O kimseleri ayıralım diye iblise mühleti verdik

O kimseleri ayıralım diye iblise mühleti verdik

Günün Ayet-i Kerime meali...

Bismillahirrahmanirrahim
 
Cenab-ı Hak (c.c), Sebe Suresi 18-21. ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor:
 
18-Hem onlar(ın yurdu) ile kendilerini bereketli kıldığımız memleketler (Şam havâlisi) arasında, (birbirinden rahatça) görünen (mesâfelerde) şehirler meydana getirmiştik ve buralarda (kolayca gidip gelmek üzere) sefer etmeyi takdîr etmiştik. “Oralarda geceleri ve gündüzleri emniyet içinde kimseler olarak seyâhat edin!” (demiştik.)
 
19-Fakat (onlar:) “Rabbimiz! Seferlerimizin (yolculuk yaptığımız şehirlerin) arasını uzaklaştır!” dediler ve kendilerine zulmettiler; nihâyet onları efsânelere çevirdik ve onları tamâmen parçalanmış olarak darmadağın ettik. Şübhesiz ki bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ibretler vardır.
 
20-And olsun ki İblis, onlar hakkındaki (çoğunu azdırıp, samîmî kulları ise kandıramayacağına dâir) zannını doğru çıkardı da mü’minlerden (ihlâslı olan) bir zümre hâriç, ona uydular.
 
21-Hâlbuki onun (o İblisin), kendileri üzerinde hiçbir kuvveti yoktu; ancak (biz) âhirete îmân edeni, ondan şüphe içinde olan o kimseden ayıralım diye (ona bu mühleti verdik). (*) Çünkü Rabbin, herşeyi (dilediği gibi) hakkıyla muhâfaza edendir.
 
(*) “Şeytanın vücûdunda (varlığında) cüz’î (küçük) şerlerle berâber çok makāsıd-ı hayriye-i külliye (çok hayırlı, büyük gāyeler) ve kemâlât-ı insâniye (insanın mükemmelleşmesi) vardır. Evet, bir çekirdekten koca bir ağaca kadar ne kadar mertebeler var, mâhiyet-i insâniyedeki isti‘dadda (insanın yaratılışındaki kābiliyetlerde) dahi ondan daha ziyâde merâtib (mertebeler) var. Belki zerreden şemse (güneşe) kadar dereceleri var. Bu isti‘dâdâtın inkişâfâtı (kābiliyetlerin ortaya çıkmaları), elbette bir hareket ister, ve bir muâmele iktizâ eder (gerektirir). Ve o muâmeledeki terakkī (yükselme) zenbereğinin hareketi, mücâhede (mücâdele) ile olur. O mücâhede ise, şeytanların ve muzır (zararlı) şeylerin vücûduyla (varlığıyla) olur. Yoksa, melâikeler gibi insanların da makāmı sâbit kalırdı. O hâlde insan nev‘inde, binler envâ‘ (nev‘ler) hükmünde sınıflar bulunmayacak. Bir şerr-i cüz’î (küçük bir şer) gelmemesi için bin hayrı terk etmektir ki, bu da hikmete ve adâlete münâfîdir (zıddır). Çendan (gerçi) şeytan yüzünden ekser (pek çok) insanlar dalâlete giderler (haktan saparlar). Fakat ehemmiyet ve kıymet, ekseriyetle keyfiyete (nasıl olduğuna) bakar, kemmiyete (ne kadar olduğuna) az bakar veya bakmaz.”
 
(Lem‘alar, 13. Lem‘a, 72)
 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.