Nehirden su içmeyen azların tavrı

Tahkiksizlik keskin tarafgirlikle sonuçlanır. Sonuçta tefrit ehli ile ifrat ehli vuruşur durur, olan vasat ehle olur, birikimler heder olur, kazanımlar heba olur uçar. Harbi kazanan var gibi görünse de, muharebeyi her iki taraf da kaybeder.

Aklı çalıştırmak cehdi göstermeyenler itimat hisleri ile muhakemeyi başkasının cebine koyduklarında ortaya böyle çatışma sahneleri çıkar. Şahsi iyilik, ferdi fazilet, kişisel yetenek saygı duyulmaya değerdir ve bir yere kadardır; asıl olan hakikattir, geniş hikmettir, kuşatıcı gerçekliktir.

Ümmetin selameti, bütün Müslümanların kurtuluşu, bütün Mü’minlerin ferahı; ırmakların nehirlere, nehirlerin denizlere akmasıdır. Irmak olarak kalmak isteyen grup kümelerinin çarpışmasından yığın yığın nifak çıkar, hakikat denizine ulaşamadan buhar olunup gidilir.

Çarpık zihniyete bir duruş gösterilmeli elbet; bu duruş kişisellikten ve hatırdan öte bir duruş, ali bir tavırdır. Bu yakının da olabilir, sevdiğin biri de olabilir. Zanlı zihniyetle hüküm veriyorsa o zihniyete karşı hakikatli cevap vermek gerek lisandan ziyade hal ile olur. Konuşmakla çözülmeyen mevzuyu tekrar tekrar konuşmak kelama hürmetsizlik değil mi?

İleriye gitmek isteyen artık arkasına bakmamalı, arkasına bakıyorsa ileriye gitmiyordur. Şu şöyle dedi dedikodularını kulak kabartmak arkaya bakmaktır, daima ileri. Putlaştırılmış araçları kırarak ileri, amaç haline getirilmiş araçları terk ederek ileri; denize ve iki denizin birleştiği yere varmak için ileri.

Hayalleri temizlemek, zihinleri zindeleştirmek, kalbi arındırmak, ruhu masumlaştırmak… Ki katre olma kabiliyetine erişilsin, ümmet ummanına, hakikat deryasına çabuk ulaşılsın. Kalben tahkik ehli olmak, aklen hüsnü zan etmek; ırmağın ümmet denizine doğrudan akma serüveni…

Küçük grupların kümeleşmesi külli akılla buluşmuyorsa nifaktan ve çatışmadan başka olacak bir şey var mıdır? Heder edici vuruşma endişenin ötesinde korkutucu bir seviyeye geldi. Kazananın olmadığı muharebeyi sürdürmek, olmayan gök kubbemizi bir daha başımıza yıkmak değil midir?

Muhakeme ve hüsnü zan, şahsilikten öte zihniyete diklenme ve tavır gösterme, arkaya bakmadan ilerleme; nehirden su içmeyen azların tavrı olsa gerek. Bir Yuşa sadakati yeter, iki denizin birleştiği yerdeki buluşmayı erişmek için…

İki deniz akıl ve kalp değil midir? Bu buluşmadan ruh hürriyetine kavuşmuyor mu? Nazarlar hadiselerin zahiri kadar batınına çevrilmeli değil mi? Tahkiklere havale…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.