Ölürsek vatanımıza gömün

Ölürsek vatanımıza gömün

100 yaşını aşkın Suriyeliler, yürek burkan hikayelerini ünlü foto muhabiri Andrew McConnell'a anlattı

Ailesiyle şu an Lübnan'da bir çadırda yaşayan Dagha, Suriye'ye düşen bombaların sesini dinlermiş ve çadırlarında çamaşır katlarken bombaların memleketinin hangi bölgelerine düştüğünü tahmin etmeye çalışırmış. Ta ki kalp krizi geçirene kadar. Şimdi kısmi felçli ve arkadaşları, akrabaları onu öpmek istediklerinde sadece ellerini sıkabiliyor. Her gün Suriye'deki akrabalarından bir ölüm haberi alan Dagha'nın ailesi, yaşlı kadının geceleri uykusunda ağladığını söylüyor. En büyük korkusu Lübnan'da ölmek olan Dagha, 'Öldüğümde beni buraya gömmeyin. Beni Suriye'ye gömün. Lütfen beni evime gömeceğinize söz verin' diye yalvarıyor.
 
EŞİM BANA PORTAKAL SOYARDI
 
İki yıl önce Lübnan'a gelen Halidiye'nin aklı, vefat eden ikiz erkek kardeşi ve annesiyle el ele tutuştuğu fotoğraflarda kalmış. Fotoğraf ise Suriye'den kaçarken onca telaşın içinde kaybolmuş. Her sabah o fotoğrafın gözünde canlandığını söylüyor. Zekası genç bir kız gibi keskin olan Halidiye, 12 çocuğunun, 30 torununun ve torunlarının çocuklarının hepsinin adını hala hatırlıyor. Rahmetli kocasını anıyor ve onun kendisine karşı çok naif bir tavrı olduğunu söylüyor. En sevdiği anısıysa eşinin eve gelirken her gün kendisine bir portakal alması ve portakalı kendisine hep eşinin soymasıymış.
 
BU KADAR UZUN YAŞAMASAYDIM
 
Bekaa Vadisi'nde yaşayan bir başka mülteci Ahmed, plastik bir çadırın içinde ailesinden ve anılarından destek alarak yaşıyor. Suriye'nin hali içini paramparça eden 102 yaşındaki Suriyeli, 'Uzun yaşarsan Allah seni seviyor, derler. Ama keşke Allah beni daha az sevseymiş. Keşke ülkemi harap halde görecek kadar uzun yaşamasaydım' diyor.
 
AĞLAYAN KAPKARA BİR KALP
 
Suriye'de kendine ait evde yaşayan 104 yaşındaki Hadra, her gün yemek pişiriyor, temizlik yapıyor ve günde 2 km yol yürüyormuş. Ama kasabasına ulaşan savaş onu memleketinden ayırmış ve Lübnan'da Bekaa Vadisi'nde bir çadır kentte yaşamaya zorlamış. Başta Suriye'de kalmaya kararlı olsa da bombardıman yüzünden ülkesinden ayrı düşmüş. İçindeki vatan özlemi ve acıyı şu cümlelerle tasvir ediyor: 'Sen birinin kalbinin içini görebilir misin? Ben seninkini göremiyorum, sen de benimkini. Ama görebilseydin sürekli çocuklarım ve onların gelecekleri için ağlayan kapkara bir kalp görürdün.'
 
GÖZLERİM İYİ Kİ KÖR OLMUŞ
 
Hamda 45 yıl önce eşiyle beraber Lübnan'ın Bar Elias kasabasında yaşıyormuş. Hamda'yı Suriye-Lübnan sınırındaki memleketinden Bar Elias'a geri dönmeye zorlayan ise köyünün iç savaş esnasında bombaların hedefi olması. Bu 45 yıl içinde kocasını ve görme yetisini kaybeden Hamda, Suriye'deki iç savaş nedeniyle mülteci olarak Lübnan'a tekrar gelmek zorunda kalmış. Şimdi kiraladıkları küçük bir evde en küçük oğlu ve onun ailesiyle beraber yaşıyor ve 'Ülkemin parçalanmasını görmeden Allah'ın gözlerimi alması belki de iyi bir şeydir' diyor. Ayrıca Suriye'nin geleceğiyle ilgili iç burkan açıklamalar da yapıyor: 'Savaş bitse de evlerimizi tekrar inşa etsek de tekrar eski haline dönemeyecek çok şey var. Suriye hiçbir zaman bölünmüş bir yer olmadı. Ne yazık ki şimdi hiç eskisi gibi olmayacak.'
 
ESKİDEN 'SURİYELİYİM' DEMEK YETERDİ
 
1910 doğumlu Tamam, gençliğinin Suriye'sindeki huzurlu zamanları unutmuyor. Geçen yıl oğluyla Lübnan'ın Bekaa Vadisi'ne kaçan Tamam, minik torunları 'Şii ve Sünni ne demek' diye sorduklarında bir cevap veremediğini, daha önce Suriye'de bu tarz şeylerin konuşulmadığını ve 'Suriyeliyim' demenin yeterli olduğunu söylüyor. Konuşurken bir ara duraklıyor ve dilinden iç savaşın darmadağın ettiği Suriye'nin geleceğine dair şu sözler dökülüyor: 'Torunlarım ve ülkemin çocukları için yıkılmış haldeyim. Ben hayatımı yaşadım ama onların böyle bir şansları olmayacak."
 
EVİNİ AÇTIĞI AİLE KURTARDI
 
Mofleh'in hikayesi diğerlerinden biraz daha farklı. Yıllarca önce yaptığı bir yardım, en çaresiz anında onun imdadına yetişmiş. Sekiz yıl önce Lübnan ve İsrail arasındaki savaşta mülteci bir aileye ev sahipliği yapan Mofleh, şu an yardım ettiği o ailenin çatısı altında yaşıyor. Mofleh onları yanına aldığında küçük bir çocuk olan Bilal, şimdi 103 yaşındaki kurtarıcısına bakıyor. Her ne kadar Bilal onunla tamamen ilgilense de Mofleh Suriye'ye dönmeye kararlı. İki torunu bombardımanda hayatını kaybeden asırlık çınar, iki kere Suriye'ye kaçma girişiminde bulunmuş. Hatta 70 yıllık kimliğini Suriye'ye dönerken lazım olacak diye gömleğinin cebinden hiç ayırmıyor. iha

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.