Obeziteyi bunlar tetikliyor

Obeziteyi bunlar tetikliyor

Uzun çalışma süreleri, hazır besinlerin artışı, hareketsizlik ve sürekli stres altında bulunmak şehir hayatının klasikleri arasında yer alır.

Ne yazık ki tüm bu olumsuzluklar obezitenin yaygınlaşmasına neden oluyor. Diyet ve Beslenme uzmanlarından Rabia Yurdagül dengesiz beslenmenin bedenimiz üzerindeki olumsuz etkilerini ve obezite tedavisini anlatıyor.
 
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) tanımladığı şekilde sağlık; fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir. Beslenme insanın temel ihtiyaçlarından birini oluşturduğu gibi sağlığını da etkileyen en önemli etmenlerin başında gelir. Büyümek ve gelişmek, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşayabilmek için gerekli olan besin öğelerinin vücuda alınması gerekir. Vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin her birinin yeterli miktarlarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılması ise 'Yeterli ve Dengeli Beslenme' olarak tanımlanır. Bireylerin yeterli ve dengeli beslenmesi, başta obezite olmak üzere, kalp - damar hastalıkları, diyabet, kanser gibi hastalıkların görülme riskinin azalması, protein enerji malnütrisyonun, vitamin-mineral yetersizliklerinin önlenmesi vb. beslenme ile ilgili sağlık sorunlarının en aza indirilmesinde rol oynayan koruyucu etmenlerden biridir.

Obezite çok ciddi bir hastalıktır!

Obezite alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengesizlik sonucu oluşan, vücut ağırlığının olması gerekenden daha fazla olması durumu ile karakterize çok ciddi bir hastalıktır. Şehir yaşamının değiştirdiği yemek yeme anlayışının değişmesi, sosyal ve iş ortamları nedeniyle sürekli dışarıda yenilen yemekler, çalışma hayatının yoğunluğuna bağlı olarak evde yemek pişirme oranının azalması ve hazır tüketime yönelme, aktivite azlığı gibi pek çok neden obezite için tetikleyici olabilmektedir.

Doğru beslenme obezite tedavisinde önemli rol oynar!

Obezitenin tedavisinde ve önlenmesinde değiştirilebilir risk faktörleri arasında beslenme önemli bir basamağı oluşturur. Doğru ya da yanlış alışkanlıklar obezite ile direkt ilişkilidir. Beslenme alışkanlıkları ele alındığında öğün düzeni oldukça önemlidir. Düzensiz öğün tüketmek, günde tek öğün yemek yemek, ara öğün yapmamak ve benzeri yanlış uygulamalar vücudu enerji tasarrufu yapmaya iter ve bu durum kan şekeri düzensizlikleriyle beraber sonraki öğünlerde daha fazla besin tüketimi ile sonuçlanır.

3 ana, 2 – 4 ara öğünden oluşan bir beslenme sistemi oluşturulmalı!

Azar azar ve sık aralıklarla beslenme metabolizmanın devamlılığını sağlar, kan şekerinin düzenlenmesine yardım eder ve sonraki öğünlerde ihtiyaç fazlası enerji alımını engelleyerek vücudun yağ depolamasını azaltır. 3 ana, 2 - 4 ara öğünden oluşan bir sistem dahilinde düzenli olarak yemek yenmelidir. Kahvaltı günün en uzun açlığı olan gece açlığını takip etmesi nedeniyle biten enerjinin tekrar alınabilmesini sağlayan günün en önemli öğünüdür.

Güne mutlaka kahvaltı ile başlanmalı!

Gece boyunca devam eden açlığın ardından kahvaltı öğününü atlamak, kan şekerinin düşmesine ve buna bağlı olarak yüksek şeker ve yağ içerikli besinleri yeme arzusunun doğmasına neden olur. Evde, yolda, okulda veya işyerinde nerede olunduğu fark etmeksizin güne muhakkak kahvaltıyla başlanmalıdır. Böylece hem günlük etkinlikler için gerekli enerji daha güne başlarken sağlanmış olur hem de öğle ve akşam öğünlerinde tüketilecek besin miktarı azaltılır. Öğün düzeni ile birlikte beslenmede mümkün olduğu kadar çok çeşitli besin seçimi önemlidir.

Her gün tüm besin grupları (süt-yoğurt, et, sebze-meyve, tahıl grupları) beslenme planı içinde yer almalıdır. Bu besinlerin hepsinden bir öğünde tüketilemese de her besinin içerdiği farklı besin öğesinden yararlanabilmek için gün içerisinde farklı öğünlerde alınmaya çalışılmalıdır. Yemek hazırlama ve pişirme sırasında sağlıklı yöntemler tercih etmek, kızartmalar ve bol yağlı yiyecekler yerine haşlama, ızgara, fırında ve buharda pişirme yöntemlerini seçmek yağ ile alınan fazladan enerjiyi engeller ve kalp yükünü azaltır. Sebze ve meyveler yüksek lif ve vitamin-mineral içeriğine sahip düşük kalorili besinlerdir. Lif daha uzun süre tok kalmayı sağladığı için alınacak besin alımını azaltacaktır. Farklı renk ve tatlardaki sebze ve meyveleri bol miktarda ve çeşitli olarak tüketmek hem kilo kontrolünü sağlayacak hem de birçok hastalıktan (kanser, kalp- damar hastalıkları gibi) korunmaya yardımcı olacaktır.

Az şekerli besinler tercih edilmeli!

