Mustafa ve öteki Mustafa!

Mehmet Ali Ayni Bey’e ait ‘Şeyh-i Ekberi Niçin Severim?’ başlıklı küçük bir risale mevcuttur. Orada İbni Arabi’ye atfen Mim’lerden bahsediyor ve Mim’ler döneminde hayatın tatlı olacağına ve girdikleri her savaşı kazanacaklarına temas ediyor, haber veriyor veya naklediyor. Bu mesele Mehmet Ali Ayni’nin kafasını epey kurcalamış olmalı. Haklı olarak ‘kimler bunlar?’ diye soruyor. Bu Mim’ler kim ola ve hangi devirde yaşaya! Cim karnında nokta! Bilindiği gibi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının ve haleflerinin bir kısmının baş ismi Mustafa. Bir Mustafa’lar halkasından söz etmek mümkün. Mustafa İsmet İnönü, Mustafa   Fevzi Çakmak, Mustafa Bülent Ecevit! Mustafa Kemal’in çevresi veya A takımı esasında Mustafa’lar yoğunlukta! Mustafa Kemal ve çevresinin Mustafa ismiyle dolu olması tesadüf müdür? Yoksa asimetrik bir durum mu mevzubahis?  
 
Mısırlı bazı Kıptiler, 2013 yılının İslamcılar açısından kaybedilmiş bir yıl ve öteki Mustafa’nın yılı olduğu görüşündeler. İslamcıların 500 yıllık istikbal rüyalarının bittiğine temas ediyor!  İslamcıların 500 yıl iktidarda kalma hayallerinin bir yıl içinde (2013) buharlaştığına ve eridiğine temas ediyor. Gerçekten de merd-i Kıpti'nin dediği bu 500 yıllık hayal nereden çıktı? 28 Şubatçılarla mı karıştırdı yoksa?  Bunlardan birisi olan Ferec Hanna adlı Kıpti, İslamcıların Recep Tayyip Erdoğan, Mahatır Muhammed, Molla Ömer ve Eymen Zevahiri’yi halife olarak naspetmeyi hayal ettiklerini ve tasarladıklarını ama umduklarını bulamadıklarını yazıyor. Bu anılan isimlerden ayrıca '21’inci yüzyılın ayetullahları' şeklinde bahsediyor. 20’inci yüzyılın başlarında Mısır vatanperveri Mustafa Kamil Paşa’nın İttihad-ı İslami temin etmek isterken Türkiye’de öteki Mustafa’nın (Kemal) tersini ve hilafını yaptığına temas ediyor. İşte burada Mustafa’ların asimetrisini görüyoruz. Mustafa’ların simetri ve asimetrileri de bulunuyor. Türklerin de simetri ve asimetrileri veya negatif ve pozitifleri olduğu gibi.  Mustafa Kamil geçen yazıda da bahsettiğimiz gibi, Ömer Mekrem'in devamı ve onun yoluyla ve onun üzerinden Salahaddin Eyyübi çizgisine bağlanıyor. Mustafa Kemal ise Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’da yaptığını yapıyor; rejimi değiştirmesi gibi o da Türkiye’de rejimi değiştiriyor. Bediüzzaman da namına yazdığı mektupta Napolyon yerine Salahaddin Eyyübi’yi model almasını salık veriyor.   
 
*
 
100 yıldan beri İslam aleminde Mustafa Kemal ile Mustafa Kamil’in fikriyatı çarpışıyor. Bu ulus devleti ile İttihad-ı İslam çizgisinin çekişmesidir. İkisinin çocuklarının veya haleflerinin çekişmesine de sahne oluyor. Bunu daha da geriye götürerek Rıfaa Tahtavi’nin çocuklarına hamledebiliriz. Cemil Meriç’in ifadesiyle Tahtavi İlk müstağriplerden veya yerli müsteşriklerden birisi sayılabilir. Fransız yazar Guy Sorman, ‘Rıfaa’nın Çocukları-Müslüman Modernler’ ismiyle bir çalışma yapmıştır. Türkçeye de çevrilen çalışma müstağripleri yani Müslüman modernleri ele almaktadır. Abdullah Cevdet ve Taha Hüseyin gibiler ise daha sonraki kuşağı temsil ediyorlar. Devlet adamı düzeyinde ise Mehmet Ali Paşa, Nasır ve Mustafa Kemal üzerinden bir simetrik hattan veya çizgiden bahsetmek mümkündür. Buna mukabil, Ömer Mekrem, Mustafa Kamil, Muhammed Ferid ve Muhammed Necip ve Muhammed Mürsi gibi asimetrik bir halka da var. 
 
Ferec Hanna’nın yazdığı gibi Mustafa Kemal ile Mustafa Kamil isimleri arasında tek bir harf farkı vardır. Ama anlamlar dünyasında muvasala temin edilemeyecek kadar bir açık ve tezat bulunmaktadır. Yer ile gök kadar birbirine yabancıdırlar. Sera ile Süreyya farkı gibi. Ferec Hanna, Mustafa Kemal’in aksine Allah’ın Hasan el Benna’dan önce onun selefi olan Mustafa Kamil’i ahrete çekerek adil davrandığını yazıyor. Ayrıca burada, Mustafa Kamil’in halefi Hasan el Benna’nın da ‘münasip bir ceza’ babından erken yaşlarda suikasta kurban gittiğine ima var. Bu değerlendirmeye yapan Kıpti Ferec Hanna ve benzerleri Muhammed Mürsi ve arkadaşlarının idamını dört gözle bekliyor olmalılar! Zaten bu kafa Müslümanları Mısır’ın ağır misafirleri olarak görmektedir. (http://elshaab.org/ thread.php?ID=109457) Demek ki herkes aşağı yukarı ne yaptığını biliyor. Herkesin referansını ve Kur’an ifadesiyle  meşrebini biliyor. Bakara Suresi 60’ıncı ayette şöyle buyrulmaktadır: “Alime küllü ünasin meşrebehum/ herkes kendi meşrebini ve suyunu alacağı pınarı bellemişti…” Merhum Necip Fazıl Bey’in dediği gibi: Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
 
Mısırlı darbecilerin veya Napolyon taraftarlarının 'öteki Mustafa’dan yana oldukları aşikar. Haluk Bilginer, Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e 'öteki Mustafa' ile ilgili olarak Türkiye algısını teşhis etmiş. Bu algı normal rejimler altında olabilecek bir algı ve telakki değil. Bilginer ile Çamlıbel arasında öteki Mustafa algısına dair şu konuşma geçiyor:
 
-Bizim babamız ölmedi hâlâ da ondan. Hâlâ yaşıyor. İçimizde!
Atatürk’e tapınmaktan vazgeçemedik
-Kim o baba?
-Ooooh ohoho... Oto-sansürlettirmeyin beni. Türkiye’nin babası. 90 yıldır bir tane.
-Yani, içimizdeki Atatürk’ü mü öldürmemiz lazım?
-Atatürk’ü öldürmeyeceğiz. Atatürk’ü olduğu gibi anlamaya çalıştığımız zaman onu daha iyi analiz edebileceğiz. Atatürk’ü insan olarak anlayabileceğiz. İkon olmaktan çıkarıp, insan olarak anlamak gerekiyor. 90 yıldır sadece tapınmakla meşgulüz.”
 
Mustafa’ları; meşrepleri, simetri ve asimetrileriyle tanıyalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.