Neden memnun değilim?

Şükrün mikyası rızadır memnuniyettir kanaattir ve iktisattır.

Peki bizim memnun olmamızı engelleyen nedir? Mevcut durumda memnun olabileceğimiz hiç mi bir şey yoktur? Gözümüz için şükretmenin tek yolu onu kaybetmek midir? Sağlığımıza şükredebilmek ve nimet olduğunu anlayabilmek için ille onu kaybetmemiz mi gerekır? Eşimızin kıymetini o ölmeden anlamanın yolu yok mudur?

Sürekli şekva ederek mutsuzluğumu arttırmakla şeytanıma neden bayram ettiririm ki?

Benden adam olmaz zaten dedirten de şeytanım değil mi? Böylece kaleyi içten fethediyor ve kıpırdamama hiç gerek olmadığına beni inandırıyor. Elim kolum bağlanıp kıpırdayamaz oluyorum böylece. Neyse batılı tasvir etmeyi bırakalım da memnuniyet sarayına nasıl gidebileceğimize bakalım.

Doğrusu şu an farkettim ki bu konuda pek de bir şey bilmiyorum. Bana yardımcı olur ve hayatınızda memnun olmanıza sebep olan şeyleri yorum yazarak gönderirseniz inşallah istifade ederiz. İsmail Berk’in “huzur albümünüzü incelediniz mi” adlı yazısını da tavsiye edebilirim bu konuda.

Risalei Nurdaki ilim cihetiyle bakınca anlıyorum ki kuşlara kanat, balıklara yüzgeç verilmiş olmasından tutun da güneş ile dünya arasındaki mesafeye kadar her şey ama her şey bizim için bir nimet.

Ağaçtan maksat meyvedir ve kainat ağacının meyvesi de insandır. Öyle ise on sekiz bin alemi içine alan bu kainat Cenneti ile cehennemi ile, ruhlar alemi, melekut alemi , misal alemi, mesmuat alem, mubsırat alemi, şehadet alemi, gayb alemi ile bizim için birer nimettir.

Madem böyledir alemler ve onların mahlukatı adedince memnun olmak lazım gelmez mi? Değil mi ki hepsi adeta benim için yaratıldı ve istifademe sunuldu. Temaşa ve tenezzühüme hizmet ediyor o alemler ve mahlukatı adedince memnun olup onların sebebi vücudu olan Efendimiz Alethissalatü Vesselama o alemlerin adedince bir salavat getirmek ile ferahlanamaz mıyım?

Acaba sadece dünya hayatına odaklanmış ve dünya malının ve makamının hırsı ile kendimden mi geçmişim ki sıkılıp duruyor ve kainat bana hizmet ederken dünyanın hizmetçisi konumuna düşüyorum? Elbette adi bir hizmetçisine hizmetkar olmak insanı sıkar ve zillete düşürür.

Oysa bu dünya ahiretin tarlası ve ahireti kazanmak için bir ticaretgah değil mi? Bana ne olmuş ki ebedi dünyada kalacak gibi hırs ile dünya malına ve makamına gözümü dikmişim? Adeta gölgesinde dinlendikten sonra kalkıp gideceğim ağacı kökünden söküp sırtımda taşıyarak götürmeye heves etmişim. Hiç takat yeter mi o koca ağacı taşımaya? Akıl karı mıdır bu yapmaya çalıştığım? Evet gerçekten ruhu hasta olandan başkası dünya yükünün altına girmez.

Halbuki o ağacın gölgesinde dinlendikten sonra kalkıp ağaçla vedalaşmaya bile gerek görmeden yürüyüp gidivermek ne rahattır. Ne selametli ve izzetli bir davranıştır.

Elbette dünyanın farklı yüzleri var. Şimdiye kadar bahsettiğimiz fani ve fena yüzüdür. Yani terke layık olan ve hayvaniyet mertebeme taalluk eden dünya. Bir de insaniyet cihetimle alakadar olduğum dünya var ki, ahiretin tarlası ve Allah’ın isimlerinin ayinesi olan dünya. Bu dünya ise olmazsa olmazımızdır.