Rafine şeker, şekerli içecekler, tatlılar, pasta, kek vb. besinler bileşimindeki şeker ve çeşitli soslar (karamel sos, çikolata sos vb.) nedeniyle yüksek enerji içerirler. Beslenmede az şekerli besinleri tercih etmek, çay şekeri gibi rafine şeker tüketiminden mümkün olduğunca kaçınmak, tatlıların ve şekerli her türlü besinin tüketimini sınırlandırmak vücut ağırlığının kontrolüne yardımcı olur. Ekmek, pilav, makarna, çorba ve kuru baklagiller gibi kompleks karbonhidrat kaynağı besinler vücudun en önemli enerji kaynağıdır. Şeker gibi basit karbonhidratlar yerine kompleks karbonhidrat kaynaklarını tüketmek, ekmeğin beyazı yerine çavdarlısını, kepekli veya tam tahıllısını, pilavın esmer olanını, makarnanın kepekli olanını tercih etmek, kuru baklagiller gibi tokluk hissini artıran besinleri tüketmek kan şekeri dengesini sağlamaya ve kilo kontrolüne yardım eder.

Az yağlı protein kaynakları tüketilmeli!

Yağlar karbonhidrat ve proteinlere göre daha fazla enerji içerirler. Yağdan gelen enerjiyi azaltmak için et-tavuk-balık yağsız olarak tüketilmeli. Süt-yoğurt-peynirin tam yağlı olanları yerine az yağlı ve/veya yağsız olanları tercih edilmeli. Yemeklerde kullanılan yağ miktarı azaltılmalı ve hayvansal kaynaklı yağlar yerine, doymamış yağ asitlerinden zengin bitkisel sıvı yağlar (zeytinyağı, ayçiçek, mısırözü vb. yağları) kullanılmalı. Sucuk, salam, sosis gibi yağlı et ve ürünleri ile cips, çikolata, patates kızartması gibi besinlerin tüketimi sınırlandırılmalı, yüksek yağ içeriğine sahip hayvansal kaynaklı besinler (et, tavuk) yanında, bitkisel kaynaklı besinler de (kuru baklagiller) tercih edilmelidir.

Günde 2 -3 litre su tüketmek vücut ısısını dengeler!

Vücut için hayati önem taşıyan su mevsim farketmeksizin her daim yeterli düzeyde tüketilmelidir. Su vücut ısısının dengelenmesi, metabolizmanın devamı ve vücuttan zehirli atık maddelerin uzaklaştırılması için elzemdir. Bu nedenle günde bireysel ihtiyaçlar dahilinde ve herhangi bir kısıtlama olmadığı sürece 2-3 litre su mutlaka içilmelidir. Su kaybını artıran tuzun ve salamura gibi fazla tuz içeren besinlerin tüketimi ise sınırlandırılmalıdır.

Tek tıp besine dayanan diyetlerden kaçının!

Çok kısıtlı enerji değerlerine sahip, tek tip besine dayanan veya herhangi bir besin grubunun dahil olmadığı 'sağlıksız diyetler' olarak tabir edebileceğimiz diyetler kilo vermeye kısa vadede yardımcı oluyor gibi görünse de uygulanan bu diyetler hastalık veya ameliyat gibi zorunlu haller dışında önerilmezler. Uygun enerji ve besin öğesi içeriğe sahip olmadıklarından verilen kiloların hızla geri dönmesine ve sağlığın olumsuz etkilenmesine neden olurlar. Kısa vadede hızlı kilo kaybı yerine, uygun sürede, uygun kilo kaybı hedeflenmelidir. Doktor, diyetisyen, egzersiz uzmanı, psikolog veya psikiyatrın yer aldığı bir ekip desteği obezite tedavisinin başarısını artıracaktır.

Dengeli beslenme ile birlikte düzenli egzersiz ihmal edilmemeli!

Sağlık için beslenme kadar düzenli egzersiz de büyük önem taşır. Amerikan Spor Tıbbı ve Koleji (ACSM) ve Amerikan Kalp Derneği (AHA)'nin ortak olarak 2007 yılında yayınladıkları fiziksel aktivite ve toplum sağlığı raporunda, sağlığı iyileştirmek ve devamlılığını sağlamak için, sağlıklı yetişkinlerin orta şiddetli aerobik egzersizleri haftada 5 gün, minimum 30 dakika süreyle, ağır şiddetli aerobik egzersizleri ise haftada 3 gün, minimum 20 dakika süre ile yapmaları gerektiği belirtilmektedir. Ancak özellikle obez bireylerde, herhangi bir sağlık problemine neden olmamak için yapılacak egzersizin türüne, sıklığına, süresine ve şiddetine muhakkak bir egzersiz uzmanından destek alınarak karar verilmeli, koşullara uygun ve düzenli olarak takip edilebilecek bir aktivite türü seçilmelidir. Egzersiz yapılırken hiçbir zaman sadece kilo vermek hedeflenmemeli, egzersizin sağlıklı yaşamın bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Ulusal Gıda ve Beslenme Stratejisi'nin ana hedefi küreselleşen dünya ile uyumlu, yaşam kalitesi artırılmış, sağlıklı ve gelişmiş bir toplumdur. Bireylerin kan parametreleri dikkate alınarak, genetik özellikleri, metabolizmaları, fiziksel özellikleri, yaşam şekilleri ve beğenileri, aktivite düzeyleri ve özel durumları incelendikten sonra, bu bilgiler çerçevesinde beslenme programları oluşturulmalı ve bireylerin takibi düzenli olarak yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak, yeterli ve dengeli beslenmeyi yaşam tarzı haline dönüştürmek beslenme tedavisinin temel amacıdır.

Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.