Kerimov'un 'İslam'la savaşı

Kerimov'un 'İslam'la savaşı

Vakit yazarı Ahmet Varol, Özbekistan Cumhrubaşkanı İslam Kerimov'un Risale-i Nur karşıtlığının perde arkasını yazdı

Ahmet Varol'un yazısı:

Sadece Adı İslâm

Arnavutluk"un komünist diktatörlük altında yönetildiği dönemde ülkenin Enver Hoca adlı bir cumhurbaşkanı vardı. Fakat onun zamanında camilerde değil kuytu evlerde bile hocalık yapmak, çocuklara din adına bir şey öğretmek yasaktı. Hatta onun döneminde Arnavutluk"a girmek isteyenlerden sakallı olanların, dinî bir kisve arz ettiği iddiasıyla sakallarına bile müdahale ediliyordu. Fakat ilginçtir ki adam, hoca kelimesinin İslâmî literatüre ait olmasına ve dinî bir içerik taşımasına rağmen kendi adına müdahale etmemişti. Öyle Enver Hoca diye, ama kara bir sicille tarihe geçti.

Özbekistan Cumhurbaşkanı İslâm Kerimov da onun gibi adıyla çizgisi arasında tam zıtlık olan bir devlet yöneticisi. Bu adam da ülkesinde İslâm adına ne varsa silip, süpürmek istiyor. Muhtemelen kendi adı İslâm olmasaydı, İslâm"ın adının anılmasından bile rahatsız olduğunu saklamayacaktı. Ama ilginçtir ki İslâm"la hiç yıldızının barışmamasına rağmen kendi adını koruyor ve İslâm Kerimov olarak anılmaya devam ediyor.

Kerimov, Özbekistan"ın Sovyetler Birliği"ne bağlı olduğu dönemde, 24 Mart 1990"da bu ülkedeki yönetimin en üst kademesine geçti. Sovyetler Birliği"nin dağılmasından sonra bu adam da Özbekistan"ın bağımsızlığını ilan etti. Sovyetler dağıldı ama Özbekistan halkı açısından değişen fazla bir şey olmadı. Çünkü kapılarındaki gardiyan bile değişmemiş, sadece içinde bulundukları zindanın adı değişmişti. Artık Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti değil de Özbekistan Cumhuriyeti idi.

Özbekistan"ın 31 Ağustos 1991"de bağımsızlık ilan etmesinden kısa bir süre sonra, 29 Aralık 1991"de gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İslâm Kerimov bu makama seçildi. Göstermelik bir şekilde düzenlenen ve sonucu önceden belli olan bu seçimler aynı zamanda cumhurbaşkanlığı makamının, yaşadığı sürece Kerimov"a tapulanması amacı taşıyordu. Sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tümü söz konusu tapunun vizite işlemidir.
19 yıldan beri Özbekistan"ı demir yumrukla yöneten bu adamın öncelikli olarak karşısına koyduğu ve ezmeye çalıştığı vatandaşları İslâmî duyarlılık sahibi olanlardır. İslâmî bilinçlenmenin önüne geçebilmek için devlet terörünün her türlüsüne başvurmuş, yerine göre komplolar kurmaktan çekinmemiştir.

Kerimov yaklaşık bir yıldan beri de Said Nursi"nin fikirleriyle, mesajlarıyla ve kitaplarıyla savaş halinde. Geçtiğimiz yıl bazı gazete ve dergileri onun fikirlerine yer verdikleri için kapatan, bu yayın organlarının yazı işleri sorumlularını mahkûm eden Kerimov yargısı o zaman sadece yazanları suçlama merhalesindeydi. Bu yıl bir kademe ileri geçti ve okuyanları da suçlu ilan etmeye başladı. 29 Nisan 2009 tarihinde gerçekleştirilen duruşmada 10 kişi Risale-i Nur silsilesi okumaları sebebiyle mahkûm edildi. Bunlardan 1"i dokuz, kalanı da 6"şar yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca 50 kişinin de yine Risale-i Nur talebesi oldukları iddiasıyla, üstelik haklarında hiçbir somut delil gösterilmeksizin tutuklandığı bildirildi.

Gidişat böyle devam ederse bir sonraki yıl düşünmeyi yargılama safhasına geçilecek, Said Nursi"nin kitaplarında yazılanları akıllarından geçirdikleri, düşündükleri, o kitaplardaki fikirleri tasdik ettikleri tespit edilenler de mahkeme önüne çıkarılacak demektir. “Kafalardan geçenleri nasıl tespit edecekler?” diye soracaksınız. Zalim Kerimov mahkûm etmek istediğinde böyle bir iddianın gerekçelerini de bulur. Onun için önemli olan “suç”un ve “suçlu”nun tespit edilmesidir. İkisi arasında bağlantı kurmakta zorluk çekmez.

Kerimov"un Risale-i Nur"la savaşı tabii ki İslâm"la savaşından ileri geliyor. Bu kitaplar konuşulup tartışılmadan önce onun İslâm"la savaşının mecrası başka alanlara yönelikti.

Özbekistan Cumhurbaşkanı"nın bütün bu zulümleri rahatça işleyebilme cesareti göstermesinin en önemli sebebi ise onun “akredite zalim” olmasıdır. Ne yazık ki Müslüman halklar ve İslâmî bilinçlenme üzerindeki zulüm uygulamalarını sürdürenler de genellikle “akredite zalim” sayılıyor. Dolayısıyla bu tür zalimlerin mağdur ettiklerinin güçlerini birleştirmeleri, tek yumruk haline gelmek için çalışmaları ve zulme hep birlikte karşı çıkmaları gerekiyor.

Vakit