‘Önce hürriyet’ de!

Çok eskilere dayanan bir tartışma vardır. Kimileri “önce ekmek” der, kimileri de “önce hürriyet”. Neyse ki hadiselerin de öğretmesiyle “ekmekten önce hürriyet demek lâzım” diyenler çoğalıyor.
İlk bakışta “önce ekmek” diyenlerin daha makul bir talebi dillendirdiği akla gelebilir. Fakat “hürriyet olmadan ekmeğin de olamayacağı”na tarih de şahitlik ediyor.

Bu noktada Bediüzzaman’ın “Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” demesi ve hayatını buna göre tanzim etmesi dikkat çeken konulardan biri. Aslında Said Nursî’nin bu yaklaşımının, değil muasırlarınca günümüzde de yeterince idrak edildiğini söyleyemeyiz. Hatta ve hatta, dinî hassasiyetlere sahip bazı kalem erbabının belki de “israf rüzgârları”nın etkisinde kalarak; “Günümüzde ‘önce ekmek’ demek lâzım. ‘Önce hürriyet’ diyenler kaybetti” anlamına gelecek ‘fetva’lar verdiğine de şahit olunmuştur.

“Önce ekmek” diyenler bir noktayı gözden uzak tutuyorlar: Hürriyetlerin kâmil mânâda tezahür etmediği yerlerde istibdat, baskı ve zulüm ortaya çıkar ve bu durum ‘ekmeğin’ de belli kişilerin elinde toplanmasına sebep olur. Ondan sonra işin yoksa ‘ekmek’ peşinde koş, dur. Kapitalist sistem biraz da bunu sağlamadı mı? İhtiyaçlar çoğaltılarak insanlar ‘fakir’ hale getirildi. Sonra da insanlar ‘zengin’ olmaya teşvik edildi. Bu şekilde hürriyetleri talep edenler zaman zaman ‘deli’ damgasını bile yedi!

Siyaset dünyasının da “ekmekten önce hürriyet lâzım” noktasına gelmesi lâzım. Bu noktada bazı açıklamalar duyulmaya başladı. İnşaallah bu tesbitlerin sayısı artar ki, siyasetçiler de seçim meydanlarına çıktıklarında “biz size daha fazla ekmek vereceğiz” noktasından, “biz size daha fazla hürriyet sağlayacağız”a gelebilsinler...

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, konuyla ilgili olarak yaptığı bir değerlendirmede şöyle demiş: “(...) Türkiye’de bu nedenle demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, özgürlük meseleleri en önemli meselelerdendir. Bu yerli yerine oturmalı ve Türkiye, bir daha bu konuları tartışmayı bırak, kimsenin aklından bile geçmeyecek hale getirmelidir. Kimsenin aklına böyle bir şey gelmemeli, insanın aklından böyle bir şey geçmesinin en büyük kötülük olacağını herkesin düşünebilmesi icap eder, bu nedenle ne kadar iyi bir demokrasiniz varsa insan hakları, özgürlüklerde ne kadar ilerlemişseniz, hukuk devletinde de ne kadar ilerleme kaydetmişseniz, ekonomide de o kadar ilerleme kaydedersiniz.’’ (AA, 30 Ocak 2010)

“Türkiye’nin tek derdi ekonomik sıkıntılardır” sözleriyle büyüyenler için bu tesbitler şaşırtıcı gelebilir. Meselâ, Güneydoğu’daki terör gündeme geldiğinde ‘çare’ olarak sadece ekonomik yatırımların akla gelmesi bu yanlışa bir örnek değil mi? Bakan Ergün’ün “İnsan hakları, özgürlüklerde ne kadar ilerlemişseniz, hukuk devletinde de ne kadar ilerleme kaydetmişseniz, ekonomide de o kadar ilerleme kaydedersiniz” tesbiti bu noktada önemlidir.

Tabiî ki bu tesbitleri dile getirmek tek başına meseleleri çözmüyor. Hele hele iktidar koltuğunda oturanların her işini bu anlayışla yapmaları gerekir. İnsanlar bu noktalarda aydınlatılırsa bundan hem Türkiye hem de Türkiye’de yaşayan herkes fayda sağlar.
Siyasette ve ticarette, “önce ekmek değil, önce hürriyet lâzım” anlayışının hakim olması duasıyla...

Yeni Asya

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum