‘İnkâr Yasası’nda dört ihtimal var

‘İnkâr Yasası’nda dört ihtimal var

Türkiye-Fransa ilişkilerinde önümüzdeki salıdan itibaren ne zaman ve nasıl sonlanacağı belirsiz, derin bir krizin başlaması mukadder olacaktı.

Fransa Senatosu’nun 77, Ulusal Meclis’in de 65 üyesi “Ermeni soykırımının inkârını cezalandırma yasası”nın iptali için Anayasa Konseyi’ne başvuruda bulunmasaydı,

Önümüzdeki salı, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Senato’dan geçen yasayı onaylaması için kendisine tanınmış yasal sürenin son günüydü.

Fransa’da Cumhurbaşkanı’nın iki meclisten de geçmiş bir yasa tasarısını iade etmek gibi bir yetkisi yok; tek hakkı, aykırılık iddiasıyla Anayasa Konseyi’ne götürerek yürürlüğünü durdurmak. İnkâr yasasının siyasi ve manevi hamisi bizatihi kendisi olduğundan bunu yapması zaten söz konusu değildi.

Dolayısıyla yasanın Fransız Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayımlanmasını müteakip, Türkiye’nin Paris’teki diplomatik temsilciliğini en alt düzeye indirmesi sürpriz olmayacaktı. Büyükelçi Tahsin Burcuoğlu Ankara’ya çağırılacak ve Ankara’daki Fransız muadili Laurent Bili de mütekabiliyet gereği Fransa’ya dönmek durumunda kalacaktı.

Fransız Dışişleri, diplomatik temsilde seviyenin en alt düzeye düşürülmesi, yani ikili ilişkilerde kriz ihtimalinin üzerinde ciddiyetle duruyordu. Nitekim Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerde bu hiç arzulanmayan ihtimalin gerçekleşmesi halinde yapılacaklar hususunda bazı ihtiyati çalışmalar da söz konusuydu.

Buna mukabil, Senato veya Ulusal Meclis’te 60’ın üzerinde üyenin girişimde bulunarak bu yasanın yürürlüğünü durdurmasına daha düşük bir şans atfedilmiş olduğunu hissediyoruz. Neyse ki her iki mecliste de umulandan fazla sayıda üye çıktı ve kriz ihtimali Anayasa Konseyi’nin kararını vermesine kadar ötelendi. Bu, en fazla bir ay demek.

Dikkat ederseniz, “Kriz ihtimali ortadan kalktı” demiyoruz; dosya ve süreç hakkında görüş vermeye yetkin konumdaki kaynaklardan aldığımız bilgiler ışığında ancak, “Kriz ihtimali ötelendi” diyebiliyoruz.

Buna karşılık Türk medyasının geneline bakacak olursanız, Fransa’daki Anayasa Konseyi’nin “inkâr yasası”nı bütünüyle iptal etmesi neredeyse kesin gibidir.

Bu, gerçekçi olmadığı kadar, kamuoyu psikolojisi açısından da sakıncalar ihtiva eden bir beklentidir. Türk medyası aşırı iyimser bir hava pompalayarak, maalesef daha büyük hayal kırıklığı ve aşırı tepkiselliğin potansiyelini inşa etmiş oluyor.

Nihayetinde, Fransa’da yasaların anayasaya uygunluğu hakkında karar mercii olan Anayasa Konseyi açısından “inkâr yasası”nın bütünüyle iptali, bu organın önündeki dört tercihten biridir yalnızca.

Anayasa Konseyi’nin “inkâr yasası” hakkındaki kararını iki geleneğin, birbiriyle etkileşim ve uzlaşma halinde veya biri diğerine üstün gelerek şekillendirmesi bekleniyor.

Birincisi, yasaları sadece anayasaya uygunlukları açısından inceleyen legalist gelenek... İkincisi de hümanist ve adaletçi gelenek...

haber7