Eğer terke layık olan dünyanın içindeki maddi menfaatlere gözümü dikmiş isem ve kalb ve ruh taşıyorsam asla memnun olmam ve tatmin olmam söz konusu olamaz. Zira bekaya mazhar olan ruh ancak bakiye müteveccih olmakla tatmin olabilir. Fani dünya ve içindekilerin hepsi de benim olsa dişimin kovuğunu bile doldurmaz. Kalb ve ruh dünyaya razı değildir, layık mekanı da burası değildir. Ebedi arzulamakta ve burada gurbeti yaşamaktadır.

Fenanın arkasındaki bekayı görmedikçe ve Baki olanı istemedikçe kalb ve ruh ve vicdan taşıyan insanın mutlu olması mümkün değildir. Bir de verilen nimetleri fark etmeyen ve kıymetlerini taktir etmeyen ve o nimetlere olan ihtiyacını fark etmeyen insan mutlu ve memnun olamaz.

Dilerseniz bu tefekkür ufkunda ihtiyaçlarımızı yeniden gözden geçirelim hakikaten ama hakikaten benim neye ihtiyacım var? Son model araba ile mutlu olmam mümkün mü? Lüks bir ev beni mutlu eder mi? Teknoloji harikası aletler gönlümü hoş eder mi? Vicdanım, ruhum ve kalbim varken ve kainata sığışmayan istekleri varken dünyanın içindekileri de geçtik samanyolu galaksisi tapusuyla ve içindekilerle beraber bana verilse acaba tatmin olur muyum?

Allah ile vuslatı ve likayı isteyen kalbim ve ruhum neyle doyabilir ki? Haydi nefsimin istekleri peşine düştüm diyelim ne olacak ki? Serçe kuşu bile evlilik ve maddi rızıklardan benden çok daha ziyade keyif alıyor. İnsan için beraberinde elem ve keder getirmeyen bir dünyalık lezzet yok ki. Malsa mal evlatsa evlat. Bunlar ancak imtihan unsuru, safi lezzet ve şirin nimet ve hakiki sürur ancak ve ancak Allaha iman, Allah’ı tanımak ve Allaha muhabbet ve bunlar içindeki ruhani lezzetlerde saklı.

Eğer nefsinim hacetleri içinde boğulmaktan ve fani zevkler peşinde koşmaktan azıcık kafamı kaldırabilsem inşallah ruhun lezzetlerini hissedebilirim ve bu lezzet asla bitmeyecek sonsuz bir lezzettir çünkü ruh katiyyen bakidir.

Demek kalb ruh ve vicdanım olduğunu fark edip onların ihtiyaçlarını karşılamayı başarabilirsem inşallah memnun ve mesud olacağım ve olacağız.

Haydi gelin bir ihtiyaç listesi yazalım. Hani her hafta yapıyoruz ya. Ama bu sefer midemizin ve hanemizin ihtiyaçlarını değil de kalb, ruh ve vicdanımızın ihtiyaç listesi.

Sadece vicdanın temel ihtiyaçlarını yazayım gerisi sizin

1. Nokta-yı istinad

2. Nokta-yı istimdad.

Nerede bulacağınızı da diyivereyim de kolaylık olsun bulunmayan dükkanları gezip zahmet çekmeyin. Bunlar her asırda o asra münhasır olan yerlerde oluyor, geçen asırlara has yerlerde ararsanız çok güzel şeyler bulursunuz hoşunuza da gider ama ihtiyacınızı karşılayamayabilirsiniz. Bu asırda asrın tefsiri olan ve kıyamete kadarki zamanda da hükümferma olacak olan, Kuranın mucizevi bir leması bulunan Risalei Nur Külliyatı. Haydi size Pazar ola...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum