Olağanüstü Hal (OHAL) ne zaman sona erecek? Resmi açıklama geldi

Olağanüstü Hal (OHAL) ne zaman sona erecek? Resmi açıklama geldi

15 Temmuz 2016 tarihinde, TSK içerisindeki Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarının yaptığı hain darbe girişiminin ertesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 ay süre ile OHAL ilan etmişti. Sonraki süreçte OHAL uzatılmıştı. Bozdağ süreci anlattı...

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "İlk defa darbe teşebbüslerinin tekrarını önleyecek adımları AK Parti hükümetleri atmıştır, bundan sonra da bu adımları atacağız." dedi. Bozdağ, ülke genelinde devam eden olağanüstü halin, 19 Ekim 2016 Çarşamba günü saat 01.00'den geçerli olmak üzere 3 ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresinin, TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde Hükümet adına konuşma yaptı. Siyasi partilerin, Türkiye'nin her yerinde rahat bir biçimde siyasi faaliyette bulunabileceğini dile getiren Bozdağ, "Bölücü terör örgütü, bölgede PKK ve onun taşeronu olanların dışındakilere 'Siyaset yapma hakkı tanımayacağım' diyorsa onda aldanıyor. Oraları, o dağları, o yerleri onlara bu millet ve bu milletin güvenlik güçleri Allah'ın izniyle dar eder ve herkesin güvenliğini tesis eder." diye konuştu. Bölgede herkesin siyaset yapmaya devam edeceğini belirten Bozdağ, "Hele AK Parti, hiçkimseden korkmadan, çekinmeden siyaseti sonuna kadar yapacaktır. Bölücü terör örgütünün siyasilere, sivillere, çocuklara, kadınlara dönük bu vahşi eylemlerini herkesin kınaması, tavır ortaya koyması lazım. Şırnak'ta, başka yerlerde yaşanan bütün terör eylemlerinin, hendeklerin, çukurların, yıkılan, yakılan yerlerin faili bölücü terör örgütüdür ve onlara destek verenlerdir. Elbette bunlarla ilgili mücadele kararlı bir biçimde devam edecek ve hukuk önünde de bunu yapanlar hesabını verecektir." dedi. - "Onurlu mücadele" Bozdağ, Fetullahçı Terör Örgütü ele başı Fetullah Gülen'in talimatıyla başlatılan ve onun onayladığı plan çerçevesinde, TSK içinde bulunan örgüt üyeleri ve onlara eklemlenen diğer bazı çevrelerce gerçekleştirilen darbe teşebbüsünün başarısız kılındığını hatırlattı. Bakan Bozdağ, "Darbe teşebbüsünün başarısız kılınması, Cumhurbaşkanımız, Meclisimiz, Hükümetimiz, siyasi partilerimiz, medyamız, sivil toplum örgütleri ve siyasi, fikri ayrılıkları bir tarafa bırakan, ölümüne seçilmiş Cumhurbaşkanı'na, Hükümetine, Meclisine, iradesine, hukukuna ve anayasasına sahip çıkan 79 milyon vatandaşımızın onurlu mücadelesiyle sağlanmıştır." diye konuştu. Darbe teşebbüsünün başarısız olmasının ardından Türkiye'nin gündeminin birden bire değiştiğini hatırlatan Bozdağ, darbe teşebbüsünün başarılı olması halinde Türkiye'de nelerin olabileceğini herkesin düşünmesi gerektiğini dile getirdi. Bozdağ, şöyle devam etti: "Darbe teşebbüsü başarılı olsaydı Türkiye'nin bölünmesi, rejimin değiştirilmesi, dinde reform yapılması, ne zaman biteceği belli olmayan bir iç savaşın çıkması, on binlerce insanımızın ölmesi, yaralanması, sakat kalması, belki mülteci durumuna düşmesi, ekonomik iflas ve Türkiye'nin belki yüz yıl geriye götürülmesi gibi pek çok olumsuzlukları yaşama ihtimali vardı. Türkiye, Türk milleti 15 Temmuz 2016'da büyük bir felaketten, adeta uçurumun kenarından kurtulmuştur, geri dönmüştür. Türk milleti ve Türkiye o gün bölünmekten kurtuldu, rejim değişikliğinden kurtuldu, dinde FETÖ'nün ve onu kullanan ağababalarının talimatları doğrultusunda yapılacak