O zât-ı muallâ (asm) akılları acz ve hayrette bırakan üç suale cevap veriyor

O zât-ı muallâ (asm) akılları acz ve hayrette bırakan üç suale cevap veriyor

Günün Risale-i Nur dersi

dunun-risale-dersi.png

Bismillahirrahmanirrahim

DÖRDÜNCÜ REŞHA: Arkadaş! Tûl-i zaman ve bu’d-i mekânın muhâkemat-ı akliyede tesiri çoktur. Maahaza, 1 لَيْسَ الْخَبَرُ كَالْعَيَانِ düsturuna ittibâen, şu zaman ve muhitin hayalâtından çıkarak tayy-ı zaman ve mekânla, hayalen Ceziretü’l-Araba gidelim ve Medine-i Münevverede nurânî ve yüksek minber-i saadetine çıkmış, nev-i beşere hitaben irşadatta bulunan o zât-ı muallâyı bizzat görüp sözlerini dinlemeliyiz.

İşte, hayalen oraya gittik. Bak, harika bir surette hüsn-ü suret ile hüsn-ü sîreti cem eden o mürşid-i umumî, o hatîb-i kudsî, cevâhir dolu bir kitab-ı mu’cizülbeyan eline alarak, bütün insanlara mele-i âlâdan nâzil olan bir hutbe-i ezeliyeyi okuyor. Ve bütün benî Âdemi ve cinleri ve mevcudatı dinletiyor. Evet, pek büyük bir emirden haber veriyor. Hilkat-i âlemin acip muammâsını açıyor. Kâinatın sırr-ı hikmetine dair tılsımı açıyor. Felsefe ve fenn-i hikmetin, nev-i beşere, “Siz kimlersiniz? Nereden geliyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz?” diye irad ettiği akılları acz ve hayrette bırakan üç suale cevap veriyor.

1 : Haber, gözle görmeye benzemez, ikisi aynı şey değildir.

Bediüzzaman Said Nursi
Mesnevi-i Nuriye