Nasıl o Hâlık-ı Zülcelâle nihayetsiz bir minnettarlıkta bulunmayalım ki

Nasıl o Hâlık-ı Zülcelâle nihayetsiz bir minnettarlıkta bulunmayalım ki

Bir taraftan kardeşlerimizi çoğaltıyor, muhiblerimizi teksir ediyor. Maddî ve mânevî kuvvetlerimizi takviye ediyor

Risale Haber-Haber Merkezi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Barla Lâhikası adlı eserinden bölümler.)

Ahmed Hüsrev’in fıkrasıdır.

Bizi tarik-ı Hakta dolaştıran, mânevî yaralarımızı tedavi eden, hakikat uğrundaki düşüncelerimize bir kat daha metanet veren, bugünün şeytankârâne tehdidatına rağmen cesaretimizi takviye eden ve her hususta ruh ve kalblerimizi iman ve hakikat nuruyla nurlandıran ve sa’yimizde teşci eden ve Kur’ân-ı Hakîmin iki âyetini ihtivâ eden Otuz Birinci Mektubun Birinci ve İkinci Lem’alarını ve Yirmi Dokuzuncu Mektubun Sekizinci Kısmından İkinci Remzine ait mühim bir i’câzı da aldık, okuduk. Aldığımız mânevî feyzi, benim gibi yoksul bir talebenizin kalb ve kaleminin haddi değildir ki tarif etsin.

Kıymettar Üstadım, nasıl o Hâlık-ı Zülcelâle nihayetsiz bir minnettarlıkta bulunmayalım ki, aziz Üstadımızı vasıta kılarak, en büyük nimetlerini, pek ziyade muhtaç olduğumuz bir vakitte veriyor, bizi teselli ediyor. Hem memnun ediyor, hem de istikbalin nurlu yüzünü göstererek bizi o nura koşturuyor. Bir taraftan kardeşlerimizi çoğaltıyor, muhiblerimizi teksir ediyor. Maddî ve mânevî kuvvetlerimizi takviye ediyor. Diğer taraftan saâdet hazinelerinin anahtarlarını ellerimize veriyor. Ey aziz Üstadım, Cenâb-ı Hak sizden ebeden razı olsun.

Ahmed Hüsrev

***

Zeki’nin fıkrasıdır.

Ben istiyorum ki, bir an evvel bir yere çekileyim de, mesâiden hariç zamanlarımı, o ulvî ve mukaddes hazine-i hakikat ve âsâr-ı giran-bahâ hizmetinde devama başlayayım. Fakat bugünlük bu yüce emelimin husulünden, bizzarure ve bilmecburiye mahrum kalıyorum. Hiç olmazsa şu günlerde elimde, o mütalâası gönüllere ve kalblere bir safâ-yı sermedî ve câvidânî bahşeden kitab-ı kâinatın birer lem’ası ve birer nur-u timsâli olan eserlerinizden bir-iki tanesi elimde bulunsaydı, benim için nâ-kabil-i tarif bir sürur ve saâdet menbaı olacaktı ve ne bulunmaz bir nimet, ne ele geçmiş bir define olacaktı.

Çok zaman evvel Sabri Efendi ağabeyim, yeni çıkan kudsî ve esrarlı nurlardan, bir cüz’ü bâri olsun göndermek fikrinde olduklarını bildiriyorlardı. Galiba müsait vakit bulamadıklarından, yazıp gönderemediler. Hem bazı eserleri beraberimde getirmediğimden çok pişman oluyorum. Onlardan başkalarını istifade ettirmek fırsatını bulamazsam, mütalâa eder, mânen mücadeleye bir medar-ı kuvvet olurdu.

Netice itibarıyla, madem ki şimdilik o hazinelerden istifade edemiyorum; o halde, kendimi zararlı görmekte haklıyım. İnşaallah duanız himmetiyle, yakın bir zaman zarfında, o zararları telâfiye kâfi bir zaman ve bir fırsat ele geçer.

Bir ömr-ü mukadderden mâdud olan şu günlerim şükür ve hamdle geçmektedir. Bana öyle bir kanaat geldi ki, kalbimi yokladıkça, kalbim bu kanaati takviye ediyor; nefsimle mücadelede muzaffer olacağımı ümit ediyorum.

