Mustafa Armağan:Tarih Demokrasinin hazırlayıcısıdır

Mustafa Armağan:Tarih Demokrasinin hazırlayıcısıdır

Beyazıt Ramazan Sohbetleri'nde konuşan araştırmacı tarihçi yazar Mustafa Armağan, "Merak duyan sorgulayan, bize öğretilen bakışların dışında bir bakışla tarihi incelemeliyiz." dedi.

Risale Haber -  Haber Merkezi 
 
Türkiye Diyanet Vakfı'nın organize ettiği ve İBB Kültür A.Ş.'nin katkılarıyla gerçekleşen 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı, Ramazan'ın kültür şöleni. Bu yıl Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde yapılan ve Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği'nin (ESKADER) katkılarıyla organize edilen Beyazıt Ramazan Sohbetleri'nin dördüncü günkü konuşmacısı tarihçi araştırmacı yazar Mustafa Armağan oldu.
 
Hem Ramazan'ın tahayyüllerimizdeki izdüşümünden bahseden hem de yakın tarih analizlerine dair değerlendirmeler yapan Mustafa Armağan, konuşmasında tarihle ilgili bilgi ve belgeleri yorumlarken meraklı ve sorgulayıcı olmak gerektiğini vurguladı. Takdimi gerçekleştiren Fuar Basın Danışmanı ve ESKADER Genel Sekreteri Elif Sönmezışık, ilk çıktığı günden bu yana Yayın Yönetmenliğini Mustafa Armağan'ın üstlendiği Derin Tarih dergisinin her ay iddialı bir tarih analizini kapağına taşıdığına dikkat çekerek, üzerine hiç konuşulmamış tarih meseleleri konusunda Armağan'ın eserleriyle de büyük katkı sağladığını belirtti.
 
RAMAZAN OTORİTEMİZDİR
 
Ramazan'ın insana dış dünyanın değersizliğini, önemsizliğini ve aç kalarak da yaşanabileceğini hatırlattığını anlatan Mustafa Armağan, kendimizde fark edemediğimiz mukavemeti keşfettiğimizi, hatta aç kalmaktan zevk alır hale gelindiğini söyledi. Ramazan'ın bu dünya ile ahiret düşüncesi arasında bir denge kurduğuna işaret eden Armağan, "On Bir Ayın Sultanı diyoruz. Çünkü kendi dışındaki on bir ayı yöneten aydır Ramazan. Sultan kelimesi burada otorite olarak anlaşılmalıdır. Bu ay sadece aç kalmak ve irademizi sınamak dışında etrafımızda bizi aldatan, yanıltan ve oyalayanlara karşı da açılmış bir savaştır." dedi. Bu manevi bakışı yakalayan insanın bir put kırıcıya dönüşebileceğini belirten Mustafa Armağan, Ramazan'ın bizi aldatan şeytanlara karşı meydan okunan bir zaman dilimi olduğunu kaydetti.
 
TARİH İŞİNİN ÇOK BAŞINDAYIZ
 
Yakın tarihimizi irdelemek konusunda toplum olarak çok gecikmiş olduğumuza dikkat çeken Mustafa Armağan, süreç için yaşanan iniş çıkışların ve yasal düzenlemelerin tarihi belgelerin gün yüzüne çıkması ve anlaşılması noktasında doğrudan etkili olduğunu dile getirdi. "Defalarca yaşanan darbelerle tarihimizin hakiki boyutlarını anlamamız hep ertelendi ama anlaşılıyor ki, artık ertelenemez bir noktadadır. Bugün bu gecikmiş yenilenme dönemini yaşamaya ve tarihe doğru sorular sorarak doğru cevaplar alma aşamasına gelmeye doğru ilerliyoruz. Elbette bilinmeyenleri ortaya çıkarma konusunda daha çok yolun başındayız." diyen Armağan, eski devirlerde yazılmış kitaplarımızı çevirerek literatürümüze kazandırmak girişiminden dahi uzak olduğumuzu örnekleriyle anlattı. Kırklı yıllarda kendi kitaplarımızı Latinize etmek yerine, Batı'nın kalitesiz klasiklerini çevirmeyi tercih eden bir yayın politikasının izlendiğine işaret eden Armağan, Türkiye'de insanların merak duygusu köreltildiği için meraksız, soru sorma ve itiraz etme fırsatının tanınmamasından dolayı okuduğu her şeye inanır hale gelmesinin son derece hazin olduğunu dile getirdi. Bugün istediğimiz her bilgiye ulaşacak bir bilgi akışı olduğunu kaydeden Mustafa Armağan, "Eğitim sistemimizin okuduğunu sorgulama alışkanlığını kazandıracak niteliklerle donatılması gerekir." dedi.
 
BAKIŞ ZENGİNLİĞİ KAZANILMALI
 
Tek taraflı tarih okumalarının kişinin düşüncelerini sınırlandıran bir tutum olduğunu ifade eden Mustafa Armağan, "Resmî tarih yazılacaksa bile öğrencileri farklı kaynaklara yönlendiren bir dinamik taşımalı. Eğitim hususunda herkes yapması gerekeni yapıyor ve bu yaptığına ne öğrenci ne öğretmen inanıyor." diyerek Balkan Paktı,  Lozan Antlaşması ve Harf İnkılabı'yla ilgili müfredatlarda yer almayan olumsuz yönleri ortaya koyan anekdotlar aktardı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Merak duyan sorgulayan, bize öğretilen bakışların dışında bir bakışla tarihi incelemeliyiz. Kendimize, çevremize, tarihimize ve kültürümüze başka türlü bakabilmemiz çok önemli. Nasıl da büyük bir medeniyetin mirasçısı ve halen bu medeniyete ait olduğumuzu düşünen insanlar olarak bugünkü durumumuzu sorgulamamızı mümkün hale getirmemiz lazım. Bu bakımdan tarih bize laboratuar işlevi görür, ona bakarak kendimizi tanımak adına, yapılan ve yazılanları farklı bir mercek altına koymak zorundayız. Aksi takdirde, her söyleneni olduğu gibi kabul ederiz. Türkiye'nin yeni döneminde tarih konusuna el atılması, doğru temeller üzerine kurulması ve farklı yaklaşımlara müsaade eden bir yapı oluşturulması gerekiyor. Tarih bir anlamda demokrasinin de hazırlayıcısıdır. Birbirine zıt şekilde yapılan tarih değerlendirmeleri de son derece geliştiricidir. Bu zenginliği kazanmadıkça da kültür hayatımız zenginleşmez ve gelişmez."

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.