Önce iman, sonra imam!

Tam da BDP’li haberlerin basından çekildiği bir zamanda, haber Botan’dan değil de Bodrum’dan gelmesin mi? Botan nire, Bodrum nire!
“Reklamın iyisi kötüsü olmaz” denilmiştir, böylece BDP unutulmadı! Bir taraftan silahlı propaganda, diğer taraftan rezaletli propaganda. Seç beğen al!
BDP’nin başkanları bile “eş” ama, “imam”ı tek galiba. O tek imam da, unutulmak üzere olan partisine dikkatleri çekerek kendi açısından önemli bir iş yaptı.
Olaya girmeyeceğim. Millete “sivil cuma” kıldıran, Kürtçe hutbe irad eden ve Kürtçe namazın yolunu açmak isteyen ama Ankara’da oturan bir zat, haberlerini Botan’dan beklerken Bodrum’dan çıktı. Hem de etine dolgun bir hatunla!
Plaj sefası, havuz sefası derken, basının diline düştü.
Tamam iş buraya kadar gazetecilik işi, hem de magazin gazeteciliği...
Haber patlayınca, elbette BDP siyasetinden hoşnut olmayanlar, gereğini yaptılar.
Bulunmaz bir haber söz konusuydu çünkü.
Basın böyle yaparkan BDP cephesi ne yaptı?
Onlar epeydir sürmekte olan sessizliklerini devam ettirdiler. Ne de olsa Kandil darbesi kadar ağır bir darbe değil!
Ama bir “eş başkan” konuştu! Hem de ne konuşma!
Şimdi “Bunların hangisi eş, hangisi başkan” demeyin. Gerçek başkanı seçmek, malûm sebeplerle mümkün olmayınca, iş eş başkanlarla idare ediliyor!
Eş başkanın adını verelim: Selahaddin Demirtaş. Son genel kurula kadar kardeşimiz olan, fakat tüzük değişikliğinden sonra bu statüden çıkan temiz yüzlü vatandaş, şedit açıklamaları ile, diğer eş başkanla yarışıyor. Son kongrede yeniden seçilmiş. Ne diyor eşbaşkan: “Haberi bu şekilde hazırlayan, bahsi geçen imam kadar ahlâklı olsun canımı yesin. Bu haberi yapan gazeteyi, muhabiri kınıyorum.”
Canını yediğim eş başkan “ahlâk”tan neyi anlıyor da muhabiri kınıyor?
Bu bir haber! Ahlâklı gazeteci için de, olmayan için de.
İmamlık iddiasıyla, topluma önderlik iddiasında olan bir şahsın rezaleti dünyanın her yerinde haberdir. İlle de BDP ile bağlantılı olması gerekmez.
Eğer BDP’li ise, bir iddia sahibi ise, daha fazla haberdir.
Adam, mevcut dinî pratiği beğenmiyor, yerine kendisine göre doğrusunu koyuyor.
Dinî iddia iddiaların en zorudur! Çünkü yüksek hassasiyet ister. Bir kimse dinî bir iddia ile yola çıkkıyorsa, o ağırlığı taşıyacak kıratta olmalıdır. Her şeyden önce Allah’ın iman ve Kur’an nasib ettiği bir kimse olmalıdır.
Burada görüldü ki, “parti imamı”, propaganda gereği öne sürülen artist bir piyon imiş. Kanaat onun değil, onu öne süren partinin miş.
Gelelim ahlâka!
Eğer, Demirtaş, gazetecinin daha ahlâklı olmadığı iddiasını imamın yakalandığı mevzu ile ilgili olarak değerlendiriyorsa, bu işin en hafifidir.
“İmam” geçinenin asıl ahlâksızlığı bu günahı değildir.
“İmam” gerçekten bu sıfatı taşımaya lâyık biri ise, Allah’ın kitabını tanır, Peygamberinin yolunu bilir, vicdanı titrer ve cemaaat arasına nifak sokmaz. Dırar mescidi gibi sivil cuma icad etmez.
Bu ahlâksızlığın son kertesidir!
Bir şahıs bunu yaptıktan sonra ondan her türlü ahlâksızlık beklenir.
BDP’lilere tavsiyem: Önce iman, sonra imam!
Bu yazıda “imam” kelimesi zarureten kullanılmıştır. O şahsın gerçek imamlıkla hiç bir alâkası yoktur. Bu yüzden bütün imamlardan özür diliyorum!

Asım Yenihaber-Yeni Akit

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.