Dünyada hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerde obezitenin her geçen gün artış gösterdiğini kaydeden Dyt. Ünlüdağ, "Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından, sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının ortalama yüzde 15-20'sini, kadınlarda ise yüzde 25-30'unu yağ dokusu oluşturmaktadır. Erkeklerde bu oranın yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30'un üzerine çıkması durumunda, 'obezite' söz konusudur" dedi. Dyt. Ünlüdağ, yaşam kalitesini düşüren çok faktörlü kronik bir hastalık olan obezitenin peşinden şeker hastalığı, tansiyon hastalığı, obstrüktif uyku apnesi, polikistik over sendromu, adet düzensizliği, kan yağlarında bozukluk, gut, safra kesesi hastalıkları, karaciğer yağlanması ve çeşitli kanser türlerini getirdiğini ifade etti. Obezitede, beslenme tedavisinde dikkat edilmesi gereken hususlara dikkat çeken Ünlüdağ, obezite ile karşı karşıya olan kişilerin öğün düzenini oluşturması gerektiğini dile getirerek, "3 ana, 3 ara öğün olmak üzere en az 6 öğün beslenin. Ara öğünlerinizde taze sebze-meyve, tam tahıllı ürünler veya az yağlı süt ve ürünlerinden tercih edin. Kızartma, kavurma işlemlerinden uzak durup, haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemlerini tercih edin. Günde 2.5 - 3 litre sıvı tüketin, bunun en az 1.5 litresinin su olmasına özen gösterin. Abur cubur tüketimine dikkat edilmelidir. Etiket okuma alışkanlığı kazanılmalıdır. Sürekli tartılmak motivasyon düşüreceği için önerilmemelidir. Aktif yaşam benimsenmelidir" dedi. Obezite oluşmadan korunmanın büyük önem taşıdığını sözlerine ekleyen Ünlüdağ, "Obeziteden korunma, çocukluk çağında başlamalıdır. Çocuk ve adolesan döneminde oluşan obezite, yetişkinlik dönemi obezitesi için zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle aile, okul, çevre yeterli ve dengeli beslenme, fiziksel aktivite konularında bilgilendirilmelidir. Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite herkesin hayat biçimi olmalıdır" ifadelerini kaydetti.

Star