Aziz Üstadım, şu hicrana ve firaka, muvakkat olduğu için tahammül ediyorum. Ayrılığımız her ne kadar muvakkat olsa, yine beni müteessir ediyor. Bizzarûre mâlâyâni şeylere mâruz kaldıkça, “Âh” diyorum, “Üstadımın yanında olsaydım!” Ve kendi kendime, daha doğrusu kalbime ümit ve cesaret tavsiye ediyorum. Reddedilen bir arzu nasıl kesb-i şiddet ederse, emellerimin şimdilik husûle gelmemesiyle, iman ve emellerim de aynı nisbette kesb-i kuvvet ediyor, ruhum yükseliyor; kalbimde açılan pencereden, mânen daha serin ve daha geniş nefes alıyorum.

Zeki

Devam edecek

ÖNCEKİ BÖLÜMLER

Lâhika mektupları hizmet-i Kur’âniyenin esaslarını ders veriyor

Hulûsi Bey ve Sabri Efendinin mektuplarının Risale-i Nur'a dahil edilmesinin beş sebebi var

Üstadın vazifesinin bitmediğine dair burhanlar

Risale-i Nur mektuplarının bendeki tesirleri

Size bu eseri yaptırtan o Nurları ayak altında bıraktırmaz

Ömrümde ilk defa olarak Üstad dedim

İhtiyaca ve hâl-i âleme göre yazdırıldığına asla şüphe kalmamıştır

Doğrudan doğruya nur-u Kur’ân olan mübarek Sözler

On Dokuzuncu Mektup ile yeniden hayata dönmüş gibi oldum

Eserleriniz güzel bir Üstad, ulvî bir mürşid olacak

Bu hakaikle Avrupa ehl-i dalâletine de meydan okunur

Allah bu Nurları âciz insanlarla bile neşir ve muhafaza ettirir

Risaletü’n-Nur’un dinleyicileri arasında 88 yaşında bir hoca vardı

Bu eserler bütün cemaatlere daima mazhar-ı takdir oluyor

Yeğeni Abdurrahman'dan Said Nursi'ye: Aziz Mamo

On Dokuzuncu Mektup, ruh ve kalb-i âcizîyi gül ve gülistanlığa çevirdi

Müşrik ve münkirleri mağlûp ve ilzam eden son sistem malzeme-i cihadiye

Beşerin ayağını kaydıran şu asırda Nur fabrikasından her nevi teçhizat alınmalı

Avrupa meftunlarına atılan topun elmas güllelerini gördüm

Cenâb-ı Hak sancak-ı Muhammedî (asm) tahtında cümlemizi haşreylesin

O söz felsefenin çıkmazına sapan gafil ve âsilere müthiş bir darbe gibi çarpıyor

Otuz Üçüncü Sözünüzle kalbimi tedavi buyurmanızı istirham eylerim

Zaman olur ki herşey, herkes, her muamele, kalbi incitiyor, işte ilacı

Nur deryasından içmek isteyen bunları alsa dahi kalp ve ruha kâfi

Sözlerinizi insafla okursa tevbeye mecbur olacağına kat’iyen ümitvârım

Güzellik yazılarımızda değil, i’câz-ı Kur’ân’dan olan nurlu Sözler’e aittir

Isparta’nın intibahına sebep olan Âdilcevazlı Bekir Ağanın duyguları

Onuncu Söz'ü aldığım dakikada bir ağacın altına gittim

Benim için buna ruhsat veren Cenâb-ı Hakka milyarlarca hamd ediyor ve şükrediyorum

Mirac gibi bir şâheser karşısında apoletleri sökülmüş bir kral vaziyetine düşer

Bendeniz, doktorların düşündüğü gibi düşünmüyorum

Bu kardeşinizde, Üstadının bazı hasletlerinden vardır

Risale-i Nur, Avrupa’ya karşı Kur’ân’ın parlak bir güneş olduğunu gösterecek

25. Söz 'Yaş ve kuru ne varsa Kur'an'da yazılmıştır' ayetini ispat ediyor

Envâr-ı Kur’âniye burhanlarından Sözler kalbimi nurlandırıyor

Bahtiyar kardeşim Hüsrev, o menzili çok güzel süslendirmişsin

Herkesten ziyade hasta olan, maddî ve gâfil doktorlardır

Şu tevafukat-ı acibe başka kitaplarda bulunur mu?

