Askeri hakimin YAŞ isyanı!

Askeri hakimin YAŞ isyanı!

YAŞ kararları ile ordudan ihraç edilen Emekli Askeri Hakim Yusuf Çağlayan, son toplantısında Ergenekon zanlılarına dokunmayan Genelkurmay'a adeta isyan etti

Risale Haber-Haber Merkezi

YAŞ kararları ile ordudan ihraç edilen Emekli Askeri Hakim Yusuf Çağlayan, son toplantısında Ergenekon zanlılarına dokunmayan Genelkurmay'a adeta isyan etti.

Yüksek Askeri Şûra'nın 28 Şubat dönemindeki ihraçlara muhatap personel ile bugünlerdeki Ergenekon suçlamasına muhatap personele karşı gösterdiği çifte standart bir tutumun gölgesi altında toplandığını ifade eden Çağlayan, "Geçmişte, ihraç işlemine maruz kalanların eğer bir suçu olsa idi hiçbir tereddüt gösterilmez, derhal yasal işlem yapılırdı" dedi.

KOMUTAN BENDEN HUKUKSUZ İDDİANAME YAZMAMI İSTEDİ

Çağlayan, Zaman gazetesindeki yazısında o dönem bizzat yaşadığı bir olayı şöyle anlattı:

"O dönemde bizzat bendeniz, bir kolorduda kıdemli askerî savcı olarak görevli idim. Dönemin kolordu komutanı, kolorduda 400-500 kadar şüpheli/sakıncalı personel bulunduğunu, bunlar hakkında usulen soruşturma emri vereceğini, iddianame yazmamı, bu iddianamelerin Askerî Şûra dosyalarına belge olarak konulacağını belirtmişti. Suç unsuru yok ise iddianame yazamayacağımı belirtince, soruşturma açmaktan vazgeçmişti. Ancak benim sicilime, "kendi ideolojik görüşüne mensup olanlara ayrıcalıklı davranır, bunların davalarına bakmaz" şeklinde bir kayıt düşmüş. Bu sicil, benim ihraç gerekçem yapılmıştı. Yani, 28 Şubat döneminde ihraç edilenlerin suçu olmasa bile yargıya sevkini isteyen bir tutum mevcuttu. Ama çoğu personel, hiçbir cezai takibat gerektirecek suçu bulunamadığından, "yasa dışı faaliyetlere karışanlar" kılıfı ile ihraç edildi."

Günümüzde tam tersi bir süreç yaşandığına da dikkat çeken Çağlayan, "Ortalık haklarında yasa dışı eylemlere karıştığına dair iddianameler düzenlenen personelden geçilmiyor. Yüksek Askerî Şûra dosyalarına konulacak ve verilecek kararlara gerekçe teşkil edecek çok vahim iddialar ve bu iddiaların dayanağı olan belgeler mevcut. Ancak, YAŞ'a sevk bir yana, "hükmen sabit olmadıkça kişi suçlu sayılamaz" şeklindeki masumluk ve suçsuzluk karinesi ve hukuk devleti ilkesi öne sürülüyor ve cadı avı yapılmayacak şeklinde güvenceler veriliyor. Yasalardaki açığa alınmayı gerektiren, hatta ihracı gerektiren hükümler işletilmiyor. 28 Şubat'ta kişilerin aleyhine olarak hukuka, hatta yasalara riayet edilmezken, bugün kişilerin lehine bir tutum ile yasal kurallar dikkate alınmıyor. Ortada tam bir çifte standart söz konusu" dedi.

BU ORDUNUN ÜVEY EVLATLARI MI VAR?

Çağlayan yazısında şu görüşlere yer verdi:

"28 Şubat döneminde pervasızca kırıp dökerek hukuku hiçe sayıp, binlerce insanın ezilip geçilmesine karşılık; bugünlerde "suçluluğu hükmen sabit olmayanlara, suçlu muamelesi yapılamaz" türünden hukuk ilkeleri ile sahip çıkılması açık bir çifte standart değil midir? Oysa, bugün suçluluklarına dair, bağımsız ve tarafsız yargı kurumları tarafından kuvvetli deliller, suç aletleri, dokümanlar, suç unsuru eylemler isnadı içeren iddianameler yazılan personel söz konusu... Elbette suçlulukları hükmen sabit değil... Onların da masumluk karinesinden yararlanmaları gereklidir. Aksini de savunmuyoruz. Ama bu ülkede böylesine bir suçlamaya maruz kalmadığı halde, yargısız, sorgusuz, savunmasız binlerce kişi, birilerinin kafasında suçlu kabul edilerek ihraç edildi. Bu işlemin yasal sonuçlarını yaşamaya devam ediyor bu insanlar... Bir tarafta yargılanmayan; haklarında sabit bir hüküm bulunmayan, buna karşılık adeta yargılanmış ve hüküm giymiş gibi yasal sonuçlara katlanmaya devam eden insanlar; öte yanda ise koruma altına alınan, alınmaya çalışılan personel... Öncekiler bu ordunun üvey evlatları mı idi? Devletin üvey vatandaşları mı idi? Bu insanlar kendilerine kulak verecek bir merci bulamadılar bu ülkede. İlahi adalete sığındılar, ahları, bedduaları yeri göğü kuşattı...

BUGÜNLERDE HUKUKU AKILLARINA GETİRENLERE...

Bugünlerde hukuku akıllarına getirenlere, geçmişlerinde yaşattıkları hukuk dışı uygulamaları hatırlatıyoruz... Hiç kimsenin "hükmen sabit olmadıkça" suçlu sayılamayacağı bir ülkede(!), haklarında hiçbir hüküm bulunmadığı halde suçlu sayılmanın yol açtığı yasal sonuçlara katlanan, cadı avına maruz kalmış olan insanlar bulunduğunu hatırlatıyoruz. Eğer masumluk karinesi açıklamalarında samimi iseler, onları bir açılım yapmaya, YAŞ ihraçlarındaki haksızlıkların telafisine, hiç değilse süregiden etkilerini ortadan kaldırmaya davet ediyoruz. TBMM İnsan Hakları Komisyonu ile ortaklaşa bir alt komisyon oluşturarak, tüm ihraç dosyalarını incelemelidirler. Bu komisyon ihraç edilen ilgili personeli de dinleyerek hazırlayacağı raporunu TBMM'ye ve YAŞ'a sunmalıdır. Eğer ülkemizde hukukun üstünlüğü inşa edilecekse, geçmişte yargı denetimi dışı uygulamaların kırıp döktüğü insanların hukuku telafi edilmelidir. Bu, "masumiyet karinesi" noktasına gelenlerin bir vicdan borcudur.