O Nakışçının haşmeti herşeyden sonsuz derecede yücedir

O Nakışçının haşmeti herşeyden sonsuz derecede yücedir

Günün Risale-i Nur dersi


dunun-risale-dersi.png

Bismillahirrahmanirrahim

وَنَظَّمَهَا بِقَوَانِينَ عَادَتِهِ وَسُنَّتِهِ. وَزَيَّنَهَا بِنَوَامِيسِ عِنَايَتِهِ وَرَحْمَتِهِ. وَنَوَّرَهَا بِجَلَوَاتِ اَسْماَئِهِ وَصِفَاتِهِ بِشَهَادَاتِ اِنْتِظَامَاتِ مَصْنُوعَاتِهِ وَتزَيناَتِ مَوْجُودَاتِهِ وَتشَابُهِهَا وَتناَسُبِهَا وَتجَاوُبِهَا وَتعَاوُنِهَا وَتعَانقِهَا، وَاِتْقَانِ الصَّنْعَةِ الشُّعُورِيَّةِ فِى كُلِّ شَىْءٍ عَلٰى مِقْدَارِ قَامَةِ قاَبِلِيَّتِهِ الْمُقَدَّرَةِ بِتَقْدِيرِ الْقَدَرِ.

فَالْحِكْمَةُ الْعَامَّةُ فِى تَنْظِيمَاتِهَا، وَالْعِنَايَةُ التَّامَّةُ فِى تَزْيِينَاتِهَا، وَالرَّحْمَةُ الْوَاسِعَةُ فِى تَلْطِيفَاتِهَا، وَاْلاَرْزَاقُ وَاْلاِعَاشَةُ الشَّامِلَةُ فِى تَرْبِيَتِهَا، وَالْحَيَاةُ الْعَجِيبَةُ الصَّنْعَةِ بِمَظْهَرِيَّتِهَا لِلشُّؤُونِ الذَّاتِيَّةِ لِفَاطِرِهَا، وَالْمَحَاسِنُ الْقَصْدِيَّةُ فِى تَحْسِينَاتِهَا، وَدَوَامُ تَجَلّى الْجَمَالِ الْمُنْعَكِسِ مَعَ زَوَالِهَا، وَالْعِشْقُ الصَّادِقُ فِى قَلْبِهَا لِمَعْبُودِهَا، وَاْلاِنْجِذَابُ الظَّاهِرُ فِى جَذْبتِهَا، وَاِتّفَاقُ كُلِّ كُمَّلِهَا عَلٰى وَحْدَةِ فاَطِرِهَا، وَالتَّصَرُّفُ لِمَصَالِحَ فِى اَجْزَائِهاَ، وَالتَّدْبِيرُ الْحَكِيمُ لِنَباَتاَتِهَا، وَالتَّرْبِيَةُ الْكَرِيمَةُ لِحَيْوَانَاتِهَا، وَاْلاِنْتِظَامُ الْمُكَمَّلُ فِى تَغَيُّراَتِ اَرْكَانِهَا، وَالْغَايَاتُ الْجَسِيمَةُ فِى اِنْتِظَامِ كُلّيَّتِهَا، وَالْحُدُوثُ دَفْعَةً مَعَ غَايَةِ كَمَالِ حُسْنِ صَنْعَتِهَا بِلاَ اِحْتِيَاجٍ اِلٰى مُدَّةٍ ومَادَّةٍ.. وَالتَّشَخُّصَاتُ الْحَكِيمَةُ مَعَ عَدَمِ ِتَحْدِيدِ تَرَدُّدِ اِمْكَانَاتِهَا، وَقَضَاءُ حَاجَاتِهَا عَلٰى غَايَةِ كَثْرَتِهَا وَتنوُّعِهَا فِى اَوْقاَتِهَا اللاَّئِقَةِ الْمُناَسِبَةِ، مِنْ حَيْثُ لاَ يُحْتَسَبُ وَمِنْ حَيْثُ لاَ يُشْعَرُ مَعَ قِصَرِ اَيْدِيهَا مِنْ اَصْغَرِ مَطَالِبِهَا، وَالْقُوَّةُ الْمُطْلَقَةُ فِى مَعْدَنِ ضَعْفِهَا، وَالْقُدْرَةُ الْمُطْلَقَةُ فِى مَنْبَعِ عَجْزِهاَ،

AÇIKLAMA

Ve onu kazâ ve kaderinin düsturlarıyla detaylandırmış; ve âdet ve sünnetinin kanunlarıyla süslemiş; ve inâyet ve rahmetinin namuslarıyla süslemiş; ve san’at eserlerindeki intizamların, varlıklardaki süslendirmenin, kâinatın parçalarındaki birbirine benzeme, birbirine uygunluk, birbirinin ihtiyaçlarına cevap verme, birbirine yardım etme ve birbirini kucaklaması ve herşeyde o şeyin kabiliyet ölçüsüne göre kader tarafından şuurlu bir şekilde takdir edilmiş kusursuz san’atın şehadetiyle sabit olduğu üzere, isim ve sıfatlarının görüntülüleriyle aydınlanmıştır. 