tahrifattan ve reformdan kurtuldu, ne zaman biteceği belli olmayan iç çatışmalardan, binlerce, on binlerce insanımızın ölmesinden, yaralanmasından, sakatlanmasından, mülteci durumuna kalmasından ve daha nice kötülüklerden kurtuldu, ekonomik iflastan kurtuldu, FETÖ'nün kuyruğunda Sivas Kongresi'nde reddedilen mandanın Türkiye'ye dayatılmasından kurtuldu. Bu son derece büyük tehlike ve tehditlerden aziz milletimizin, parlamentomuzun, hepimizin elbirliğiyle ortaya koyduğu ölümüne mücadeleyle kurtulmuştur. O nedenle, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünü unutmamalıyız, unutturmamalıyız; bu darbe teşebbüsünün unutulmasına da unutturulmasına da asla izin vermemeliyiz." MGK'nın aldığı tavsiye kararı doğrultusunda Hükümetin, 15 Temmuz 2016'yı Demokrasi ve Özgürlükler Günü ilan ve tatil etmeye karar verdiğini ve bu çerçevede de bir kanun teklifinin imzaya açıldığını anlatan Bozdağ, 15 Temmuz gecesi Meclis'te sergilenen birlikteliğin, bu kanun teklifinin yasalaşması süresince de sergileneceğine inandığını belirtti. - "Zaman baskısı olmadan atılacak adımlar" OHAL'in üç aylık süreyle ilan edildiğini hatırlatan Bozdağ, o zaman, bu üç ayın yeteceğini, belki üç ayı tamamen kullanmadan da amacına ulaştığı zaman olağanüstü halin kaldırılabileceğini ifade ettiklerini söyledi. Ancak gelinen noktada üç ay daha uzatma ihtiyacının ortaya çıktığını dile getiren Bozdağ, şunları kaydetti: "Çünkü karşı karşıya olduğumuz güvenlik tehdidi ve sorununun yapısı, büyüklüğü, çetrefilliği ve ortaya koyduğu çalışma anlayışı nedeniyle bu yapının tasfiyesi devlet için, ulusal güvenliğimiz için tehlike ve tehdit olmaktan tamamen çıkarılması için yeni bir zamana ihtiyaç olduğu tartışmasızdır ve zaman baskısı olmadan atılacak adımların daha sağlıklı, daha doğru atılabilmesi açısından da buna ihtiyaç vardır. Kararların hızlı alınması ve etkin uygulanabilmesi, demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik karar ve tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının, devamlılığının sağlanabilmesi bakımından da ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye'de bir daha darbe teşebbüsünde bulunamayacak bir dönüşümün yaşanması bakımından ülke genelinde sağlanan huzur ve güven ortamının devamı ve başlatılan çalışmaların tamamlanabilmesi bakımından da buna ihtiyaç duyulmaktadır." Bu nedenle, MGK'nın tavsiye kararı aldığını ve Hükümetin bu tavsiye kararına uyarak 3 Ekim 2016 tarihli prensip kararıyla OHAL'in üç ay daha uzatılmasına ilişkin tezkereyi TBMM'ye sevk ettiğini kaydeden Bozdağ, buna ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Bozdağ, "Çünkü terörle etkin ve netice alıcı bir mücadele yapmak için çok hızlı karar almaya, alınan kararları etkin ve hızlı bir şekilde uygulamaya ihtiyacımız var. TBMM İçtüzüğü'ne göre Genel Kurulun çalışma usullerine baktığınız zaman, bu süreçte ihtiyaç duyulan çok acil kararların zamanında çıkmama, uygulanmama gibi riskleri nedeniyle doğabilecek zararları önlemek bakımından da buna ihtiyaç vardır. Zaten KHK'lar da TBMM'de ayrıca görüşülecek ve yasalaştırılacaktır." ifadelerini kullandı. Bozdağ, OHAL'in halka değil devlete ilan edildiğini, amaçlarının ülkeyi olağanüstü hal şartlarından süratle çıkarmak için Hükümetin hızlı, kararlı ve etkin çalışmasını sağlama olduğunu vurguladı. Olağanüstü halin, vatandaşın gündelik hayatında herhangi bir olağanüstülüğe yol açmadığına işaret eden Bozdağ, hayatın rutin şekilde devam ettiğini aktardı. Temel