Nur Talebeleri asayişin bekçisidir!

Nur Talebeleri asayişin bekçisidir!

Bediüzzaman kast ediyor ki, “Hakiki Nur talebesi Dünya’nın alavereli-dalavereli labirentlerinde ömür tüketemez.”

Risale Haber-Haber Merkezi

Yeni Akit yazarı İbrahim Bektaş, “Nur Talebeleri asayişin bekçisidir!” dedi.

Kur’an’ın asrımıza bakan tefsirlerinin başında gelen “Risale-i Nur” ve onun tercümanı Üstad Bediüzzaman’ın bize bıraktığı ana erklerden birinin, “iman hizmeti asayişin teminatı” düsturu olduğunu vurgulayan Bektaş, “Ve bu membadan beslenen her bir “Nur Talebesi”, bu düsturu fikren yaşamak ve fiilen hayatına aktarmak durumundadır. Buna, Üstad Bediüzzaman’ın muhtelif dönemlerde “derslerinde ve asra seslenişlerinde” de şahit oluruz. Şöyle ki;  Bediüzzaman her defasında; “Elimizde nur var, topuz yoktur. Biz tecavüz edemeyiz. Bize tecavüz edilse, nur gösteririz. Vaziyetimiz bir nevi nuranî müdafaadır (Emirdağ Lahikası)” diye haykırır” şeklinde yazdı.

Bektaş, yazısını şöyle sürdürdü:

“Üstad, vefatından önce vermiş olduğu son dersinde, bakın konuyu hassasiyetle nasıl vurguluyor;

Aziz kardeşlerim; Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Biz bütün kuvvetimizle dâhilde ancak âsâyişi muhafaza için müsbet hareket edeceğiz. Bu zamanda dâhil ve hariçteki cihad-ı mâneviyedeki fark pek azîmdir (Emirdağ Lahikası)”.

Genelde Müslümanları, özelde Nur talebelerini daima “dünyevi ihtiraslarına” tehlike görenlerin suratlarına, Üstad en yalın ve anlaşılır bir şekilde şu tarihi cevabı da yapıştırır: 

Biz dünyaya bakmıyoruz”. 

Yani Bediüzzaman kast ediyor ki, “Hakiki Nur talebesi Dünya’nın alavereli-dalavereli labirentlerinde ömür tüketemez.

Ve ima ediyor ki, “Dünyevi hırs ve ihtirasları olanlar, hakiki Nur talebesi olamaz”.

Yine, “En şiddetli garazla, bana zulmeden fâsık, belki dinsiz zalimlere hiddet ettiğim halde, değil maddî, belki beddua ile de (manevî) mukabeleden o şefkat beni men’ediyor”, diyen dinsiz zalimlere karşı dahi beddua edemeyen bir Üstad’ın tedrisatında yoğrulmuş Nur Talebelerini, bu bataklığın içine çekme çabaları –emin olun ki– beyhudedir. 

Boşa vakit harcamadır.

Bu nedenle, 15 Temmuz’da ellerine geçirdikleri “altın fırsatı”, Nur Talebelerini tasfiye için kullanmak isteyen bir avuç muhterisin, hakiki nur talebelerini, darbecilere bulaştırma gayretleri boşa çıkacak.

Ve inşallah kurdukları pusulara, kendileri düşecektir.

Kamu kurumlarında ve üniversitelerimizde (Iğdır gibi), bilinçli olarak, “hakiki Nur Talebeleri” de töhmet altına alınmak istenmektedir.

Devletimizin ve hükümetimizin en üst mercilerine sesleniyorum;

Lütfen gerekli hassasiyet gösterilsin ve bu “ihtiras tuzaklarından”, “Hakiki Nur Talebeleri” korunsun.

Kurunun yanında yaşın yanmasına müsaade edilmesin.

Masumların günahı yüklenilmesin.

Ve Nur talebelerinin düşmanları şunu iyi bellesin ki,

Karşımıza çıkan şartlar bizi yolumuzdan alıkoymayacak.

Bundan öncekiler gibi, bundan böyle de “kurulan tuzaklar boşa çıkacaktır”.

Çünkü, “iman hizmetinde şiddete yer yoktur.

Ve “Bizim vazifemiz hizmettir; neticesi Cenâb-ı Hakk’a âittir. Biz vazifemizi yapmakla mecbur ve mükellefiz.”

O kadar!..

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.