Cumartesi günü, saat on bir buçukta müjdeli ve mübeşşir eseri aldım

Bir zerrede kâinatın saltanatının küçük nümunesi mevcuttur

Hz. Muhammed’in (asm) muazzam mucizesi elimizde değil mi?

Yirmi Üçüncü Söz insanlara insanlıklarını ihtar ediyor

Aradaki hâinlerin engel olmaları, şüphesiz çok müteessir ediyor

O mektubu valideme okudum, gözlerinden yaşlar dökülüyordu

Risalelerin her birisinin nurları bir, güzellikleri ayrı

Gözlerimden dökülen yaşları risaleleri okumakla teskin edebiliyorum

Üstadıma kendi elimle Kur’ân-ı Kerîmi yazıp takdim etmeyi çok arzu ediyorum

Ey Üstad! Eserlerin seni nâmınla beraber yaşatacaktır

Manevî iplerle bağlanmış bir cemaat efradının sevini hissediyorum

Bazıları soruyor, Nur eczahanesinde ne gibi tedaviler var?

Emsâli görülmemiş hakikatleri Hazret-i Kur’ân’dan istiyor

Kötü alimlere çok mükemmel ve manevî tokat aşk ediyorsunuz

Binbaşı Âsım Beyin Risale-i Nur şiiri

Bu Sözler, şükür nehrinin menbaına şükür dağının tepesine götürüyor

Rahmet-i İlâhiyeye, Üstadımız elyak ve elhak memur ve vasıta olmuştur

Nur talebelerinin bu hali bir alâmet-i muvaffakiyettir

Üstadım, imanımı balyozuyla kırarak kurtardı

Üstadım, Kur’ân denizindeki definelerini meydana çıkarmıştınız

29. Mektuptaki o bölüm beni derin derin tefekküre sevk eyledi

Kâinatın sırlarını açan anahtarları bu fakire veren o risalelerdir

Hattat ve şair Ahmed Galib'in Sözler ve Bediüzzaman şiiri

Zahiren otuz üç adet, mânen otuz üç milyon elmas, inci ve mücevherat

Bazan yoruluyorum, nefsimi ruhum vazifeye davet ediyor

Medar-ı tesellîmiz Erhamü’r-Râhimîn’in bize kavuşturduğu hakikatlerdir

Tarikatı anlatan bu risaleyi çok ehemmiyetli buluyorum

Üstadım, Kur’ân-ı Hakîmin son sistem malzeme-i mübarekelerini icada vesilesiniz

O risale Ulemâü’s-sû’ ahzâbına şedit bir tokattır

Bu hafta sevincim ve şevkim pek ziyade idi

Kur’ân-ı Azîmüşşâna fedâ olan bu baş, başka yere eğilmeyecek

Nasuhîzade Şeyh Mehmed Efendiden Bediüzzaman'a şiir

Gönül şöyle arzu ediyor: Bu fakir, siz Üstadımdan evvel kabre girsin

Hafız Ali'nin şehid olacağını hissettiği yazısı

Bu nurlu eserler hem okşamak, hem korkutmak gibi iki zıt tesiri hâizdir

Rica ederim gücenmeyiniz hediyenizi bunun için kabul edemedim

Bediüzzaman Said Nursi'den talebelerine ciddi kardeşlik uyarısı

Ancak ve ancak i’câz-ı Kur’ân’ın o büyük denizinin reşhasıdır

İki haftadır Sırr-ı inna ateyna risalesini okuyor ve elimizden bırakmıyoruz

Müftü 'Hiç kimsenin muktedir olmadığı hakaiki Kur’ân’dan bulup çıkarmışlar” diyor

Sözler ve Mektubat'ın en harika vasfı bu ince noktada