•Kâinatın düzenlenmesindeki genel hikmet, 

•süslendirilmesindeki noksansız inayet, 

•lütuflarındaki geniş rahmet, 

•terbiyesindeki erzak ve kapsamlı iaşe, 

•örneksiz yoktan var edici Fâtırının şuûnât-ı zâtiyesine mahzar olmasıyla şaşırtıcı bir san’at gösteren hayatı, 

•güzelleştirilmesindeki, güzelleştirme amacına yönelik olan güzellik, 

•varlıklarının sona ermesiyle beraber onlarda akseden güzelliğe ait yansımaların devam etmesi, 

•kâinatın kalbinde, Mâbuduna karşı sadık aşk, 

•çekimlerinde açıkça görünen çekicilik, 

•kâinattaki bütün mükemmellerin, onun örneksiz yoktan var edici Fâtırına dair ittifakları, 

•parçalarında fayda ve yararları gözeten icraat, 

•bitkilerindeki hikmetli tedbir, 

•hayvanlarındaki ikramlı terbiye, 

•erkânının değişimindeki mükemmel düzenlilik, 

•genelinin intizamında gözetilen büyük gayeler, 

•maddeye ve zamana muhtaç olmayarak ve gayet mükemmel derecede güzel bir san’atla bir anda icad edilmesi, 

•sınırsız ihtimaller içinde tereddüt eden varlıklarına verilen hikmetli teşahhusat, 

•gayet çok ve çeşitli ihtiyaçlarının, ellerinin yetişmediği en küçük isteklerine kadar, umulmadık tarzda ve hesapsız bir şekilde, lâyık ve münasip vakitte ellerine verilmesi, 

•zayıflığında yansıyan mutlak kuvvet, 

•acizliğinde yansıyan mutlak kudret...

وَالْحَيَاةُ الظَّاهِرَةُ فِى جُمُودِهَا، وَالشُّعُورُ الْمُحِيطُ فِى جَهْلِهَا، وَاْلاِنْتِظاَمُ الْمُكَمَّلُ فِى تَغَيُّرَاتِهَا الْمُسْتَلْزِمُ لِوُجُودِ الْمُغَيرِ الْغَيْرِ الْمُتَغَيرِ، وَاْلاِتّفَاقُ فِى تَسْبِيحَاتِهَا كَالدَّوَائِرِ الْمُتَدَاخِلَةِ الْمُتَّحِدَةِ الْمَرْكَزِ، وَالْمَقْبُولِيَّةُ فِى دَعَوَاتِهاَ الثَّلاَثِ (بِلِسَانِ اِسْتِعْدَادِهَا، وَبِلِسَانِ اِحْتِيَاجَاتِهَا الْفِطْرِيَّةِ، وَبِلِسَانِ اِضْطِرَارِهَا)، وَالْمُناَجَاةُ وَالشُّهُودَاتُ وَالْفُيوضاَتُ فِى عِبادَاتِهَا،

وَاْلاِنْتظَامُ فِى قَدَرَيْهاَ، وَاْلاِطْمِئْنَانُ بِذِكْرِ فاَطِرِهَا، وَكَوْنُ الْعِبَادَةِ فِيهَا خَيْطَ الْوُصْلَةِ بَيْنَ مُنْتَهَاهَا وَمَبْدَئِهَا، وَسَببِ ظُهُورِ كَمَالِهَا وَلِتَحَقُّقِ مَقَاصِدِ صَانِعِهَا.

وَهَكَذَا بِسَائِرِ شُؤُونَاتِهَا وَاَحْوَالِهَا وَكَيْفِيَّاتِهَا شَاهِدَاتٌ بِاَنهَا كُلَّهَا بِتَدْبِيرِ مُدَبِّرٍ حَكِيمٍ وَاحِدٍ، وَفِى تَرْبِيَةِ مُرَبٍّ كَرِيمٍ اَحَدٍ صَمَدٍ، وَكُلُّهَا خُدَّامُ سَيّدٍ وَاحِدٍ، وَتحْتَ تَصَرُّفِ مُتَصَرِّفٍ وَاحِدٍ، وَمَصْدَرُهََا قُدْرَةُ وَاحِدٍ الَّذِى تَظَاهَرَتْ وَتكَاثَرَتْ خَوَاتِيمُ وَحْدَتِهِ عَلٰى كُلِّ مَكْتُوبٍ مِنْ مَكْتُوبَاتِهِ فِى كُلِّ صَفْحَةٍ مِنْ صَفَحَاتِ مَوْجُودَاتِهِ.