hak ve hürriyetlerde herhangi bir sınırlama ya da kısıtlamaya gidilmediğini, sadece olağanüstü halin amacıyla ilgili ve sınırlı olmak kaydıyla bazı değişiklikler yapıldığını belirten Bozdağ, "Hayat olağan akışı içerisinde bundan sonra da devam edecek, olağanüstü halle ilgili olmadıkça herhangi bir olumsuzluk yaşanmayacaktır. Olağanüstü halin gerekli kıldığı konular dışında, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kararların alınması ve uygulanması söz konusu değildir." değerlendirmesinde bulundu. Bozdağ, OHAL'in, Fetullahçı Terör Örgütü, bölücü terör örgütü PKK ve diğer terör örgütleriyle hızlı, etkin ve kararlı mücadele için bugüne kadar nasıl kullanıldıysa bundan sonra da aynı şekilde kullanılacağının altını çizerek, "Türkiye'nin hiçbir yerinde vatandaşımız olağanüstü halin uygulamalarına muhatap kılınmamıştır. Sadece birkaç yerde bazı münferit hadiseler olmuştur, onlarla ilgili de Hükümetimiz gerekli tedbirleri almıştır." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 27. Muhtarlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmanın çarpıtıldığını belirten Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmasında, geçmiş dönemdeki OHAL uygulamaları veya bu OHAL Kanunu çerçevesinde neler olabilirdi, ona vurgu yapıyor ve bunların olmadığını söylüyor. 'Yıkım vardır.' demiyor, 'Yıktık.' demiyor, 'Yok edeceğiz.' demiyor, 'Sokağa çıkma yasağı ilan ettik.' demiyor. İnsaf, insaf. El insaf. Yalanı milletin gözüne, milletin vekillerinin gözüne baka baka, yazılı metinleri de tahrif ederek söylemek, bu kürsüde konuşanlara yakışmaz." ifadesini kullandı. - "Darbe ve muhtıralar adeta utanç geleneği oldu" Bozdağ, bugüne kadar Türkiye'de çok darbe yaşandığını, adeta her darbenin, yeni darbenin yapılabilmesi için geri sayımın başladığı gün ve her muhtıranın da yeni muhtıranın geri sayımı için bir başlangıç tarihi olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir muhtıra, arkasından bir darbe ya da bir darbe, arkasından bir muhtıra adeta Türkiyemizin utanç geleneği olmuştur. Cumhurbaşkanları, bakanlar, başbakanlar, TBMM, partiler, medya ve halk darbecilere ve muhtıracılara direnme yolunu tercih etmemişler, hatta 12 Mart 1971 Muhtırası bu yüce Meclis'in çatısı altında hem Cumhuriyet Senatosunda hem de Millet Meclisinde okunmuş, o dönemde Meclis Başkanlık Divanı okutmuş, milletvekilleri de kafasını eğip bunu dinlemeyi içerlerine sindirebilmişlerdir. Hamdolsun, 15 Temmuzda CHP'si, MHP'si, AK Parti'si, Meclis Başkanlık Divanıyla bombaların altında ölümüne burada bir mücadele verilmiştir. Onun için, Türkiye'de ilkler yaşanıyor. Halk sokağa çıktı, ilk. İlk defa Meclis bunu yaptı, bu da ilk. Ama arkasından daha başka ilkler yapılıyor. O da nedir? Yine ilk defa, Türkiye'de darbe teşebbüslerinin tekrar etmemesi için herkesin söylediği ama bugüne kadar atmadığı adımlar, OHAL kapsamında, hem de büyük bir demokratikleşme reformu yaparak Hükümetimiz tarafından atılmıştır." - "Bütün ayaklar ortaya çıkacak" OHAL kapsamında yapılanları anlatan Bozdağ, darbe teşebbüsünün ardından savaş uçaklarına karşı Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Başbakanlık ve devletin bütün birimlerinin donatıldığını aktardı. Bozdağ, "Birisi geldiği zaman karşılığını bu milletin Meclisi'nde görecek, Meclis kendisini milletin verdiği yetkilerle her türlü korumaya malik olacak. Şimdiye kadar bunlar yok, biz de yapmamışız bizim dönemimizde. Pek çok reform yaptık ama bundan sonra kimse kolay