manasında aciz ve fakir olduğunu anlayacaktır. Beğenmeyerek yemediği nimetlerin açlık durumunda nasıl da elzem olduğunu biraz pişmanlık, biraz da şükürle kavramış olacaktır. Mümin kişi, Müslüman’a has olan bu ibadetin koridorları arasında dolaşırken kendisini en doğru şekilde okuyacak, tanıyacak ve tabiri caizse kendisiyle yüzleşecektir. Suç oranlarının somut bir sebep olmaksızın düştüğüne, hakaret ifadelerinin kullanımının azaldığına, yardımlaşma ve birlikteliğin arttığına şahit olacaktır. Kendisini Bediüzzaman Said-i Nursi hazretlerinin şu veciz sözünün hikmetinde bulacaktır: “İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi Halık-ı Kainat’ı tanımak ve O’na iman ve ibadet etmektir.”

Kutlu bir mevsimdir

Cenab-ı Allah’ın şu ayeti oruçla ilgili yükümlülüğümüzü gözler önüne seriyor: “Sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız.’’ (Bakara Suresi,183)

Oruçla farklı bir mevsime girdiğimizi hissedeceğiz. Vücudumuzu dinlendirip, kalp ve ruhumuzu çalıştırmak için en uygun zeminde olduğumuzu fark edeceğiz. Çocukların heyecanla ve şevkle camilere akın ettiğini gözlemlemek farkında olmadan çocuksu bir mutluluk verecektir bizlere.

Oruç, kutlu bir mevsimdir. İbadette zirvelere çıkmak için en müsait anlar bu ayda saklıdır. Ramazan ayını Allah’ın razı olacağı dairede geçirmek bizi olgunlaştıracak ve dünyevi meşgalelerin tasasından uzaklaştıracaktır.

Oruç, insanın kendisiyle baş başa kaldığı, geçmişte yaptığı hatalarla yüzleşerek tövbe kapısını usulca çaldığı, “Dua bir sırr-ı ubudiyettir” vecizesinin inkişafına tanık olduğu mübarek bir mevsim...

Ruha gıdasını teslim etmektir

Oruç; midenin ve nefsin hegemonyasına bir başkaldırıdır. Oruç, bir parça kuru ekmeğin ne kadar hayati önem taşıdığını kabullenmektir. İki adım ötesinde nice nimet varken, hepsini elinin tersiyle iten bir iradenin şahlanışıdır. Günah ve çirkef bataklığından bir aylığına terhis tezkeresidir...

Kapitalist dünyanın her şeyi boğazdan geçebilecek kalıba sokma hırsına karşı büyük bir sabırla kulağını ezanın mübarek sesine vermektir oruç... İftar açarken bir yudum suyun değerini en hakiki biçimde anlamaktır oruç... Oruç; O’na, mülk ve emanetin sahibine, sana oruç tutmayı ve şükretmeyi nasib edene şükretmektir... Zekatın ve sadakanın ne denli gerekli olduğunun farkına varmaktır...

Şükre, taate, ibadete, tefekküre doymaktır oruç... 11 aydır gıdasız kalan garibim kalbe bir can veriştir, imansızlıktan bitap düşmüş ne neredeyse körelmeye yüz tutmuş ruha gıdasını teslim etmektir, acze, fakra, günahsızlığa, huzura doyuştur, midenin açlığını unutturan, ruhun süruruyla doymuşukluk hissi veren en ala yemektir oruç...

Ubudiyet aşısı olmaktır

Oruç, teravihle her gün secdeye doymaktır... Her secdeye varmada, üzerimizden bir günah yükünü daha atmaktır oruç...

Oruç, Allah’a yaklaşmaktır. O’nun sonsuz merhametine ve affına sığınmaktır. Aylardır mideye indirdiğimiz fakat varedeni, yaradanını aklımızın en kuytu köşesinden dahi geçirmediğimiz, geçirmekten aciz kaldığımız nimetlerin yaradanını, menbaını, sırrını keşfetmektir. Oruç; ubudiyet aşısı olmaktır... Unutulmaktan, ihmal edilmekten pas tutmuş ruhu yıkamaktır, abdestli nefesle konuşarak her kelimeyi mübarek kılmaktır oruç...

Oruç, nefsin ‘Firavun’luğuna meydan ve lanet okumaktır. Rabbini tanımayan ve ilahlık taslayan Firavun’un şahsında insan enaniyetini yeşertecek bütün kötü huylara elveda demektir oruç...

Oruç, bir hasbıhaldir... Nefse, “Ben kimim, sen kimsin?” sorusunu sorup; “Ben benim, sen sensin” yanıtını almaktır.

Aşka, maneviyata doymaktır oruç... Saflığa, paklığa doymaktır oruç... Hurmaya, güllaca doymaktır oruç... Oruç; aç kalarak doymaktır, oruç, aç kalarak doymaktır...