نَعَمْ: فَكُلُّ زَهْرَةٍ وَثمَرٍ، وَكُلُّ نَباَتٍ وَشَجَرٍ، بَلْ كُلُّ حَيَواَنٍ وَحَجَرٍ، بَلْ كُلُّ ذَرٍّ وَمَدَرٍ، فِى كُلِّ وَادٍ وَجَبَلٍ، وَ كُلِّ باَدٍ َوقَفْرٍٍ خَاتَمٌ بَينُ النَّقْشِ وَاْلاَثرِ، يُظْهِرُ لِدِقَّةِ النَّظَرِ بِاَنَّ ذاَ ذاَكَ اْلاَثَرُ هُوَ كَاتِبُ ذاَكَ الْمَكَانِ بِالْعِبَرِ؛ فَهُوَ كَاتِبُ ظَهْرِ البَرِّ وَبطْنِ البَحْرِ؛ فَهُوَ نَقَّاشُ الشَّمْسِ وَالْقَمَرِ فِى صَحِيفَةِ السَّمٰوَاتِ ذَاتِ العِبَرِ. جَلَّ جَلاَلُ نَقَّاشِهَا اللهُ اَكْبَرُ.

كِه لا إلهَ إلاّ هُو. بَرابَرْ مِى زَنَدْ عالَمْ

AÇIKLAMA

•donuk maddesinde görünen hayat; cahil olmasına rağmen herşeyi her şe’niyle kaplayan kapsamlı şuur ve bilinç,

•değişmekten münezzeh olan bir değiştiricinin varlığını gerektiren değişimlerdeki mükemmel düzen,

•bir merkez etrafındaki iç içe daireler gibi ittifak eden tesbihleri, 

•istidat diliyle, fıtrî ihtiyaçlar diliyle ve çaresizlik diliyle edilen üç çeşit duaların kabul edilişi, 

•varlıkların duaları ve ibadetleriyle mazhar oldukları şehadetleri ve feyizleri, 

•mukadderatlarındaki düzen,

•Yaratıcılarını zikretmekle tatmin oluşları, 

•Varlıkların başlangıç ile sonlarını birleştiren kavuşturucu ipinin ibadet oluşu ve ibadet vasıtasıyla olgunluğun meydana gelişi ve san’atkârının o varlığı yaratmasındaki makasıdının gerçekleşmesi, 

•ve bunun gibi, kâinatın sair şe’n ve hal ve keyfiyetleri şehadet eder ki, bütün bunlar birtek hikmetle iş gören bir Müdebbirin tedbirinde ve her bir varlığa birliği ile bizzat hükmedici ve muhtaçların ihtiyaçlarını giderici bir Ehad-i Samed olan bir Mürebbî-i Kerîmin terbiyesi altındadır. Ve bunların hepsi, birtek Seyyidin hizmetinde ve birtek tasarruf eden Mutasarrıfın tasarrufundadırlar. Ve hepsinin de masdarı öyle bir Vâhidin kudretidir ki, mektuplarından herbir mektup üzerinde ve varlık sayfalarından herbir sayfa üzerinde vahdet mühürleri kesretle, çoklukla görülmektedir. 

Evet, herbir vâdi ve dağdaki ve herbir sahrâ ve ovadaki herbir çiçek ve meyve, herbir bitki ve ağaç, belki herbir hayvan ve taş, belki herbir zerre ve toprak, nakışla eser arasında bir mühürdür ve dikkatle bakanlara gösterir ki, o eserin sahibi kim ise, o mektubu ihtivâ eden şu mekânın yazarı da odur; ve yeryüzünün ve denizaltının yazarı da odur; ve böyle mektuplarla dolu gökler sayfasına güneş ve ayı nakşeden de odur. O Nakışçının haşmeti herşeyden sonsuz derecede yücedir. Allahu ekber!

Kâinat bütün parçalarıyla hep birlikte Lâilâhe İllallah hakikatini terennüm ederler.

Bediüzzaman Said Nursi
Yirmi Dokuzuncu Lem'a