yapamayacaktır darbe teşebbüsünü. İlk defa darbe teşebbüslerinin tekrarını önleyecek adımları AK Parti hükümetleri atmıştır, bundan sonra da bu adımları atacağız." dedi. Bu adımların büyük demokratikleşme reformları ve yapısal değişiklikler olduğunu belirten Bozdağ, ayakta alkışlanması gereken işler yaptıklarını, bunun da herkes tarafından görülmesi ve takdir edilmesi gerektiğini dile getirdi. Bozdağ, "Bütün ayaklar çıkacak ortaya. Hiç merak etmeyin, bütün ayaklar ortaya çıkacak, herkes bunu görecek." ifadesini kullandı. Bozdağ, "Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadele etmek için eğer TBMM üyeleri, siyasi partiler 'Sen dün şu lafı söyledin, şurada şu fotoğrafı çektirdin. Ben bugün bunu yapıyorum, sen bunu yapıyorsun' derse bu mücadele başarılı olamaz. Ama biz dün kimin, bugün kimin nerede durduğuna dair laf yarıştıracağımız yere Türkiye'nin karşı karşıya olduğu bu terör tehdidi üzerinde hep beraber duralım, üzerimize düşenleri yapalım." değerlendirmesinde bulundu. Bakan Bozdağ, "Birbirimizi suçlarsak o zaman çok şey buluruz. Bizim yapacağımız şey birbirimizi suçlamaktan vazgeçip yapmamız gerekenler konusunda birbirimize yardımcı olmak, dayanışma içerisinde olmak. Bu tehlike ve tehdidin Türkiye'nin geleceğinde de istiklalimizi ve istikbalimizi tehdit etmesinin önüne geçmektir." dedi. - "Laflarla yarışmak yerine..." Adalet Bakanı Bozdağ, her devletin, kamuda istihdam ettiği kişide, devlete bir sadakat arama hakkına sahip olduğunu belirterek, "Eğer bu sadakatinden şüphe duyuyorsa onunla da çalışmama hakkına sahiptir. Hiçbir devlet, sadakatinden şüphe ettiği birini çalıştırmaya veya daha sonra tespit ettiyse onu işte tutmaya icbar edemez." değerlendirmesinde bulundu. HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken'in, AK Parti Grup Başkanvekili olduğu dönemde, Fetullah Gülen'le ilgili yaptığı bir konuşmayı hatırlatması üzerine Bozdağ, şunları kaydetti: "Ben o dönemde bu konuşmayı yaptım ve o konuşmayı inanarak o dönemde yaptım. Şimdi yaptığım konuşmaları da inanarak yapıyorum. Çünkü o dönemde Fetullahçı Terör Örgütü'nün böylesi bir terör örgütü, suç, ihanet şebekesi olduğuna dair benim bir bilgim yoktu. Ama şu anda çok net söylüyorum, Fetullahçı Terör Örgütü'nün ne zaman bir terör örgütü, bir suç örgütü, bir ihanet şebekesi olduğunu gördüm, ondan sonra çok net konuşuyorum. Dün, öbür gün olan laflarla yarışmak yerine ortaya çıkmış çirkin, büyük, kirli bir suç örgütü, terör örgütü var. 'Sen dün bunu dedin. Ben bunu dedim' diyerek bu örgütü kimse aklayamaz. Bununla mücadeleyi beraber yapmamız lazım." Şahsı adına konuşan AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, darbe teşebbüsünün Meclis'e, millete ve demokrasiye karşı yapıldığını belirterek, "Terörün panzehiri, milli birlik ve beraberliktir. Biz milli birlik ve beraberliğimizi devam ettirdiğimiz sürece ne FETÖ ne PKK ne DHKP-C ne de türevleri meydan bulacaktır. Gerçekten de birlik ve beraberliğimizi muhafaza ettiğimiz bu dönemde bu safraları hep beraber atacağız." dedi. Tezkerenin kabul edilmesinin ardından, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun, İbadet Yerlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasına ilişkin önergesi görüşüldü. TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, önergenin iki yoklamasında da toplantı yeter sayısı bulunamayınca, yarın saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapattı.

Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.