İnönü'nün Said Nursi uyarısı

İnönü'nün Said Nursi uyarısı

Tercüman Gazetesinde başlayan, yazı dizisinin ikinci bölümündeki Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili bölümü vermeye devam ediyoruz

Risale Haber-Haber Merkezi

Tercüman Gazetesinde başlayan, Sırrı Yüksel Cebeci'nin kaleme aldığı yazı dizisinin ikinci bölümündeki Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili bölümü vermeye devam ediyoruz:

İnönü'den Menderes'e Said-i Nursi uyarısı

Tarihler 8 Ocak 1960'ı gösteriyordu. Ankara'da hava gergindi. Said-i Nursi, Konya, Malatya, Eskişehir, Kütahya, Bursa, ve İstanbul'dan sonra, 1 Ocak günü Ankara'ya gelerek, Denizciler Caddesindeki Beyrut Palas Oteli'ne yerleşmişti. Otel, ziyaretçilerde dolup taşıyordu.

Özellikle DP Muş Milletvekili Gıyaseddin Emre'nin Bediüzzaman'ı ziyaret etmesi CHP'lileri çileden çıkarmıştı.

Çünkü Bediüzzaman'a göre, Başbakan Adnan Menderes "İslam Kahramanı" idi.

Said-i Nursi'nin 1950'de Cumhurbaşkanı seçilen Celal Bayar'a kutlama telgrafı çekerek, "Zatınızı tebrik ederiz. Cenab-ı Hak sizi İslamiyet, vatan ve millet hizmetinde muvaffak eylesin" ve "Menderes İslamiyetin ulviyetini anlayan samimi bir müslümandır. Adanan Menderes'le çok alakadarım. O'nu daima duama dahil ettim" dediğini CHP'liler elbette biliyorlardı.

Ancak, kendi iktidarları dönemindeki kadar sıkı olmasa bile, DP iktidarının da Said-i Nursi'yi sürekli izlediğini ve göz hapsinde tuttuğunu da biliyorlardı.

Hatta DP iktidarı, Said-i Nursi'nin son yurt gezisinden ve Ankara'ya gelip, bir otele yerleşmesinden ciddi rahatsızlık duymuştu. Başbakan Adnana Menderes, sinirli ve sıkıntılıydı.

İsmet İnönü'den tarihi uyarı

CHP Genel Başkan İsmet İnönü, o gün Meclise kararlı geldi. Öfkeli zamanlarında böyle oluyordu. Başkan oturumu açtığında, fırtınadan önceki sessizlik vardı.
İnönü söz istedi.
Tamam, fırtına geliyordu.İnönü yerinden kalktı, kürsüye doğru ilerlemeye başladı. Savaş alanına giden komutan gibiydi. Elinde Cumhuriyet gazetesi vardı. Gazete, Said-i Nursi'nin, Ankara'ya gelmeden önce, İstanbul'da bir taksideyken fotoğrafını çekmişti. Başında sarığı, üstünde libadesiyle...

Öfkeli bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Hükümeti irticayı hortlatmakla suçladı. "Dini siyasete en yaldızlı şekilde alet edilmesi yüzünden memleketin ki defa battığını görmüş benim gibi bir adamın, din istismarcılarının zararı karşısında duyduğu heyeceanlı hassasiyeti paylaşmanızı istiyorum" dedi.

Parmağını DP grubuna doğru hiddetle sallayarak, sözlerini şöyle tamamladı: "Böyle giderseniz sizi ben bile kurtaramam!" Bu kez Başbakan Adnan Menderes geldi kürsüye. O da tepkiliydi. O da sert konuştu. "Said-i Nursi gibi bir pir-i fani bütün hayatını iman ve Kur'an davasına vakfetmiş; dünyayı bu derece bırakmış insandır. Bütün dünyasını ilme, Kurana ve ahirete feda etmiş bir zattır. Siz bundan ne istiyorsunuz?" Meclis karıştı. Milletvekilleri birbirine girdi. Küfürleşmeler, yumruklaşmalar oldu. Meclis Başkanı Refik Koraltan'ın mileltvekillerini yatıştırma çabaları sonuçsuz kaldı. DP'lilerin önerisi üzerine, İsmet İnönü'ye 12 oturum MEclise girmeme cezası verildi.

Menderes'in Nursi'den isteği

Başbakanlık özel kalem müdürü, gece geç saatlerde, Muş Milletvekili Gıyasettin Emre'yi telefonla aradı, "Gıyasettin bey, hemen sayın başbakana gelebilir misiniz, sizi bekliyor" dedi. Gıyasettin emre, Meclis'ten çıkar çıkmaz, doğruca Said-i Nursi'nin yanına gitmişti. Bediüzzaman, onu, "Gıyas Gıyas" diye kucaklayarak karşıladı. Sonra dedi ki: "Bak Gıyasettin sana söylüyorum. Halk partililer beni kzıdırmasınlar, yoksa Türkiye'yi başlarına yıkarım."

Emre, Bediüzzaman'ı otelden alarak, DP Kütahya Milletvekili Tahsin Tola'nın Bahçelievler'deki evine götürdü. CHP'lilerin otele gidip olay çıkarmalarından ve Bediüzzaman'ı rahatsız etmelerinden çekinmişti.
Şimdi de Başbakan'ın yanındaydı.
Sonrasını, kendisi şöyle anlatacaktı:

"Adnan bey bana, 'Bakınız Gıyasettin bey sizi şunun için çağırdım; Üstad Bediüzzaman hazretlerine gideceksiniz, benim ta'zimatlarımı (saygılarımı) kendilerine bildireceksiniz; hava çok gergin, meselenin üzerinde çok duruyorlar. Yolda rahatsız ederler. İdareciler meseleyi anlamadıkları için kendisini taciz edebilirler. O bakımdan kendisinden rica ediyorum bu defa dönsün. Hava biraz sukunet bulsun. Sonra ben kendilerine haber veririm. Gelip giderler. Ben bizzat Anadoluyu gezmesine imkan hazırlayacağım."

Başbakan Menderes'in bu sözlerinden sonra 'Peki efendim' diyerek Üstad'ın yanına gittim.
Meseleyi kendisine arz ettim.
Üstad bana şöyle dedi: 'Adnan bey olmasa idi ben mutlaka gezecektim. Her ne olursa olsun gezecektim. Yanlız Adnan bey dine hizmet etmiş bir insan, bir İslam kahramanı... Kendisini kırmayacağım ve bu defa döneceğim.'
Bu konuşmamız devam ettiğinde saat gece 01 suları idi. Huzurlarından ayrılıp Adnan Menderes'e gittiğimde beni beklerken buldum. Odasında gezinerek gidip geliyordu. Heyecanla Bediüzzaman'ın cevabını sordu. Durumu kendisine anlattım. Bu defa döneceğini söyledim. Menderes rahatlamıştı. Deri bir sukunet içinde bana dönerek şöyle dedi: 'Üstad hazretleri konuştuğu zaman, parmaklarını adeta üç ordu emrinde imiş gibi ve orduları harekete geçirecekmiş gibi gezdiriyor ve hiddetle konuşuyordu değil mi' Ben de 'Evet efendim' dedim. Menderes o zaman 'İşte bu iman kuvvetidir Gıyasettin' diye mukabelede bulundu.

İLGİLİ HABER: Menderes'ten S.Nursi'ye selam

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.