Özbek hakim ve savcının nurcu itirafı-ÖZEL

Özbek hakim ve savcının nurcu itirafı-ÖZEL

Özbekistan'da Nur talebelerine yönelik baskı ve mahkemelerin bir de olumlu yönü var. İşte, Özbekistan'dan Nurlu haberler...

İbrahim Mert-Risale Haber

Özbekistan'da Nur talebelerine yönelik baskı ve mahkemelere yönelik tepkiler olumlu sonuçlar vermeye başladı. Dünyanın bir çok yerinden ilim adamları Risale-i Nur hakkındaki ilmi raporları Özbekistan yetkililerine ulaştırıyor. Özbekistan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Risale-i Nur'ları inceleme kararı da bu olumlu gelişmerden bir kaç tanesi.

Yaşanan olaylar gözleri Özbekistan'a çevirdi. Oralarda neler yaşandığı merak edilmeye başlandı. 1992-1999 arasında Özbekistan'da yaşayan, bu tarihten sonra da zaman zaman gidip gelen bir Nur talebesine Özbekistan'ı sorduk. İşte kısaca anlattıkları.

"Şu anda mahkeme henüz olmadı, bekliyoruz ama televizyonlarda sürekli aleyhte haberlere yer veriyorlar. Buna karşılık Risale-i Nur'un bir meselesi külli bir şekilde müdafaa edilmiş oldu. Mısır Camiül Ezherden, İngiltere Durham Üniversitesinden, Hollanda İslam Üniversitesinden, Amerika ve Kanada'nın çeşitli üniversitelerinden yazılar geldi.

"1999-2000 yılındaki benzer bir yargılamada hakimin şaşkınlığını anlatmak iserim. Hakim, "Her suale profesör gibi cevap veriyorlar. Bunlar nereden almış bu eğitimi" demişti.

"Yine bir savcı, "siz şu halinizle benden evlatlık talep edin hemen gidip imza atayım ve kabul edeyim. Ama beraat istemeyin. Çünkü karar yukarıda verilmiş biz bunu imzalamaya toplandık" diyor. Orada buradaki gibi mahkeme müdafaa gibi şeyler yok.

"Din hissi Özbekistan'da çok kuvvetli. Ancak bir farkla. "Dinde hassas muhakame-i akliyeden noksan" diyor Bediüzzaman hazretleri. Bu ifadeler sanki Özbekisan, Afganistan gibi bölgeler için söylenmiş.

"Özbekistan'da camilerin sayısı azaltılıyor. Çünkü kalabalığın toplanmasını istemiyorlar. Bir şey yapabilirler korkusu yaşıyorlar. Zulüm yapan kişi daima vehim ve vesvese korkusu altındadır. O psikolji ne gerektiriyorsa onu yapıyorlar.

"Risale-i Nur bu bölgelerde bir anda inkişaf etmişti. Üniversitelerde çok sayıda konferanslar oluyordu. Bir radyoda sempozyum gibi program yapılıyordu. Gazetelerde haftada 7-8 defa Risale-i Nur'la Üstadla ilgili yazılar yayınlanırdı. Halk da bunu çok çabuk kabullenmişti.
Orta Asya insanınn ezberleme kabiliyeti çok yüksek. Risaleleri çok ezberlerdi. Durum böyleyken birden tam tersi oldu. Türkiye'den birileri burayı tahrik etti.

"Bir Miraç gecesi biz uçaktaydık. Sabah erken vardık. Onların polislerinde bizim askeriye gibi rütbeleri vardır. Polislerle beraber bir KGB temsilcisi bizi aldı. Bize sorular sordular. İslamda esasın hakimiyet değil hadimiyet olduğunu anlattık. Çok hoşlarına gitti. Bunu mütalaa edebilir miyiz dediler. Risalelerden anlattık. Çok rahatladılar. Onlara 'bize soracağınız her sualin tam cevabını alacağınızdan emin olun' dedik. KGB temsilcisi 'sizin hakkınızda iki tane rapor var hangisi doğru' dedi. Raprolar Türkiye'den gelmiş. Birisi çok müsbet. Bunlarla beraber olan vatan sevgisi kazanır, güzel ahlaklı olur gibi. Diğeri de menfi. Bunlar çok tehlikeli gibi bizimle hiç ilgisi olmayan şeyler yazılmış. Bunları bize okudu. Ben de kendisine dedim ki 'bu kadar yüzde 100 birbirine zıt rapor olabilir mi? İki raporu da dikkate almayın. Siz bize bakın, risalelere bakın. Hangisine uyuyorsak ona göre muamele edin. Biz ancak size bunu söyleyebiliriz.

"Bu tür durumlarda kitaplardan okuduklarınızla mı ilgili şüpheleriniz var yoksa bir yerleden duyduklarınızla mı ilgili şüpheleriniz var? Kitaplar dışındakiler bizi ilgilendirmez. Herkesin konuşma hakkı vardır ve konuşabilir. Biz okuduğumuz kitaplarla muhakeme edilmek istiyoruz. Biz kitabi bir cemaatiz. Bir liderin peşinden koşan birileri değiliz. Şartlara ve havaya göre mevzuları değişen insanlar değiliz.

"Buna çok memnun oldular. O gün cumaydı namaza gitmemiz gerektiğini söyledik. Bizi arabaya kadar da uğurladılar. Kendimizi anlatınca iş değişiyor.

"Nur talebeleri hakkında yerli yabancı farklı istihbaratlar gidiyor. Nur talebeleri sosyal hayatta olsun, okulda olsun mutlaka insanlarda bir farklılık meydana geldi. Bunu görüyorlar. İfsat komiteleri bunu bildikleri için engellemeye çaılıyorlar. Bilhassa bize ait olmayan ithamlarla geliyorlar.

"Son olarak şunu söyleyeyim. Bu mahkemeler ve hapislerden bir kişi bile davadan vazgeçmedi ve hep müdafaa ettiler. Bu Risale-i Nur'un muvaffakiyetidir. Risale-i Nur'un kalplerde yaptığı tesirdir.