Niyet zekası

Zihni zeka, maddi varlıkların ilişkilerini, özelliklerini ve etkilerini ortaya koyar.

Duygu zekası ise insanların birbirleriyle iletişiminde davranış ve diyalog etkisini belirliyor.

Ruhsal zeka ise bizi maddi/kozmik alanın dışında, varlıkların içine sinmiş ve etkileyen evrensel boyuttaki İlahi iradenin görünmeyen ama var olan etkisine götürür.

Zihin, duygu ve ruh  zekaları, bileşenler olarak yeni bir zekaya davetiye çıkarıyorlar: Niyet zekası.

Düşünce, davranış veya eşyanın/nesnenin ruhunu etkileyen, duygularının kimyasını değiştiren, düşüncelerinin gerçek karşılığını belirleyen yapıya, niyet zekası diyebiliriz.

Niyet, hayalle başlayan ve anlamlandıkça kendine suretler giydiren düşüncenin eylem basamaklarını harekete geçiren çekirdek düşüncedir. Niyeti çözmek/anlamak/anlamlandırmak, çekirdeğe ulaşmak, DNA’yı keşfetmek ve şifrelerini bilmek, kodlarına vakıf olmak kadar zordur.

Niyetin niyeti, daha kozmik ve kendi içinde şifrelenmiş, dış aygıtları ve görüneni planlayan ve strateji üretirken varlığından haberdar etmeyen bir farkın ve derinliğin sembolüdür.

Niyetin zekası, gerçek isteğimizin kapalı evrelerini ve devrelerini daha anlaşılır, bazen de yanıltıcı bir surette bize yansıtılan bir olayın, sırlı kısmıdır. Aynanın olmazsa olmaz sırlı yönü, aydınlığı doğuran karanlık cephesidir.

Niyet zekası, iç yüzümüzün göstergesidir. Varlıkların kimyasına ne kadar doğru ve ekolojik davrandığımızın yansımasıdır.

“Niyetin ruhu ihlastır” hakikati, zekanın niyetle perçinleneceği hedefi tarif etmektedir. Bu hedefe uymayan maksatlar, ihlasında ruhunu zedeler.

İhlasın ruhu, sinir zedelenmesi gibi fiziki eksikliği fark edilmeyene ama fonksiyon olarak aksayan ve hareketi sekteye uğratan bir haldir. Kişi bedenen vardır, ama ruhen ölmüştür.

Niyetin zekası, aklı selime davetiye çıkarır. Makul olmak, insafla mümkündür. İnsaf ise saf bir niyetten beslenen zeka ile hayatı ve çevresini okur, anlar, planlar ve uygular.

Niyet bir iksirdir. Bir lazer ışığıdır. Görünmez, görünür. Bilinir, bilinmez. Erişilir, değişilir.

Niyetin niyetinde fıtratın diline ulaşılırsa, vicdanın hakikatine teslim olunursa, niyetin zekası basiretle bakar, yoksa şaşar.

Niyeti söze döküp, davranışa kezzap dökmek, zekanın sui niyetidir. Niyet bozulunca, niyetin zekası  bozguncudur. Hakikatten uzaklaştırır, kalabalıktaki yalnızdır. Hüküm padişahındır yine, ama padişah itibarsızdır artık.

Niyetin zekası ihlaslı olursa, üretir, büyütür, yayar, katar ve bereketlendirir. İhvanlık zekasını çalıştırır. Mahviyet çarkını kurar. Fedakarlıkta öğütülür. Yoksa, zeka fesat makinesine, akıl hile dümenine geçer.

Bu hayat denizinde, yolcular bihaber ise masum, bilip de suskunsa veballidir. Dümendekiler ise bozguncudur. Dümende “dümen” varsa, dümene girenler de sorumludur.

Niyet zekası, düşünülmeye değer bir arayıştır/kavrayıştır. Yeniden düşünmeye, zekamızı hangi niyete kurban ettiğimizi düşünmeye değer.  

Siyaset/iktidar/istibdat, niyeti, istediği sonuca kurban etmek için politik zekaya başvurur. Bir “şey” olmak ister. Bir “şey” olur, ama bir şey yapmaz. Niyet zekası, artık statükoyu planlar.

İhlaslı niyet ise, sürece bağlı kalır, zekasını işin hakkını vermeye sarf eder. Sadece görevini yapar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.