O gün her ümmet içinde, üzerlerine kendilerinden bir şâhid çıkaracağız

O gün her ümmet içinde, üzerlerine kendilerinden bir şâhid çıkaracağız

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Nahl Sûresi 86-89. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

86-(Allah’a) ortak koşanlar da (koştukları) ortaklarını gördükleri zaman: “Rabbimiz! Seni bırakıp (kendilerine) yalvarmakta olduğumuz ortaklarımız, işte bunlardır!” derler. Bunun üzerine (onlar da): “Şübhesiz ki siz gerçekten yalancı kimselersiniz!” diye o sözü (reddederek) kendilerine atarlar.

87-(Müşrikler) o gün Allah’(ın hükmün)e teslîm olmuşlar ve uydurmakta oldukları şeyler kendilerinden kaybolup gitmiştir.

88-İnkâr edip (insanları) Allah yolundan men‘ edenlere, fesad çıkarmakta olduklarından dolayı, kendilerine azab üstüne azab katmışızdır.

89-(Ey Resûlüm!) O gün her ümmet içinde, üzerlerine kendilerinden bir şâhid çıkaracağız, seni de bunların (ümmetinin) üzerine şâhid getireceğiz. Sana bu Kitâb’ı, herşey için bir açıklama (*) ve Müslümanlar için bir hidâyet, bir rahmet ve bir müjde olmak üzere indirdik.

(*) “(Kur’ân) bütün uhrevî (âhirete dâir) ve dünyevî (dünyaya âid), ilmî ve amelî (ilme ve amele âid) erkân-ı sitte-i îmâniyenin (îmânın altı esâsının) her birisini tafsîlen (genişce), erkân-ı hamse-i İslâmiyenin (İslâm’ın beş şartının) her birisini kasden ve cidden ve saâdet-i dâreyni (iki cihan saâdetini) te’mîn eden bütün düsturları görür, gösterir. Müvâzenesini (dengesini) muhâfaza edip, tenâsübünü (birbirine uygunluğunu) idâme edip (devâm ettirip) o hakāikın (hakīkatlerin) hey’et-i mecmûasının (umûmunun) tenâsübünden hâsıl olan hüsün ve cemâlin (güzelliğin) menbaından (kaynağından) Kur’ân’ın bir i‘câz-ı ma‘nevîsi (ma‘nevî bir mu‘cizesi) neş’et eder (çıkar).” (Zülfikār, 25. Söz, 63-64)