Senai DEMİRCİ

Senai DEMİRCİ

One minute!

AkitTv kaynaklı bir videoda, 15 Temmuz’un yıldönümünde, Abdurrahman Dilipak’ın 15 Temmuz’u değerlendirme sadedinde çoğunu haklı bulduğum sözlerinin arasına sıkıştırdığı birkaç cümleyi duyduğumda, bir yıl öncesine gittim. 15 Temmuz’u izleyen günlerde, Said Nursi’nin itibarını sömüren malum nifak çetesinin ekmeğine yağ sürercesine Said Nursi’yi ve Risale-i Nur’u FETÖ’ye eşitleyen o sinsi damarın nabzını duydum.

Şöyle ki, Abdurrahman ağabeyimiz, Risale-i Nur'u Fetullahçılığın kaynağı sayıyor, FETÖ'yü Nur cemaatinin kollarından biri, hem de en yeni kolu diye duyuruyor.

Kanıma dokundu.

Üzerimizde hakkı vardır; hürmetsizlik etmemek için, 15 Temmuz yoğunluğu geçtikten sonra aradım kendisini. Söylediklerini tashih etmesi ricasında bulunacaktım ki, beni de “meşrep ve meslek taassubuyla konuşanlar” cümlesine dâhil eden bir argümanla konuşmaya başladı. Fetullahçılığın Risale-i Nur ekolünden geldiği tezini değişik örneklerle ispatlamaya çalıştı. Bu arada, Adnan Hocayı ve kediciklerini de Risale-i Nur’un ürünleri arasına ekledi. Aynı cümleden gidince, Haydar Baş da Kadirî ekolden geliyordu. Tezviratları ünlenen bu zat, Abdulkadir-i Geylanî yetiştirmesi değil de neydi! Yakmayan kefen satan, rüya gördüren terlik pazarlayan, Hazreti Peygamber’in aziz hatırasını sidik ve sümük üzerinden lekeleyen kişi de İmam-ı Rabbani’den ders alıyordu. Dilipak ağabeyimin ikna olmamı beklediği mantığa göre, IŞİD de İslam kaynaklıydı, Boko Haram’ın, Haşdi Şabi’nin ürettiği iğrenç ötesi görüntü ve eylemler de “İslamî” sıfatını hak ediyordu.

Sonuna kadar dinledikten sonra, kendisiyle aynı fikirde olmadığımı ve sözlerini haksız görme hakkımı kullanacağımı belirttim. Vedalaştık.

Beni, “dakka bir, gol bir!” hesabı, açığa düşürme telaşından başını kaldırabilseydi, herkese verilen standart cevapları tekrarlama telaşına düşmeseydi, “Sahte para basan kalpazanları da Merkez Bankası ekolünden sayalım mı?” diye soracaktım. Cevabı muhtemelen evet olacaktı ki, acilen, Merkez Bankası Genel Müdürü’nün imzasını başarıyla taklit eden sahtekârları, Merkez Bankası Genel Müdürü’nün teşvik ettiğini beraberce duyuralım teklifinde bulunacaktım.

Acı konuşacağım; çünkü başka seçeneğim kalmadı.

Bu beyanat, Gülen hareketi dediklerinin (bizce yıllar öncesinden malum) bir hıyanet örgütü olduğunun herkesçe anlaşıldığı gün sona eren Risale-i Nur’u karartma ve Said Nursi’yi itibarsızlaştırma projesini yeniden başlatmak değil de nedir? 15 Temmuz’un ardındaki Graham Fuller üst aklını okuyabilen bir aklın, dik duruşuyla ve delikanlı tavrıyla ortada olan, hayatının her anı herkesin gözü önünde olan Said Nursi'yi, ödlekliği ve dönekliği ile ünlenmiş biriyle aynı safta tutması, iyi niyetle açıklanabilir mi?

Abdurrahman Dilipak’la hatırı sayılır bir dostluğumuz var. Dostluğumuzun hakkını vermek için yazıyorum bu yazıyı. Eleştirinin sınamasından geçmeyen dostluklar, sahici değildir, toy kalır. O sözünü uluorta söylediği için, kısas gereği, ben de sözümü uluorta söylüyorum. Serdedilen sözler, en iyi ihtimalle, aceleden düşülmüş bir özensizlik, ihtimamdan yoksun bir genellemedir.

Son otuz yılını Risale-i Nur gibi zarif bir eserin Fetullahçılık karartmasından kurtulması için harcamış biri olarak bu tavrı kınıyorum. Risale-i Nur’u Gülen’in kaynağı saymanın, Nur cemaatinin vatansever mensuplarını FETÖ’yle aynı paranteze almanın kardeşlikle bağdaşmayacağını kayıt altına alıyorum.

Vatanı için Rus cephesinde talebeleriyle savaşıp esir düşen, esaretten dönüşte İstanbul'da İngiliz işgaline karşı yeraltı yayıncılığı sürdüren, milletinin selameti için her bir hecesine ağır bedeller ödeyerek muhteşem bir eser ortaya koyan, Kur'ân adına tefekkürün en incesini, en ihtişamlısını bu milletin diline kazandıran, aziz insan Said Nursi'yi bu tür çirkin yaftalamalardan tenzih ediyorum.

Ayrıca, bu sözleri, 15 Temmuz gecesi, okuduğu Risale-i Nur bahsini yarım bırakarak meydana koşan, ikisi 18 ve 20 yaşlarındaki Nur talebesi şehitlerimizin hatırasına hürmetsizlik kabul ediyorum. 

Bu tür söylem sahiplerini, aziz şehitlerimizin ailelerinden ve şehitlerimizin 15 Temmuz’u inşa eden imanına doğrudan ya da dolaylı olarak katkıda bulunan aziz insan Said Nursi’den özür dilemeye davet ediyorum.

Ben de, bir kez daha, haklı bir vesileyle de olsa, adını malum örgütün adının geçtiği aynı makalede zikrettiğim için aziz Üstadımdan, onun eserleriyle Kur’ân’a talebe olan kardeşlerimden özür diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
73 Yorum