Ölüm ölümün ölümüdür

Yok olmak diyoruz… Kim yok olacak? Ömrümüz zaman kadar  uzun. Her şey değişir… Renkler, kokular, ağaçlar… Değişim vardır; ancak tamamen kaybolma, bitme, tükenme asla yoktur. İnsanoğlu nefsinin kabul etmediği şeyleri görmezden gelmesini çok iyi bilir. Hani derler ya insan en çok kendini kandırır. İnsanın en çok kendisini kandırmasındaki temel espri budur. Hoşuna gitmez, görmezden gelir, yok sayar.

Ölüm neden korkunç gelir insana? Kendine çok güvenen insan neden ölüm konusunda bu kadar korkak ve çaresizdir? Ölümün adem olduğunu düşünenler, elleri teslim olma pozisyonunda, gözleri kapalı yürürler ölüme. “Geri dönüş yok nasılsa”, kabusundan(!) uyanıp, “ölüm de neymiş” hülyasına(!) dalarlar.

Gelin beraber bir hayale dalalım. Öldürelim şu ölümü. Vaveylalara fırsat vermeyelim, ölüm bizi öldürmeden gelin biz öldürelim ölümü. Zifiri karanlık bir kuyu dünya şimdi. Hani bir ışık belirse aniden, kabul etmeyecek gözlerimiz. O denli karanlığa uyumlu bir kuyu. Karanlık, dipsiz, siyah gittikçe siyah bir kuyu. Kötülükler iyiliklerle eş, zulüm şefkate en yakın arkadaş olmuş, çıkmaz kolundan… Gözleri bu karanlık kuyuda dahi seçebilmekte en kötüyü. Bir endişesi yok; zira ölmek yok. Öldürdük ölümü, acımadan getirdik zulmü.

Ölüm ölürse sevgiler azalır mı sahi? Sahip olduğu(nu sandığına)na sonuna kadar hakimsin. Kaybetme korkun yok. Nasılsa hep seninle. Gitmek yok, terk etmek yok! Bir yanlış yaparsa şayet “öldürürsün”(!) Sahi ölümü öldürmüştük! İyi de yok mu bunun bir sonu.?!

Evet ölüm vardır; ancak ruh diridir. Yakalayabilmek ne mümkün? Ölüm gerçektir, o zaman değiştirmek mantıksız, oraya gitmek için hazırlanmak uygun olandır. Ölüm  ölür. Ölüm ölümü öldürmekle ölümü  fani kılar! Fani sandığımız ölümü öldürerek faniyi bakiye intikal ettirdiğinden ölüm ölümü tekrar tekrar öldürür.

Ruh diri olduğundan ölüm fenalık değildir. Aksine ölüm dünyanın rabıtasıdır. Yapılan iyiliklerin karşılıksız kalmayacağının, aynı şekilde kötülüklere de cevapların bulunduğu bir yerin habercisidir. Herkesin aklına gelen her şeyi yapmamasına kamçıdır! “Hımm bu işin  diğer tarafı  var” diye Allah’tan aldığı cesaretle tehdit eder gibi   baş parmak sallamaların dayanak noktasıdır. Ruh emreder, beden vesile olur kötülük ya da iyilik yapmaya! Ardından bedeni acımadan terk eder ruh! Yalnız bırakır soğuk bir taş üstünde, bakmaz arkasına. Bir ispiyoncu misali tek tek anlatır, çekinmeden söyler ölüm arkasından gelen hesapta yaptıklarını.

Ölüm vardır, haktır! Bu cümlenin bugünlerde her ne kadar içi boşaltılmış olsa da “hak” kelimesi daha önce hiçbir kelimeyle bu derece ahenk içinde olmamıştır. Haktır, hak eden etmeyen herkese belki bir kaza vesilesi belki bir hastalık belki de bir karamsarlık sonucu misafir olacaktır! Madem ölüm bu denli haktır belki de bu ölümümüzden önce okuduğumuz son kelimeler aldığımız son uyarıdır! Bize mutlak suretle uğrayacak bu misafir için hazırlıklar tamam mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum